إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنَادَوْنَ لَمَقْتُ اللَّهِ أَكْبَرُ مِن مَّقْتِكُمْ أَنفُسَكُمْ إِذْ تُدْعَوْنَ إِلَى الْإِيمَانِ فَتَكْفُرُونَ
İnnellezîne keferû yunâdevne le maktullâhi ekberu min maktikum enfusekum iz tud’avne ilel îmâni fe tekfurûn(tekfurûne).
inne | : muhakkak, mutlaka |
ellezîne | : onlar |
keferû | : inkâr ettiler |
yunâdevne | : nida edilir, seslenilir |
le | : muhakkak, mutlaka |
maktu allâhi | : Allah’ın gadabı, öfkesi |
ekberu | : daha büyük |
min makti-kum | : sizin gadabınızdan |
enfuse-kum | : sizin nefsleriniz, birbiriniz |
iz tud’avne | : davet edildiğiniz zaman |
ilâ el îmâni | : îmâna |
fe | : böylece, artık, o zaman |
tekfurûne | : inkâr ediyorsunuz |
Diyanet İşleri = İnkâr edenler var ya, muhakkak onlara: “Allah’ın (size) gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana çağırılırdınız da inkâr ederdiniz” diye seslenilir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki kâfir olanlara nidâ edilir de denir ki: Bugün kendinize karşı duyduğunuz nefretten, buğuzdan daha büyüktü size karşı Allah'ın duyduğu nefret ve buğuz o zaman ki inanca çağrılıyordunuz da kâfir oluyordunuz siz.
Abdullah Parlıyan = Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlere şöyle seslenilir: “İmana çağrıldığınız halde, gerçekleri inkâra devam ettiğiniz zaman, Allah'ın size karşı öfkesi, sizin kendinize karşı duyduğunuz şu anki öfkenizden daha büyüktür!”
Adem Uğur = İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz.
Ahmed Hulusi = Muhakkak ki hakikat bilgisini inkâr edenlere: "Allâh'ın şiddetli öfkesi, sizin kendinize kızgınlığınızdan daha büyüktür. . . Hani siz imana çağrılıyordunuz da, inkâr ile reddediyordunuz!" diye nida olunur.
Ahmet Tekin = Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, kâfirlere:'Allah’ın gazabı, sizin birbirinize, kendinizden birine olan hıncınızdan daha büyüktür. Siz imana davet edildiğiniz halde, inkâr ediyor, küfre saplanıyorsunuz.' diye seslenilir.
Ahmet Varol = İnkâr edenlere şöyle seslenilir: 'Şüphesiz Allah'ın (size) öfkesi sizin kendinize olan öfkenizden daha büyüktür. Çünkü siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz.'
Ali Bulaç = Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir: "Allah'ın gazablanması, elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız zaman inkâr ediyordunuz."
Ali Fikri Yavuz = O kâfir olanlara (cehenneme girişlerinden sonra melekler tarafından) şöyle çağrılacaktır:” - Muhakkak ki Allah’ın buğzu, sizin nefsinize olan buğzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz, (dünyada iken) imana davet olunuyordunuz da, küfürde israr ediyordunuz.”
Ali Ünal = Küfürde direten ve kâfir olarak ölenlere (Cehennem’de azap görürlerken) şöyle seslenilir: “Allah’ın size olan ‘buğz u nefret’i sizin şu anda, (Cehennem’e girmeye sebep bizzat kendiniz olduğunuz için) kendinize olan buğz ve nefretinizden daha şiddetlidir. Çünkü siz imana çağrılıyor, fakat inkârda diretiyordunuz.”
Bayraktar Bayraklı = İnkâr edenlere şöyle seslenilir: “Allah'ın buğzu, sizin kendinize olan öfkenizden daha büyüktür. Çünkü imana çağırıldığınızda inkâr ederdiniz.”
Bekir Sadak = Ama inkar edenlere, «Allah'in gazabi, sizin birbirinize olan ofkenizden daha buyuktur; imana cagrildiginizda inkar ederdiniz» diye seslenilir.
Celal Yıldırım = İnkâr edip kâfir olanlara şöyle seslenilir: Şüphesiz, Allah'ın gazabı, sizin kendi nefslerinize olan gazab ve düşmanlığınızdan çok büyüktür. Hani (Dünya'da) imâna çağrıldığınız zaman, red ve inkâr ederdiniz.
Cemal Külünkoğlu = (Cehenneme giren) İnkârcılara şöyle seslenilir: “Allah'ın gazaplanması, elbette sizin kendi kendinize gazaplanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız zaman inkâr ediyordunuz.”
Diyanet İşleri (eski) = Ama inkar edenlere, 'Allah'ın gazabı, sizin birbirinize olan öfkenizden daha büyüktür; imana çağrıldığınızda inkar ederdiniz' diye seslenilir.
Diyanet Vakfi = İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kızgınlıktan elbette daha ağırdır. Zira siz imana davet ediliyor, fakat inkâr ediyordunuz.
Edip Yüksel = İnkar etmiş olanlara, 'ALLAH'ın hoşnutsuzluğu, sizin kendi kendinize olan hoşnutsuzluğunuzdan daha büyüktür. İmana çağrıldığınızda inkar ederdiniz,' diye seslenilir.
