أَوَ أَمِنَ أَهْلُ الْقُرَى أَن يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ
E ve emine ehlul kurâ en ye’tiyehum be’sunâ duhan ve hum yel’abûn (yel’abûne).
e ve emine | : ve emin mi oldu(lar) |
ehlu el kurâ | : o ülkelerin halkı |
en ye’tiye-hum | : onlara gelmesi |
be’su-nâ | : şiddetli azabımız |
duhan | : kuşluk vakti |
ve hum | : ve onlar |
yel’abûne | : oynuyorlar, eğleniyorlar (oyalanıyorlar) |
Diyanet İşleri = Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut memleketlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azâbımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?
Abdullah Parlıyan = Ya da azabımızın güpegündüz onlar dünyada oyun ve eğlencede oyalanıp dururken, onlara gelip çatmasından korkmayıp emin mi oldular?
Adem Uğur = Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ahmed Hulusi = Yoksa o bölgelerin halkları, kuşluk vakti oynaşıp eğlenirlerken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi?
Ahmet Tekin = Yoksa o ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ahmet Varol = Yahut kasabaların halkı, eğlenmekte oldukları bir kuşluk vaktinde kendilerine şiddetli azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ali Bulaç = Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ali Fikri Yavuz = Yine o memleketlerin halkı, gündüz ortasında oynayıp eğlenirlerken, azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular.
Ali Ünal = Veya, o ülkelerin ahalisi, zorlu ve karşı konulmaz baskınımızın onlar güpegündüz eğlenirlerken birden bastırıvermesinden mi emin olmuşlardı?
Bayraktar Bayraklı = Ya da o ülke halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Bekir Sadak = Yahut kasabalarin halki, kusluk vakti eglenirlerken azabimizin kendilerine gelmesinden guvende miydiler?
Celal Yıldırım = Veya kasabalar halkı, oynayıp eğlenirlerken kuşluk vakti kendilerine gelecek azabımızdan emin midirler?
Cemal Külünkoğlu = Yahut hangi memleketin halkı, azabımızın, güpegündüz onlar oyalanıp dururken başlarına gelmeyeceğinden emin olabilir?
Diyanet İşleri (eski) = Yahut kentlerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?
Diyanet Vakfi = Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Edip Yüksel = Ülkelerin halkları, azabımızın gündüzün onlar oynarlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı Hamdi Yazır = Yine o köy kasaba ahâlisi kuşluk vakti oynayıb eğlenib dururlarken kendilerine azâbımızın gelivermiyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yine o köy, kasaba halkı, kuşluk vakti oynayıp eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelivermeyeceğinden emin miydiler?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
Gültekin Onan = Ya da o ülkeler ehli, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?
Harun Yıldırım = Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Hasan Basri Çantay = Yoksa o memleketlerin ehâlîsi, kendileri güpegündüz oynarlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından mı (korkmayıb) emîn oldu (lar)?
Hayrat Neşriyat = Veya o şehirlerin halkı, kendileri eğlenirlerken, azâbımızın kendilerine kuşluk vakti(güpegündüz) gelmesinden mi emîn oldular?
İbni Kesir = Yoksa kasabaların halkı; kendileri, güpegündüz oynarlarken azabımızın onlara gelip çatmasından emin mi oldular?
Kadri Çelik = Yahut kasabaların halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende midirler?
Muhammed Esed = Yahut artık hangi toplumun insanları, azabımızın, güpegündüz onlar (dünyayla) oyalanıp dururken başlarına kopmayacağından emin olabilirler?
Mustafa İslamoğlu = Ya da, (sözkonusu) ülkelerin insanları azabımızın gündüz gözüyle onlar (hayat) oyununu oynarken ansızıp gelip çatmayacağından emin olabilirler miydi?
Ömer Nasuhi Bilmen = Ya o beldeler ahalisi, Bizim azabımızın onlara gündüzün oynar dururlarken geleceğinden emin mi bulundular?
Ömer Öngüt = Yahut o memleketlerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?
Şaban Piriş = (97-99) Ülkelerin halkı, azabımızın geceleyin, onlar uykuda iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Allah’ın tuzağından emin midirler? Allah’ın tuzağından mahvolmuş toplumdan başkası asla emin olmaz.
Sadık Türkmen = Ya da o ülkeler halkı bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirlerken, azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin midirler?
Seyyid Kutub = Acaba o ülkelerin halkları, kuşluk vakti eğlenirlerken, azabımızın gelmeyeceğinden emin midirler?
Suat Yıldırım = Yoksa onlar güpegündüz eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?
Süleyman Ateş = Ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azâbımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?
Tefhim-ul Kuran = Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ümit Şimşek = Veya o beldelerin ahalisi, onlar gündüz vakti oyalanırken azabımızın gelmeyeceğinden de mi emin oldular?
Yaşar Nuri Öztürk = Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?
İskender Ali Mihr = Ve o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar oynarlarken (oyalanırlarken) kuşluk vakti gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin miydiler?
İlyas Yorulmaz = Yoksa o kasaba halkı gündüz vakti oynarlarken azabımızın gelmeyeceğinden güven içinde midirler?