ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
İdfa’ billetî hiye ahsenus seyyiete, nahnu a’lemu bi mâ yasıfûn(yasıfûne).
idfa’ | : uzaklaştır, yok et |
billetî (bi elletî) | : ki onunla |
hiye | : o |
ahsen | : en güzel |
es seyyiete | : seyyiat, kötülük |
nahnu | : biz |
a’lemu | : en iyi bilen |
bi mâ | : şeyleri |
yasıfûne | : vasıflandırıyorlar |
Diyanet İşleri = Kötülüğü, en güzel olan şeyle uzaklaştır. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri daha iyi biliriz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kötülüğü, en güzel bir huyla defet, biz, onların neler dediğini, bizi ne çeşit tavsîf ettiklerini daha iyi biliriz.
Abdullah Parlıyan = Fakat onlar ne söylerlerse ve ne yaparlarsa yapsınlar, sen onların istediği kötülüğü, en iyi yol hangisi ise onunla karşılık ver. Çünkü onların bize yakıştırageldikleri şeyleri en iyi bilen biziz.
Adem Uğur = Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Ahmed Hulusi = Kötülüğü (bâtılı, göreselliği) en güzel olan (Hak, sistem bilinci) ile defet! Onların (seni) tanımlamalarını biliriz.
Ahmet Tekin = Sen, kötülüğü en güzel metodu kullanarak, anarşiyi, kargaşayı, devlet teşkilâtıyla önleyerek gider. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri iyi biliyoruz?'
Ahmet Varol = Kötülüğü en güzel olanla sav. Onların nitelendiregeldiklerini biz daha iyi biliriz.
Ali Bulaç = Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz.
Ali Fikri Yavuz = Sen, kötülüğü en güzel hasletle (sabır ve iyilikle) bertaraf et. Biz onların ne yalan ve küfür uydurduklarını daha iyi biliriz.
Ali Ünal = (Ancak onlar nasıl davranırlarsa davransınlar,) sen yine de kötülüğü en güzel tarzda sav. Biz, onların Bizim hakkımızda da senin hakkında da ne asılsız iddia ve iftiralarda bulunduklarını elbette çok iyi biliyoruz.
Bayraktar Bayraklı = Kötülüğü, en iyi olan ile sav! Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Bekir Sadak = Kotulugu en iyi ile sav. Onlarin vasiflandirmalarini Biz daha iyi biliriz.
Celal Yıldırım = Sen o kötülüğü en güzeli ile savıp karşılık ver. Biz onların vasfettiklerini daha iyi biliriz.
Cemal Külünkoğlu = (Fakat yine de sen, sana yaptıkları) kötülüğü en iyi davranışla defet! Biz onların asılsız yakıştırmalarını herkesten iyi biliyoruz.
Diyanet İşleri (eski) = Kötülüğü en iyi ile sav. Onların vasıflandırmalarını Biz daha iyi biliriz.
Diyanet Vakfi = (Fakat, onlar ne söylerlerse, ya da ne yaparlarsa yapsınlar, sen yine de onların işlediği) kötülüğü, en iyi yol hangisi ise, onunla sav: (çünkü) onların (Bize) yakıştırageldikleri şeyleri en iyi bilen Biziz.
Edip Yüksel = Kötülüğe iyilikle karşılık ver. Biz onların iddialarını iyi biliriz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sen o kötülüğü en güzel olan hasletle def'et, biz, onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sen kötülüğü en güzel bir usûlde defet! Çünkü biz onların vasıflandırmakta oldukları şeyi çok iyi biliriz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelemekte olduklarını biz, çok daha iyi biliriz.
Gültekin Onan = Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; biz onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz.
Harun Yıldırım = Sana yaptıkları kötülüğü en iyi davranışla karşıla. Biz onların asılsız yakıştırmalarını herkesten iyi biliyoruz.
Hasan Basri Çantay = Sen kötülüğü en güzel (haslet) le defet. Biz onların neler vasf etmekde olduklarını çok iyi bileniz.
Hayrat Neşriyat = Kötülüğü, daha güzel olan bir şey ile def' et; biz, onların isnâd etmekte oldukları vasıfları en iyi bileniz.
İbni Kesir = Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelendirmekte olduklarını Biz, çok daha iyi biliriz.
Kadri Çelik = Kötülüğü, en güzel olanla uzaklaştır; biz onların nitelendirdiği şeyleri en iyi bileniz.
Muhammed Esed = (Fakat, onlar ne söylerlerse, ya da ne yaparlarsa yapsınlar, sen yine de onların işlediği) kötülüğü, en iyi yol hangisi ise, onunla sav: (çünkü) onların (Bize) yakıştırageldikleri şeyleri en iyi bilen Biziz.
Mustafa İslamoğlu = Her çirkin saldırıya karşı öyle bir savunma yap ki, en güzeli, en uygunu o olsun; Biz onların yakıp yakıştırdıklarını elbette biliriz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Sen o kötülüğü en güzel olan şey ile defet. Biz onların neler ile vasfeder olduklarını daha iyi biliriz.
Ömer Öngüt = Sen kötülüğü en güzel bir usûlde defet! Çünkü biz onların vasıflandırmakta oldukları şeyi çok iyi biliriz.
Şaban Piriş = Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelemekte olduklarını biz, çok daha iyi biliriz.
Sadık Türkmen = Sen kötülüğü, en iyi şekilde gider/sav/defet! Biz, onların yakıştırdıkları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Seyyid Kutub = Sana yaptıkları kötülüğü en iyi davranışla karşıla. Biz onların asılsız yakıştırmalarını herkesten iyi biliyoruz.
Suat Yıldırım = Fakat onlar ne yaparlarsa yapsınlar, sen yine de kötülüğü en iyi tarzda sav. Biz onların, senin hakkındaki asılsız iddialarını pek iyi biliriz.
Süleyman Ateş = Kötülüğü en güzel şeyle sav. Biz onların (seni) nasıl vasıflandıracaklarını biliyoruz.
Tefhim-ul Kuran = Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz.
Ümit Şimşek = Sen kötülüğü en güzel olan şeyle sav. Onların yakıştırdıklarını Biz biliyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk = En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.
İskender Ali Mihr = Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz.
İlyas Yorulmaz = Sen yinede kötülüğü en güzel bir şekilde uzaklaştır. Biz onların vasıflandırdıklarını en iyi bileniz.