يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ وَآتُوهُم مَّا أَنفَقُوا وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنفَقُوا ذَلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ câekumul mû’minâtu muhâcirâtin femtehınû hunn(hunne), allâhu a’lemu bi îmânihinn(îmânihinne), fe in alimtimû hunne mû’minâtin fe lâ terciû hunne ilel kuffâr(kuffâri), lâ hunne hıllun lehum ve lâ hum yehıllûne le hunn(hunne), ve âtûhum mâ enfekû, ve lâ cunâha aleykum en tenkıhû hunne izâ âteytumû hunne ucûrehunn(ucûrehunne), ve lâ tumsikû bi isamil kevâfiri ves’elû mâ enfaktum vel yes’elû mâ enfekû, zâlikum hukmullâh(hukmullâhi), yahkumu beynekum, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
yâ eyyuhâ | : ey |
ellezîne âmenû | : îmân eden, Allah’a ulaşmayı dileyen kimseler |
izâ | : o zaman, olunca |
câe-kum(u) | : size geldi |
el mu’minâtu | : mü’min kadınlar |
muhâcirâtin | : göç eden kadınlar |
fe imtehinû | : o zaman imtihan edin |
hunne | : onlar (kadınlar) |
allâhu | : Allah |
a’lemu | : çok iyi bilir |
bi îmânihinne | : onların (kadınların) îmânlarını |
fe | : o zaman, artık, bundan sonra |
in alimtim(û) | : eğer bilirseniz |
hunne | : onlar (kadınlar) |
mu’minâtin | : mü’min kadınlar |
fe | : o zaman, artık, bundan sonra |
lâ terciû | : geri döndürmeyiniz |
hunne | : onlar (kadınlar) |
ilâ el kuffâri | : kâfirlere (kâfir erkeklere) |
lâ | : değildir |
hunne | : onlar (kadınlar) |
hillun | : helâl |
lehum | : onlar (erkekler), onlara (erkeklere) |
ve lâ | : ve değildir |
hum | : onlar (erkekler) |
yahillûne | : helâl |
lehunne | : onlar (kadınlar), onlara (kadınlara) |
ve âtû-hum | : ve onlara verin |
mâ | : şey |
enfekû | : infâk ettiler, verdiler |
ve lâ | : ve yoktur |
cunâha | : günah |
aleykum | : sizin üzerinize |
en tenkihû hunne | : onları (kadınları) nikâhlamanız |
izâ | : olduğu zaman, olduğu taktirde |
âteytumûhunne | : onlara (kadınlara) verdiniz |
ucûrehunne | : onların ücretlerini, mehirlerini |
ve lâ tumsikû | : ve tutmayın |
bi isami | : nikâh akdi ile |
el kevâfiri | : kâfirler (kâfir kadınlar) |
ve is’elû | : ve isteyin |
mâ | : şeyler, neyi, ne |
enfaktum | : infâk ettiniz, verdiniz |
ve li yes’elû | : ve istesinler |
mâ | : şeyler, neyi, ne |
enfekû | : infâk ettiler, verdiler |
zâlikum | : işte bu |
hukmu allâhi | : Allah’ın hükmü |
yahkumu | : Allah hükmeder |
beyne-kum | : sizin aranızda |
ve allâhu | : ve Allah |
alîmun | : en iyi bilen |
hakîmun | : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi |
Diyanet İşleri = Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey inananlar, size yurtlarından göçmüş olan îman sâhibi kadınlar geldi mi onları sınayın artık, Allah, onların inançlarını daha iyi bilir; siz de onların inanmış olduklarını bilince onları gerisin geriye kâfirlere göndermeyin; ne onlar, kâfirlere helâldir, ne kâfirler, onlara helâl ve onlara, kocalarının vereceği nikâh parasını verin ve nikâh paralarını verdikten sonra onları, kendinize nikâhlamanızda da bir vebal yoktur size; kâfir kadınlarıysa nikâhlamayın, nikâhınızın altında tutmayın onları ve sarfettiklerinizi isteyin ve kâfirler de, size gelen inanmış kadınlara sarfettiklerini istesinler; işte budur size Allah'ın hükmü, o hükmeder aranızda ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Abdullah Parlıyan = Ey iman edenler! Mü'min kadınlar her ne zaman zulüm ve kötülük diyarını terkederek size gelirlerse, Allah onların imanlarını bildiği halde, siz yine de onları sınayın. Eğer mü'min olduklarına tam emin olursanız, onları inkârcılara geri göndermeyin. Çünkü onlar, artık eski kocalarına helal değildirler, ötekiler de onlara helal değildirler. Ayrıca onlar hanımlarına mehir olarak ne verdilerse, hepsini iade edin. Ve ey mü'minler! Siz bu kadınlarla mehirlerini verdiğiniz takdirde evlenirseniz, bir günah işlemiş olmazsınız. Diğer taraftan Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeye devam eden kadınlarla, evlilik bağınızı sürdürmeyin ve onlara mehir olarak ne verdiyseniz, iade etmelerini isteyin. Aynı şekilde hanımları size gelmiş olanlar da, harcadıkları herşeyin iadesini talep etme hakkına sahiptirler. Bu Allah'ın hükmüdür, O sizin aranızda adaletle hükmeder, O herşeyi bilendir ve yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.
