وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاء وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ
Ve lem yekun lehum min şurakâihim şufeâu ve kânû bi şurakâihim kâfirîn(kâfirîne).
ve | : ve |
lem yekun | : olmaz |
lehum | : onların |
min | : dan |
şurekâi-him | : onların ortakları, şirk koştukları |
şufeâû | : şefaat edenler |
ve kânû | : ve oldular |
bi | : ile |
şurekâi-him | : onların ortakları, şirk koştukları |
kâfirîne | : inkâr edenler |
Diyanet İşleri = Onların, Allah’a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkâr ederler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve onlara, Tanrı'ya ortak sandıkları şeylerden şefâat eden de olmaz ve onlar da Tanrı'ya şerik sandıkları şeylere kâfir olurlar.
Abdullah Parlıyan = Çünkü Allah'a ortak koştukları putlarından, kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmaz. Onlar o zaman ister istemez, ortaklarını inkâr edip reddederler.
Adem Uğur = (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Ahmed Hulusi = Şirk koştuklarının şefaati olmadı; zira şirk koştuklarının geçersizliğini gördüler!
Ahmet Tekin = İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koştukları varlıklardan kendilerine aracılar, şefaat edenler olmayacaktır. Zaten onlar ortak koşulduklarını da inkâr edeceklerdir.
Ahmet Varol = Ortak koştuklarından kendilerine şefaatçiler olmaz ve ortak koştuklarını inkar ederler.
Ali Bulaç = (Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar.
Ali Fikri Yavuz = Allah’dan başka ibadet ettikleri ortaklarından da kendilerine şefaatçılar bulunmaz. Onlar, Allah’a ortak koştuklarını da inkâr edeceklerdir.
Ali Ünal = Dünyada Allah’a koştukları ortaklardan kendilerine tek bir şefaatçi çıkmamış, bunun da ötesinde, o ortaklarını orada ret ve inkâr etmişlerdir.
Bayraktar Bayraklı = Allah'a koştukları ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Bekir Sadak = Kostuklari ortaklari artik sefaatcileri degildir; ortaklarini inkar ederler.
Celal Yıldırım = (Allah'a) koştukları ortakları, onlar için hiç de şefaatçi değillerdir. Onlar (ister istemez o gün) o ortaklarını inkâr ve reddedip dururlar.
Cemal Külünkoğlu = Onların, Allah'a koştukları ortaklardan kendilerine arka çıkan da olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkâr edeceklerdir.
Diyanet İşleri (eski) = Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.
Diyanet Vakfi = (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Edip Yüksel = Koştukları ortaklarından da kendilerine şefaat eden hiç bir kimse çıkmaz; ortaklarını inkar ederler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Kendilerine şeriklerinden şefaat edenler de bulunmaz, şeriklerine hep kâfir olmuşlardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ortak koştuklarından kendilerine şefaat edenler de bulunmaz. Ortaklarını da inkar etmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.
Gültekin Onan = (Tanrı'ya eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçı olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar.
Harun Yıldırım = (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Hasan Basri Çantay = Ortaklarından da kendilerine şefâatcılar olmamışdır (olmayacakdır). Onlar ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Hayrat Neşriyat = Ve (Allah’a koştukları) ortaklarından kendilerine şefâat eden kimseler olmaz; ve (o zaman onlar) ortaklarını da inkâr eden kimseler olurlar.
İbni Kesir = Ortaklarından da kendilerine hiçbir şefaatçı olmayacaktır. Onlar ortaklarını da inkar edeceklerdir.
Kadri Çelik = (Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını da inkâr etmektedirler.
Muhammed Esed = çünkü Allah'a ortak koştukları varlıkların hiç birinden bir şefaat göremeyecekler, çünkü (o zaman) bizzat kendileri eski müşrikçe kuruntularını terk edeceklerdir.
Mustafa İslamoğlu = zira ortak koştukları varlıkların hiç birinden bir şefaat göremeyecekler; oysa ki onlar ortak koştukları varlıklar yüzünden kafir olmuşlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve kendilerine şeriklerinden şefaat ediciler de bulunmuş olmayacaktır ve şeriklerini inkâr ediciler olmuş olacaklardır.
Ömer Öngüt = Allah'a ortak koştukları şeylerden hiçbiri kendilerine şefaatçı olamaz. Zaten onlar ortaklarını da inkâr ederler.
Şaban Piriş = Onların ortak koştuklarından kendilerine şefaat edecek kimse olmayacak ve ortaklarını da tanımayacaklardır.
Sadık Türkmen = Allah’a koştukları ortaklardan, kendilerine şefaat (şahitlik) edenler de bulunmaz! Ve eski ortaklarını da inkâr eder/tanımazlar!
Seyyid Kutub = Allah'a ortak koştuklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmaz. O zaman ortaklarını inkâr ederler.
Suat Yıldırım = Ortaklarından kendilerine bir tek şefaatçi dahi bulunmaz, zaten onlar ortaklarını da reddedeceklerdir.
Süleyman Ateş = (Allah'a) ortak (koştukları put)larından da kendilerine hiçbir şefâ'atçi çıkmaz. O zaman ortaklarını inkâr ederler.
Tefhim-ul Kuran = (Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını da inkâr etmektedirler.
Ümit Şimşek = Allah'a ortak koştukları şeylerden hiçbiri onlara şefaatçi olmamış, kendileri de o ortakları reddetmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
İskender Ali Mihr = Ve (şirk koştukları) ortaklarından şefaatçileri olmaz. Ve (onlar o gün) ortaklarını inkâr edenlerdir.
İlyas Yorulmaz = Onların ortaklarından hiçbir kimse ortalıklarda yoklar ki, onlara şefaat etsinler. Artık onlar da (o saatte kendilerine yardım edemeyen) ortaklarını reddedip inkâr ederler.