وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ السَّمَاء فَظَلُّواْ فِيهِ يَعْرُجُونَ
Ve lev fetahnâ aleyhim bâben mines semâi fe zallû fîhi ya’rucûn(ya’rucûne).
Diyanet İşleri = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara gökten bir kapı açsak da melekler, o kapıdan inip çıksalar.
Abdullah Parlıyan = Hatta onlara gökten bir kapı açsaydık da, onlar oradan göğe yükselip çıksalardı bile.
Adem Uğur = Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,
Ahmed Hulusi = Üzerlerine semâdan bir kapı açsak da, onun içinden yükselselerdi. . .
Ahmet Tekin = Onlara gökten bir kapı açsak da orada devamlı yükseliyor olsalardı, diyecek bir şey bulurlardı.
Ahmet Varol = Biz onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarıya çıksalar;
Ali Bulaç = Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,
Ali Fikri Yavuz = (14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.”
Ali Ünal = Öyle ki, (Zikr’in Kelâmımız olduğuna mucizevî bir delil olarak) üzerlerine gökten bir kapı açsak da, oradan yukarılara çıksalar bile,
Bayraktar Bayraklı = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsaydık da oraya çıkmaya koyulsalardı; “şüphesiz ki gözlerimiz döndü; hayır, büyüye uğramış bir topluluk olduk” derlerdi.[251]
Bekir Sadak = (14-15) Onlara gokten bir kapi acsak da, oradan cikmaga koyulsalar: «Gozlerimiz dondu, biz herhalde buyulendik» derler. *
Celal Yıldırım = (14-15) Kendilerine gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar yine de diyecekler ki, gözlerimize perde kapanmış, belki de biz büyülenmiş bir milletiz.
Cemal Külünkoğlu = (14-15) Hatta o inkârcılara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar yine: “Gözlerimiz hayal görüyor, herhalde birileri bize büyü yaptı” derler.
Diyanet İşleri (eski) = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: 'Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik' derler.
Diyanet Vakfi = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de «Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır.» derler.
Edip Yüksel = Onlara gökten bir kapı açsak ve onun içinde yükselecek olsalardı,
Elmalılı Hamdi Yazır = (14-15) Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalardı: «Herhalde gözlerimiz döndürüldü; belki de biz büyüye tutulmuş bir topluluğuz.» diyeceklerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,
Gültekin Onan = Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,
Harun Yıldırım = Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,
Hasan Basri Çantay = (14-15) Onlara gökden bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (o zaman da) muhakkak ki: «Gözlerimiz (bir serhoş gözü gibi) döndürülmüşdür. Belki de biz büyülenmişler zümresiyiz» diyeceklerdir.
Hayrat Neşriyat = (14-15) Eğer onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkacak olsalardı, gerçekten: 'Herhâlde gözlerimiz boyandı; daha doğrusu biz (galibâ) sihirlenmiş kimseler topluluğuyuz!' diyeceklerdi.
İbni Kesir = Onlara gökten bir kapı açsak da çıkmaya koyulsalardı;
Kadri Çelik = Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak da oradan yukarı yükselseler.
Muhammed Esed = Hatta onlara gökten bir kapı açsaydık ve oraya biteviye yükseliyor olsalardı,
Mustafa İslamoğlu = Ve eğer onların üzerine gökten bir kapı açmış olsaydık ve onlar da oraya yükselebilselerdi,
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer onların üzerine gökten bir kapı açsak da oradan yukarıya çıkacak olsalar,
Ömer Öngüt = Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan yukarı çıksalar,
Şaban Piriş = Onlara gökten bir kapı açsak da onlar oradan yukarı çıksalar bile,
Sadık Türkmen = Şayet, gökyüzünden bir kapı açmış olsaydık da, yükselerek oraya çıkmış olsalardı,
Seyyid Kutub = Eğer onlara bir kapı açsak da göğe çıkmaya koyulsalar.
Suat Yıldırım = (14-15) Hatta o kâfirlere gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar, yine de "Galiba gözlerimiz bağlandı, belki de büyüye tutulduk!" derler.
Süleyman Ateş = Onlara gökten bir kapı açsak da oraya çıkacak olsalardı:
Tefhim-ul Kuran = Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak da ordan yukarı yükselseler de,
Ümit Şimşek = Biz onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkacak olsalar,
Yaşar Nuri Öztürk = Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı.
İskender Ali Mihr = Ve onlara semadan bir kapı açsak, böylece oradan yükselseler (çıksalar) bile.
İlyas Yorulmaz = Onlara göklerin kapılarını açsak ve onlar oradan göğe çıkartılsalar da (yine inanmazlar).