Adem Uğur = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Ahmed Hulusi = Ey iman edenler. . . İman eden kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları sorgulayın. Allâh onların imanlarını iyi bilir! Eğer onları iman etmiş kadınlar görürseniz, onları hakikat bilgisini inkâr edenlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara (küffara) helaldir, ne de onlar bunlara helal olurlar! Onlara (küffara) infak ettiklerini (mehrlerini) verin. Onların (bu kadınların) mehrlerini kendilerine verdiğiniz vakit, onları nikâhlamanızda sizin üzerinize bir vebal yoktur. Hakikat bilgisini inkâr eden kadınların nikâhlarını tutmayın. . . Harcadıklarınızı geri isteyin; onlar da harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh'ın hükmüdür. . . Aranızda hükmediyor. Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin = Ey iman edenler, mü’min kadınlar özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret ederek size geldiği zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını iyi bilir. Eğer siz de onların mü’min kadınlar olduklarını öğrenirseniz, onları kâfirlere geri göndermeyin. Mü’min kadınların kâfirlerle, ehl-i kitap ve müşriklerle evlenmeleri helâl ve meşrû değildir. Kâfirlerin mü’min kadınlarla evliliklerini devam etttirmeleri, evlenmeleri de meşrû değildir. Onların kocalarının sarfettikleri mehirleri geri verin. Mehirlerini geri verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınlarla fiilen biten evlilik ilişkilerinizi hukuken devam ettirmeyin. Kâfirlere gitmeyi tercih eden kadınlar için harcadıklarınızı onlardan isteyin. Onlar da size gelen mü’min kadınlar için harcadıklarını geri istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda Allah hüküm verir. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol = Ey iman edenler! Mü'min kadınlar size hicret ederek geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların gerçekten mü'min kadınlar olduklarını bilirseniz artık onları kâfirlere geri çevirmeyin. Ne bunlar onlara helâldirler, ne de onlar bunlara helâl olurlar. (Kâfir eşlerinin mehir olarak) sarfettiklerini kendilerine verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde sizin o kadınları nikâhlamanızda bir sakınca yoktur. İnkârcı kadınları da nikâhınız altında tutmayın. Siz (mehir olarak) sarfettiklerinizi isteyin, onlar (hanımları iman edip mü'minlerin tarafına geçen kâfirler) da (mehir olarak) sarfettiklerini istesinler. İşte bu Allah'ın hükmüdür. Aranızda hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Ali Bulaç = Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz = Ey iman edenler! Size, mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri vakit, kendilerini imtihan edin; imanlarını Allah (sizden) daha iyi bilir. (Yaptığınız) imtihan üzerine, onları mümin hanımlar bilirseniz, artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin. Mümin hanımlar, kâfirlere helâl değildir; kâfirler de mümin hanımlara helâl olmazlar. Bununla beraber (kâfirlerin, İslâmı kabul eden karılarına) sarf etmiş oldukları mehri, o kâfirlere verin. Sizin o mümin hanımları nikâh etmenizde de, mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur. (İslâm dininden çıkan) kâfir zevcelerinizi nikâhınızda tutmayın; (onlara) harcadığınız mehri, (varmış oldukları kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen karılarına) sarf etmiş oldukları mehri (sizden) istesinler. Bunlar, size Allah’ın hükmüdür. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm’dir= her şeyi bilir. Hakîm’dir= hikmet sahibidir.