Elmalılı Hamdi Yazır = O küfredenlere muhakkak şöyle bağırılacaktır: elbette Allahın buğzu sizin nefislerinize buğzunuzdan daha büyük, zira siz iymana da'vet olunuyordunuz da küfrediyordunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O küfredenlere muhakkak şöyle bağırılacaktır: «Kesinlikle Allah'ın gazabı, sizin kendinize karşı olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana davet ediliyordunuz da küfrediyordunuz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O kâfirlere mutlaka şöyle bağırılacaktır: «Elbette Allah'ın buğzu, sizin nefislerinize buğzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz imana davet ediliyordunuz da inkâr ediyordunuz.»
Gültekin Onan = Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir: "Tanrı'nın gazablanması elbette sizin kendi nefslerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz inanca çağrıldığınız zaman küfrediyordunuz."
Harun Yıldırım = İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz.
Hasan Basri Çantay = Küfredenlere (melekler tarafından) nida edilir: «Allahın buğzu, sizin kendinize olan buğzunuzdan elbet daha büyükdür. Çünkü siz (dünyâda) îmâna da'vet olunuyordunuz da küfür (de ısraar) ediyordunuz».
Hayrat Neşriyat = Doğrusu inkâr edenlere (âhirette melekler tarafından şöyle) seslenilir: 'Elbette Allah’ın (size olan) gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür; çünki (siz) îmâna da'vet ediliyordunuz, fakat inkâr ediyordunuz.'
İbni Kesir = Muhakkak küfredenlere seslenilir ki: Allah'ın gazabı sizin birbirinize öfkenizden daha büyüktür. Çünkü siz, imana davet olunuyordunuz da küfrediyordunuz.
Kadri Çelik = Şüphesiz küfre sapanlara da (şöyle) seslenilir: “Allah'ın elbette gazaplanması, sizin birbirinize gazaplanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağırıldığınız zaman küfre sapardınız.”
Muhammed Esed = Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, (o Gün) bir ses onlara şöyle diyecektir: "İmana çağrıldığınız halde hakikati inkara devam ettiğiniz (zaman) Allah'ın size karşı öfkesi, sizin kendinize karşı duyduğunuz (şu anki) öfkenizden daha büyüktür!"
Mustafa İslamoğlu = İnkarda ısrar edenlere (o gün) şöyle nida edilecektir: "İman etmeye çağırıldığınız halde inkar etmeyi sürdürdüğünüz zaman Allah'ın size olan kahır ve sitemi, sizin (şu an) kendi kendinize olan kahır ve siteminizden daha büyüktür!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Muhakkak o kimseler ki, kâfir olmuşlardır. Onlara nidâ olunacaktır ki: «Elbette Allah'ın buğzu sizin kendi nefslerinize olan buğzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz imâna dâvet olunduğunuz zaman küfre devam edip duruyordunuz.»
Ömer Öngüt = Kâfirlere şöyle seslenilir: "Allah'ın buğzu, sizin kendi kendinize olan buğzunuzdan elbette daha büyüktür. Çünkü siz imana dâvet edilirdiniz de inkâr ederdiniz. "
Şaban Piriş = Küfredenlere şöyle seslenilir: Allah’ın size kızgınlığı, sizin kendinize karşı kızgınlığınızdan daha büyüktür. Zira imana çağrılıyordunuz, ama siz inkar ediyordunuz.
Sadık Türkmen = Gerçekleri inkâr EDEN/gizleyen kimselere seslenilir: “Elbette Allah’ın gazabı, sizin kendi kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Hani siz, imana çağırılıyordunuz da inkâr ediyordunuz.”
Seyyid Kutub = İnkar edenlere de bağrılır: «Allah'ın gazabı sizin birbirinize olan öfkenizden daha büyüktür. Zira siz imana çağrıldığınızda inkar ederdiniz.»
Suat Yıldırım = Kâfirlere şöyle nida edilir: "Allah’ın size gazabı, sizin kendinize olan buğzunuzdan daha şiddetlidir. Zira siz imana dâvet edildiğinizde red ve inkâr ederdiniz."
Süleyman Ateş = İnkâr edenlere de bağırılır: "Allâh'ın (size) kızması, sizin kendi kendinize kızmanızdan daha büyüktür. Zira siz imânâ çağrılırdınız da inkâr ederdiniz!"
Tefhim-ul Kuran = Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir: «Allah'ın elbette gazablanması, sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağırıldığınız zaman küfrediyordunuz.»
Ümit Şimşek = İnkâr edenlere gelince, onlara da şöyle seslenilir: 'Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan öfkenizden de büyüktür. Çünkü imana çağırıldığınızda siz inkâr ediyordunuz.'
Yaşar Nuri Öztürk = Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır: "Allah'ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz!"
İskender Ali Mihr = İnkâr edenlere mutlaka nida edilir (seslenilir): "Muhakkak ki Allah’ın gadabı, sizin nefslerinize (birbirinize) olan gadabınızdan daha büyüktür. Îmâna davet edildiğiniz zaman siz inkâr ediyordunuz."
İlyas Yorulmaz = O gün gerçekleri inkâr edenlere seslenilir “Allah’ın öfkesi sizin kendi nefsinize duyduğunuz öfkenizden daha büyüktür. Zira siz, iman etmeye davet edildiğinizde, doğruları reddedip inkâr etmiştiniz. ”