وَبِاللَّيْلِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve bil leyli e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
ve | : ve |
bi el leyli | : geceleyin |
e | : mi |
fe | : artık, hâlâ |
lâ ta’kılûne | : akıl etmez misiniz |
Diyanet İşleri = (137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve akşamları; hâlâ mı akıl etmezsiniz?
Abdullah Parlıyan = ve her akşam. O halde bakıp ibret almıyor musunuz?
Adem Uğur = Ve geceleyin. Hâla akıllanmayacak mısınız?
Ahmed Hulusi = Geceleri de. . . Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?
Ahmet Tekin = Geceleyin de, onların yaşadıkları yerlere uğrarsınız. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Ahmet Varol = Ve geceleyin. Akıl etmiyor musunuz?
Ali Bulaç = Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?
Ali Fikri Yavuz = (137-138) Elbette siz, sabah ve akşam onlara (harabeye dönmüş yurdlarına ticaret maksadıyla gelib geçerken) uğrarsınız. Artık düşünüb ibret almaz mısınız?
Ali Ünal = Geceleri de. Artık aklınızı kullanıp, bu olanlardan ibret almayacak mısınız?
Bayraktar Bayraklı = Akşamleyin de. Hiç düşünmez misiniz?
Bekir Sadak = (137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *
Celal Yıldırım = (137-138) Ve siz (ey yaşayanlar!) sabah akşam onların kalıntılarına uğrar geçersiniz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız?
Cemal Külünkoğlu = (137-138) Doğrusu siz (yolculuklarınız sırasında), onlar(ın harap olmuş yurtların)a hem sabahleyin hem de geceleyin uğrayıp duruyorsunuz. (Onların bu durumundan) aklınızı kullanarak ders almayacak mısınız?
Diyanet İşleri (eski) = (137-138) Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?
Diyanet Vakfi = (137-138) (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâla akıllanmayacak mısınız?
Edip Yüksel = Ve geceleyin. Aklınızı kullanmaz mısınız?
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = geceleyin de; hala akıl edip düşünmez misiniz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (137-138) Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?
Gültekin Onan = Ve geceleyin. Yine de akletmeyecek misiniz?
Harun Yıldırım = Ve geceleyin. Hâla akıllanmayacak mısınız?
Hasan Basri Çantay = (137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?.
Hayrat Neşriyat = (137-138) (Ey Mekkeliler!) Elbette siz de sabaha ulaşan kimseler iken ve geceleyin doğrusu onlar(ın harâb olmuş yerlerin)e uğruyorsunuz. Hiç akıl erdirmez misiniz?
İbni Kesir = Geceleyin de. Hala akletmez misiniz?
Kadri Çelik = Ve geceleyin (de onlara uğruyorsunuz). Yine de akıllanmayacak mısınız?
Muhammed Esed = ve her akşam. O halde (bakıp da) aklınızı kullanmıyor musunuz?
Mustafa İslamoğlu = ve her akşam... Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve geceleyin de. Siz âkilâne düşünmeyecek misiniz?
Ömer Öngüt = Akşamları da. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Şaban Piriş = (137-138) Siz de sabah akşam onların üzerinden geçiyorsunuz da aklınızı kullanmıyor musunuz?
Sadık Türkmen = Ve geceleyin! Hâlâ aklınızı kulllanmıyor musunuz?
Seyyid Kutub = Ve geceleyin. Düşünmüyor musunuz?
Suat Yıldırım = (137-138) Siz de sabah akşam onların diyarlarına uğrarsınız. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız?
Süleyman Ateş = Ve geceleyin. Düşünmüyor musunuz?
Tefhim-ul Kuran = Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?
Ümit Şimşek = (137-138) Sabah akşam onların yurtlarından geçiyorsunuz. Hâlâ akıl etmeyecek misiniz?
Yaşar Nuri Öztürk = Geceleyin de. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?
İskender Ali Mihr = Ve geceleyin de. Hâlâ akıl etmez misiniz?
İlyas Yorulmaz = Gecede geçiyorsunuz, aklınızı kullanmıyor musunuz?