Ali Ünal = Ey iman edenler! (Medine dışından olup da iman ikrarıyla hicret edip) toplumunuza katılmak üzere gelen kadınları imtihana tâbi tutun. –Allah, onların imandaki durumlarını elbette çok iyi bilmektedir.– Eğer imtihan neticesinde gerçekten mü’min olduklarına kanaat getirirseniz, bu durumda onları kâfirlere iade etmeyin. Artık ne o kadınlar (küfür içindeki) kocalarına helâldir, ne de o kocalar, geçerli bir nikâhla o kadınları geri alabilir veya nikâhları altında tutabilirler. Bununla birlikte, (ey mü’minler topluluğu,) o kocalar (artık kendilerinden boşanmış bulunan kadınlara) nikâhla bağlantılı olarak ne vermişlerse, onu tazmin edin. Gerekli mehirlerini ödemeniz kaydıyla o kadınları nikâhlamanızda bir vebal yoktur. Ayrıca, (Kitap ehlinden olmayan) müşrik–kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın ve (salacağınız o kadınlar küfür diyarında kalmak veya kâfirlere katılma ya da onlardan biriyle evlenme yolunu seçerlerse,) nikâhla bağlantılı olarak onlara yaptığınız ödemeyi geri alın; kâfir erkeklerin de, (Müslüman olup size katılan eşleri için yaptıkları) ödemeyi sizden istemeye hakları vardır. Bunlar, Allah’ın hükümleridir. Aranızda O hükmeder. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunandır.
Bayraktar Bayraklı = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan ediniz. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarının farkına varırsanız, onları kâfirlere geri göndermeyiniz. Bunlar kâfirlere helâl değildir. Kâfirler de bu hanımlara helâl değildir. Hicret eden kadınlara, kâfir kocalarının sarfettiklerini geri veriniz. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde onlarla evlenmenizde bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayınız ve sarfettiğinizi isteyiniz; onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. O, aranızda hükmeder. Allah bilendir; hikmet sahibidir.[632]
Bekir Sadak = Ey inananlar! Inanmis kadinlar hicret ederek size gelirlerse onlari deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onlarin imanlarini cok iyi bilir. Onlarin mumin kadinlar olduklarini ogrenirseniz, inkarcilara geri cevirmeyin. Bu kadinlar, o inkarcilara helal degildirl Onlar da bunlara helal olmazlar. inkarcilarin bu kadinlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadinlarin mehirlerini kendilerine verdiginiz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. inkarci kadinlari nikahinizda tutmayin; onlara verdiginiz mehri isteyin; inkarci erkekler de hicret eden mumin kadinlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'in hukmu budur; aranizda O hukmeder. Allah bilendir, Hakim'dir.
