يَوْمَ يَأْتِ لاَ تَكَلَّمُ نَفْسٌ إِلاَّ بِإِذْنِهِ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
Yevme ye’ti lâ tekellemu nefsun illâ bi iznihi fe minhum şakıyyun ve saîd(saîdun).
yevme | : gün |
ye’ti | : gelir |
lâ tekellemu | : konuşmaz (konuşamaz) |
nefsun | : bir kimse |
illâ | : ancak, başka, olmaksızın |
bi izni-hî | : onun izni |
fe | : artık, o zaman |
min-hum | : onlardan bir kısmı |
şakıyyun | : şâkîdir (bedbaht) (cehennemde kalacaklar) |
ve saîdun | : ve saiddir (mutlu) (cennette kalacak lar) |
Diyanet İşleri = O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün geldi mi hiçbir kimse, Rabbinin izni olmaksızın konuşamaz; onların bir kısmı kutsuzdur, bir kısmı kutlu.
Abdullah Parlıyan = O gün gelince Allah'ın izni olmaksızın, kimse konuşamayacaktır. O gün bir araya getirilenlerden kimileri, felakete uğramış üzüntülü ve mutsuz, kimileri de mutlu ve sevinçli olacaklardır.
Adem Uğur = O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu.
Ahmed Hulusi = O süreç başladığında, O'nun elvermesi dışında, hiçbir nefs konuşamaz! Onlardan kimi şakî (imanı olmayan, sonsuza dek cehennemlik) kimi de saîddir (imanı olan, sonsuza dek cennetlik).
Ahmet Tekin = O gün gelince, Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. O gün, insanların bir kısmı bedbaht, bir kısmı mutludur.
Ahmet Varol = O gün gelince, O'nun izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbaht kimi de mutludur.
Ali Bulaç = (Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.
Ali Fikri Yavuz = O gün gelince, Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimse konuşamaz. Artık insanlardan bir kısmı muazzebdir; bir kısmı da bahtiyardır.
Ali Ünal = O gün gelince, Allah’ın izni olmadan kimse tek bir kelime söyleyemez. O gün kimileri bedbahttır, kimileri bahtiyar.
Bayraktar Bayraklı = Kıyamet geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbaht, kimi de mutludur.
Bekir Sadak = O gun gelince, Allah'in izni olmaksizin hic kimse konusamaz: Iclerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardir.
Celal Yıldırım = O gün geldikte Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbaht-mutsuz, kimi de bahtlı-mutludur.
Cemal Külünkoğlu = O gün gelince, O'nun izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi mutsuzdur, kimi mutlu.
Diyanet İşleri (eski) = O gün gelince, Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz: İçlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardır.
Diyanet Vakfi = O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu.
Edip Yüksel = O gün geldiği zaman, hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz. Onlardan kimi talihsiz, kimi de mutludur.
Elmalılı Hamdi Yazır = O geleceği gün hiç bir nefis, tekellüm edemez, ancak onun iznile başka, artık kimi bedbaht kimi mes'ud
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onun geleceği günde hiçbir kimse, Allah'ın izni olmadan konuşamayacaktır. Artık onlardan kimi mutsuz, kimi mutludur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O gün gelince Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onların kimi bedbaht, kimi de mutludur.
Gültekin Onan = (Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.
Harun Yıldırım = O gün gelince, O’nun izni olmaksızın hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi bedbaht, kimi de bahtiyardır.
Hasan Basri Çantay = Gelecek olan o günde Allahdan izinsiz hiç bir kimse konuşmaz. Artık onlardan kimi şakıy (bedbaht), kimi de saîd (bahtiyar) dir.
Hayrat Neşriyat = Gelecek olan o gün, O’nun izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz! Artık onlardan kimi şakidir (bedbahttır), kimi de saîddir (bahtiyârdır)!
İbni Kesir = O gün gelince; Allah'ın izni olmadan kimse konuşamaz. Onlardan kimisi bedbaht, kimisi de bahtiyardır.
Kadri Çelik = O gün gelince, Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz; içlerinde azgın olanlar da, mesut olanlar da vardır.
Muhammed Esed = O Gün gelince, O'nun izni olmadıkça kimse konuşamayacak; ve (bir araya getirilenlerden) kimileri bedbaht, kimileri de bahtiyar olacak.
Mustafa İslamoğlu = O gün geldiğinde, hiçbir kimse O'nun izni olmadan savunma yapamaz: sonuçta onlardan kimileri bedbaht, kimileri de bahtiyar olur.
Ömer Nasuhi Bilmen = O geldiği gün hiçbir şahıs konuşamaz. Ancak onun izniyle (konuşmak müstesna). Artık onlardan kimi şakidir, kimi de saiddir.
Ömer Öngüt = O gün geldiği zaman Allah'ın izni olmadan kimse konuşamaz. İçlerinde bedbaht olanlar da vardır, bahtiyar olanlar da vardır.
Şaban Piriş = O gün gelince, Allah’ın izni olmadıkça hiç kimse konuşamaz. Onların bir kısmı şakidir, bir kısmı mesuttur.
Sadık Türkmen = O gün geldiğinde, O’nun izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi mutsuzdur, kimi mutludur.
Seyyid Kutub = O gün geldiğinde Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse konuşamaz. O gün kimi insanlar mutlu, kimisi ise bedbahttır.
Suat Yıldırım = O gün gelince, Allah’ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz. Artık onlardan kimi bedbaht, kimi mutludur.
Süleyman Ateş = O geldiği gün, hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz. O(raya toplana)nlardan kimi şaki (bahtsız), kimi sa'id(mutlu)dur.
Tefhim-ul Kuran = (Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.
Ümit Şimşek = O gün geldiğinde, kimse Allah'tan izinsiz konuşamaz. Onlardan bedbahtlar da vardır, mutlu olanlar da.
Yaşar Nuri Öztürk = O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur.
İskender Ali Mihr = O gün gelince, O’nun izni olmaksızın kimse konuşamaz. O zaman onlardan bir kısmı şâkîdir (bedbaht), bir kısmı saiddir (mutlu).
İlyas Yorulmaz = O gün geldiğinde, Allah’ın izin verdiklerinden başka hiçbir kimse konuşamaz. İçlerinde Allah’a baş kaldırmış olanlar da olsa, mutlu olanlarda olsa (konuşamazlar).