فَلَمَّا جَاءتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Fe lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).
Diyanet İşleri = Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Delillerimiz, gözle görünür bir sûrette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler.
Abdullah Parlıyan = Fakat onlara gerçeği, bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: “Bu apaçık bir büyü” dediler.
Adem Uğur = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Ahmed Hulusi = Mucizelerimiz apaçık onlara geldiğinde: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.
Ahmet Tekin = Mûcizelerimiz, onların gözleri önüne serilince: 'Bu aklı etki altına alan apaçık bir sihirdir' dediler.
Ahmet Varol = Onlara ayetlerimiz açık olarak gelince: 'Bu apaçık bir büyüdür' dediler.
Ali Bulaç = Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür."
Ali Fikri Yavuz = Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler.
Ali Ünal = Mucizelerimiz bütün açıklığıyla gerçeği gösterici deliller olarak kendilerine takdim edildiğinde (Firavun ve halkı), “Bunlar, belli ki birer büyüden ibaret!” dediler.
Bayraktar Bayraklı = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.
Bekir Sadak = Ayetlerimiz gozlerinin onune serilince: «Bu apacik bir sihirdir» dediler.
Celal Yıldırım = Mu'cize ve belgelerimiz onların gözleri önüne acık biçimde sergilenerek gelince, «bu açık bir sihirdir» dediler.
Cemal Külünkoğlu = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir büyüdür” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.
Diyanet Vakfi = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.
Edip Yüksel = Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, 'Bu apaçık bir büyüdür,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bu suretle âyetlerimiz hakıkati gözlerine sokarak vardığı vakıt onlara bu apaçık bir sihir dediler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: «Bu apaçık bir büyüdür!» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, «Bu apaçık bir sihirdir» dediler.
Gültekin Onan = Ayetlerimiz onlara gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu apaçık olan bir büyüdür."
Harun Yıldırım = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Hasan Basri Çantay = Vaktaki âyetlerimiz böyle parlak (ve vazıh) olarak onlara geldi, «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.
Hayrat Neşriyat = İşte mu'cizelerimiz onlara (hakikati) açıkça gösterir bir şekilde gelince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.
İbni Kesir = Ayetlerimiz böyle vazıh olarak onlara gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler.
Kadri Çelik = Ayetlerimiz onlara bütün aydınlığıyla apaçık olarak gelince dediler ki: “Bu, apaçık olan bir büyüdür.”
Muhammed Esed = Fakat onlara gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: "Bu apaçık bir büyü!" dediler;
Mustafa İslamoğlu = Fakat onlara göz açıcı nitelikteki (mucizevi) ayetlerimiz gelince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.»
Ömer Öngüt = Açıkça görünen âyetlerimiz onlara gelince: “Bu apaçık bir sihirdir. ” dediler.
Şaban Piriş = Nitekim ayetlerimiz, gözleriyle görecekleri şekilde, kendilerine gelince: - Bu, apaçık bir sihirdir! dediler.
Sadık Türkmen = Açıkça görünen mucizelerimiz/ayetlerimiz onlara gelince: “Bu apaçık bir büyüdür!” dediler.
Seyyid Kutub = Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince «Bu apaçık bir büyüdür» dediler.
Suat Yıldırım = Mûcize ve belgelerimiz bütün aydınlığıyla apaçık olarak onlara geldiğinde: "Bu besbelli bir büyü!" dediler.
Süleyman Ateş = Onlara açıkça görünen âyetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Tefhim-ul Kuran = Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: «Bu, apaçık olan bir büyüdür.»
Ümit Şimşek = Fakat gözleriyle gördükleri âyetlerimiz kendilerine geldiğinde, onlar yine 'Bu apaçık bir büyü' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..."
İskender Ali Mihr = Âyetlerimiz onlara görünür olduğu zaman; "Bu apaçık bir sihirdir." dediler.