Celal Yıldırım = Ey imân edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size gelirlerse, onları imtihan edin, —Allah onların imânını daha iyi bilir— onların imân ettiklerini bilip anlarsanız, artık kendilerini o kâfirlere geri çevirmeyin ; ne bunlar onlara, ne de onlar bunlara helâldir. (O kâfir kocaların) bunlara harcadıkları mehirleri kendilerine verin. Artık bu kadınların mehirlerini verdiğiniz takdirde kendileriyle evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfire kadınları nikâhınız altında tutmayın; onlara harcadığınız mehri isteyin; o kâfir kocalar da (hicret eden mü'mine) eşlerinden harcadıkları mehirleri istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür ki aranrzda hükmeder. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Cemal Külünkoğlu = Ey inananlar! Mü'min kadınlar hicret ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları deneyin. Eğer inandıklarına tam emin olursanız, onları inkârcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değildir). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin! Ve siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten sonra evlenirseniz bir günah işlemiş olmazsınız. Diğer taraftan, hakikati inkâr (etmeye devam) eden kadınlarla evlilik bağınızı sürdürmeyin ve onlara (mehir olarak) ne verdiyseniz (iade etmelerini) isteyin, aynı şekilde ötekiler (hanımları size gelmiş olanlar da,) harcadıkları her şeyi talep etme hakkına sahiptir. Bu, Allah'ın hükmüdür. Zira Allah her şeyi hakkıyla bilen, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) = Ey inananlar! İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Allah bilendir, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Edip Yüksel = Ey inananlar, inanan göçmen kadınlar size sığındığında onları sorgulayın. ALLAH onların inançlarını çok iyi bilir. İnançlı olduklarını anlarsanız, onları kafirlere geri göndermeyin. Ne bunlar o inkarcılara helaldir, ne de onlar bunlara helaldir. İnkarcıların harcadığı mehirlerini onlara geri verin. Mehirlerini ödediğiniz taktirde bunlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. İnkarcı kadınları sorumluluğunuzda tutmayın. Onlara harcadığınız mehirlerinizi isteyebilirsiniz, onlar da verdikleri mehirlerini isteyebilirler. Bu, ALLAH'ın hükmüdür. O, aranızda yargıda bulunur. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey o bütün iyman edenler! Size mü'mine kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman kendilerini imtihan edin, iymanlarını Allah bilir, imtihan üzerine onları mü'mine bilirseniz artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin, mü'mineler kâfirlere halâl değil, kâfirler de mü'minelere halâl olmazlar. Maamafih sarfettikleri mehri o kâfirlere verin, sizin o mü'mineleri nikâh etmenizde de, kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde üzerinize bir günah yoktur, kâfirlerin ise ısmetlerine yapışmayın ve sarfettiğinizi isteyin, kâfirler de sarfettiklerini istesinler, bunlar, size Allahın hukmüdür, aranızda hukmediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde kendilerini imtihan edin! İmanlarını Allah bilir. Eğer siz onların inanan kadınlar olduklarını öğrenirseniz, artık onları kafirlere iade etmeyin! İnanan kadınlar, kafirlere helal değildir, kafirler de mümin kadınlara helal olmazlar. Ancak kafirlerin harcadıkları mehri onlara (geri) verin! Kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o inanan kadınlarla evlenmenizde de size bir günah yoktur. Kafir kadınların da ismetlerine yapışmayın (onları nikahınızda tutmayın) ve harcadığınızı isteyin; kafirler de harcadıklarını istesinler. Bunlar, size Allah'ın hükmüdür. Aranızda O hükmediyor. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Gültekin Onan = Ey inananlar, inançlı (kadın)lar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Tanrı, onların inançlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) inançlı (kadın)lar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mümin kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mümin kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Tanrı'nın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Harun Yıldırım = Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Şayet onların mü’min kadınlar olduğunu öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bunlar onlara helaldir, ne de onlar bunlara helal olur. Onlara harcadıklarını verin. Ücretlerini verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kâfirleri nikahınız altında tutmayın ve harcadıklarınızı da isteyin. Onlar da harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; aranızda hükmeder. Muhakkak ki Allah, Alîm’dir, Hakîm’dir.
Hasan Basri Çantay = Ey îman edenler, (kendi ifâdelerince) mü'min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihaan edin. Allah onların îmanlarını daha iyi bilendir ya. Fakat siz de mü'min kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kâfirlere döndürmeyin. Bunlar onlara halâl değildir. Onlar da bunlara halâl olmazlar. (Kâfir zevcelerinin bu kadınlara) sarfetdikleri (mehri) onlara (kâfirlere) verin. Sizin onları nikâhla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdîrde, üzerinize bir günâh yokdur. Kâfir zevcelerinizi (nikâhınız altında) tutmayın. Sarfetdiğiniz (mehir) i isteyin. (Kâfirler de size hicret eden mü'min kadınlara) harcadıkları (mehri) istesinler. Bu, Allahın hükmüdür. Aranızda O hükmeder. Allah hakkıyle bilendir, tam hukûm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat = Ey îmân edenler! Mü’min kadınlar, hicret etmiş kimseler olarak size geldikleri zaman, artık (îmanları husûsunda) onları imtihân edin! Allah, onların (o mümtehıne olan, imtihâna tâbi' tutulan kadınların) îmanlarını daha iyi bilendir. Böylece onların mü’min kadınlar olduklarını bilir (de kanâat eder)seniz, artık onları kâfirlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara helâldir, ne de onlar bunlara helâl olurlar. (O müşrik kocaların) sarf ettiklerini(bu kadınlara verdikleri mehirleri) de, kendilerine (geri) verin! Bununla birlikte kendilerine (anlaşarak, ayrıca) mehirlerini verdiğiniz takdirde onlarla evlenmenizde, size bir günah yoktur. Hem kâfir kadınların ismetlerini (nikâh akidlerini)tutmayın; sarf ettiğinizi (verdiğiniz mehri) de (geri) isteyin; ve (o kâfirler de hicret eden mü’min kadınlara) sarf ettiklerini (geri) istesinler!Size Allah’ın hükmü budur; aranızda (böyle) hüküm veriyor. Çünki Allah, Alîm (herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir = Ey iman edenler; inanan kadınlar hicret ederek size gelirlerse, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Fakat siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz; artık onları kafirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helal değildir, onlar da bunlara helal olmazlar. Onların sarfettiklerini kendilerine geri verin. Mehirlerini verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde bir vebal yoktur. Kafir kadınları nikahınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Ve Allah; Alim' dir, Hakim'dir.
Kadri Çelik = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) harcadıklarını (mehirleri kocalarına) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde size bir sakınca yoktur. Küfre sapan kadınları nikâhınızda tutmayın. Harcadığınızı isteyin, onlar da harcadıklarını istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Muhammed Esed = Siz ey imana ermiş olanlar! Mümin kadınlar her ne zaman zulüm ve kötülük diyarını terk ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları sınayın; eğer mümin olduklarına tam emin olursanız, onları inkarcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değiller). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin. Ve (ey müminler,) siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten sonra evlenirseniz bir günah işlemiş olmazsınız. Diğer taraftan, hakikati inkar (etmeye devam) eden kadınlarla evlilik bağınızı sürdürmeyin ve onlara (mehir olarak) ne verdiyseniz (iade etmelerini) isteyin, aynı şekilde ötekiler, (hanımları size gelmiş olanlar da,) harcadıkları her şeyi(n iadesini) talep etme hakkına sahiptirler. Bu, Allah'ın hükmüdür. O, sizin aranızda (adaletle) hükmeder çünkü Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Mustafa İslamoğlu = Siz ey iman edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiği zaman -her ne kadar Allah onların inancını çok iyi biliyor idiyse de- siz (yine de) onları imtihana tabi tutun; sonuçta eğer onların mü'min olduğundan emin olursanız, artık onları kafirlere geri göndermeyin: ne o kadınlar (kafir) eşlerine helaldir, ne de eşleri o kadınlara helaldir. Onların verdiklerini de kendilerine iade edin! Ve siz bu kadınların mehirlerini verdiğiniz sürece, onlarla nikahlanmanızda bir beis yoktur. Beri yandan, inkarda eden ısrar kadınların nikahına yapışmayın; onlara verdiğinizi isteyin, aynı şekilde onlar da verdiklerini sizden isteyebilirler. İşte bunlar Allah'ın hükmüdür; aranızdaki hükmü O verir: zira Allah her şeyi bilendir, hikmetle hükmedendir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey imân etmiş olanlar! Size imân etmiş kadınlar, hicret etmiş olarak geldikleri vakit onları imtihan edin. Allah, onların imânlarına bihakkın âlimdir. İmdi siz onları mü'mineler bildiğiniz takdirde artık onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Ne bunlar onlar için helâldir ve ne de onlar bunlar için helâl olurlar. Ve onlara infak etmiş oldukları şeyi verin ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o kadınlar ile evlenmekten dolayı sizin için bir günah yoktur. Ve kâfirlerin ismetlerine yapışmayın ve ne infak ettiniz ise isteyin, onlar da ne infak etmişler ise istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Aranızda hükmeder ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Ömer Öngüt = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların bu kadınlara verdikleri mehirleri iâde edin. Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara verdiğiniz mehiri isteyin. Kâfir erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hükmünde hikmet sahibidir.
Şaban Piriş = -Ey iman edenler! Mümin kadınlar, hicret edip size gelirlerse, onları imtihan edin. Allah, onların imanını daha iyi bilir. Eğer onların iman ettiğini anlarsanız onları kafirlere iade etmeyin. O kadınlar, onlara helal değildir, onlar da o kadınlara helal değildir. Onlara, kadınlar için harcadıklarını verin. Mehir vererek o kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kafir kadınları da nikahınızda tutmayın. Onlara sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Bu Allah’ın hükmüdür. Aranızda o hüküm verir. Allah, alimdir, hakimdir.
Sadık Türkmen = Ey iman EDENLER! Mümin kadınlar muhacir (hicret etmiş) olarak size geldiklerinde, onları(n gerçeklerini açığa çıkarmak için) imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz (imtihan neticesinde), onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfir(erkek)ler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. (Kadınlar aldıkları mehri geri vererek, boşanma haklarını kullanabilirler). Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik kadınlarınızın nikahlarına tutunmayın. Onlara harcadığınız mehri isteyin. Kâfirler de istesinler. Bu Allah’ın hükmüdür. O aranızda hüküm veriyor. Allah bilen ve doğru hüküm/karar verendir.
Seyyid Kutub = Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size gelirse, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların gerçekten inanmış olduklarını anlarsanız onları kafirlere geri döndürmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların kocalarının sarfettiğini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine geri verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kafir kadınları nikahınızda tutmayın, harcadığınızı isteyin. Onlarda harcadığını istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Suat Yıldırım = Ey iman edenler! Mümin hanımlar size katılmak üzere hicret etmiş olarak geldiklerinde onları imtihan edin. Gerçi Allah onların imanlarını pek iyi bilir. Ama siz de onların mümin olduklarını anlarsanız, artık onları kâfirlere geri göndermeyin. Bundan böyle bu hanımlar kâfir kocalarına, kâfir kocaları da bu hanımlara helal olmazlar. Bununla beraber kocalarına da vermiş oldukları mehirleri, siz iade ediniz. Kendilerine mehirlerini vererek bu kadınlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara harcadığınız mehri, varacakları kâfir kocalarından isteyin. Kâfirler de İslama girip sizinle evlenen eşlerine sarfetmiş oldukları mehri sizden geri istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Zira Allah her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Süleyman Ateş = Ey inananlar! Mü'min kadınlar göç ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allâh onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların (gerçekten) inanmış olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri döndürmeyin. Ne bu(kadı)nlar onlara helâldir ne de onlar bunlara helâl olurlar. Onların (bu kadınlara) harcadıkları (mehirleri)ni onlara verin. Ücretlerini kendilerine verdiğiniz takdirde bu(kadı)nlarla evlenmenizde sizin için bir günâh yoktur. Kâfir kadınların ismetlerini (nikâh bağlarını) tutmayın (onları salıverin ve kâfirlere katılan kadınlara) harcadığınız (mehri) isteyin. Onlar da (size katılan kadınlarına) harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh'ın hükmüdür. Aranızda (böyle) hükmediyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran = Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret etmişler olarak size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet onların (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kâfir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onların nikâhlamanızda sizin için bir güçlük yoktur. Kâfir (kadın)ların ismetlerini (nikâhlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür. Sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek = Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Siz de onların inanmış kimseler olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Ne onlar o kâfirlere helâldir, ne de o kâfirler onlara. Yalnız, müşrik kocalarının onlara vermiş oldukları mehirleri kendilerine iade edin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde mü'min kadınları nikâhlamanızda hiçbir sakınca yoktur. Kâfir kadınları ise nikâhınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri geri isteyin. Kâfirler de mü'min kadınlara verdikleri mehri geri istesinler. İşte Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Çünkü Allah herşeyi bilir, herşeyi hikmetle yapar.
Yaşar Nuri Öztürk = Ey iman sahipleri! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir ya! Eğer onların mümin hanımlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bu mümin kadınlar o kâfirlere helaldir ne de o kâfirler bunlara helaldir. Bu kadınlar için harcadıklarını o kâfirlere geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, bu kadınları nikâhlamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Kâfirlerin iffet ve nikâhlarına yapışmayın. Kâfirlere gitmeyi yeğleyen kadınlar için harcadıklarınızı onlardan geri isteyin; onlar da size gelen mümin kadınlar için harcadıklarını geri istesinler. Bu, Allah'ın hepinize buyruğudur. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
İskender Ali Mihr = Ey âmenû olanlar! Hicret etmiş olan mü’min kadınlar size geldikleri zaman onları imtihan edin (hicret sebeplerini sorun). Allah, onların îmânını çok iyi biliyor. Artık onların mü’min hanımlar olduğunu bilirseniz (mü’min olduklarından emin olursanız), bundan sonra onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Onlar (mü’min hanımlar), diğerlerine (kâfir erkeklere) helâl değildir. Diğerleri de (kâfir erkekler de), onlar için (mü’min hanımlar için) helâl değildir. Onlara (kâfir erkeklere), infâk etmiş oldukları şeyi (mü’min olarak size gelen kadınlara daha önce vermiş oldukları mehirlerini) geri verin. Ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz taktirde, onlara nikâh yapmanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve kâfir kadınları nikâh ile tutmayın. Ve siz ne infâk ettiyseniz (mehir olarak ne verdiyseniz) geri isteyiniz. Ve onlar da infâk ettiklerini istesinler. İşte bu, Allah’ın hükmüdür. Aranızda hüküm vermektedir. Ve Allah; Alîm’dir (en iyi bilendir), Hâkim’dir (hüküm sahibidir).
İlyas Yorulmaz = Ey İman edenler! İnanmış hicret eden kadınlar size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını en iyi bilendir. Eğer gerçekten onların iman ettiklerini anlamışsanız, onları inkârcılara geri vermeyin. O inanan kadınlar onlara helal, inkar eden erkeklerde, inanan kadınlara helal değildir. Kadınları için harcadıklarını inkarcılara verin. Bundan sonra o kadınlarla evlilik sözleşmesi içerisinde ücretlerini verip evlenmenizde sakınca yoktur. İnkarcılara sığınan kadınları (nikahlarınızda) tutmayın ve onlardan harcadıklarınızı isteyin. Onlarda size sığınan kadınlara harcadıklarını istesinler. Bu Allah’ın koyduğu hükümdür. Aranızda hükmü Allah verir. Allah her şeyi bilen ve her şeyin hükmünü verendir.