وَإِنَّا عَلَى أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ
Ve innâ alâ en nuriyeke mâ neıduhum le kâdirûn(kâdirûne).
Diyanet İşleri = Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve şüphe yok ki bizim, onlara vaadettiğimiz şeyleri sana göstermeye gücümüz yeter elbette.
Abdullah Parlıyan = İşte böyle dua et. Çünkü biz onlara, vaat ettiğimiz azabı sana göstermeye gücümüz yeter.
Adem Uğur = Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Ahmed Hulusi = Doğrusu biz, onları tehdit ediyor olduğumuz şeyi sana gösterecek güce sahibiz!
Ahmet Tekin = 'Bizim onlara yaptığımız tehdidi, kesinlikle sana göstermeye gücümüz yeter.'
Ahmet Varol = Biz, onlara vaad ettiğimizi sana göstermeye güç yetiririz.
Ali Bulaç = Gerçek şu ki biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz.
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), onlara vaad ettiğimiz azabı sana göstermeğe elbette kadiriz.
Ali Ünal = Elbette Biz, kendisiyle onları tehdit ettiğimiz cezayı senin sağlığında infaz etmeye (ve seni de ondan uzak tutmaya) kadiriz.
Bayraktar Bayraklı = Biz onlara vaad ettiğimizi sana elbette gösterebiliriz.
Bekir Sadak = Biz onlara vadettigimizi sana elbette gosterebiliriz.
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki (Peygamberim ) onlara va'dettiğimiz azabı sana göstermeye kudretimiz yeter.
Cemal Külünkoğlu = (Ey Resulüm!) Bizim onlara vaad ettiğimiz azabı sana göstermeğe elbette gücümüz yeter.
Diyanet İşleri (eski) = Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz.
Diyanet Vakfi = Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Edip Yüksel = Biz elbette, kendilerine söz verileni sana gösterebiliriz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Şübhesiz ki biz, onlara yaptığımız vaîdi sana göstermeğe elbette kadiriz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şüphesiz ki Biz, onlara yaptığımız tehdidi sana gösterme gücüne sahibiz elbette.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Gültekin Onan = Gerçek şu ki biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz.
Harun Yıldırım = Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Hasan Basri Çantay = Hakîkat, biz onlara va'd (ve tehdîd) etdiğimizi sana göstermiye de elbette kaadiriz.
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Şübhesiz ki biz, onlara va'd etmekte olduğumuz (azâb)ı sana da göstermeye elbette gücü yetenleriz.
İbni Kesir = Biz, onlara vaad ettiğimizi sana göstermeye elbette kadiriz.
Kadri Çelik = Şüphesiz biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz.
Muhammed Esed = (İşte böyle dua et) çünkü, şüphesiz Biz, onlara vaad ettiğimiz (azabın, bu dünyada dahi gerçekleşmesine) seni tanık kılacak güçteyiz!
Mustafa İslamoğlu = Ne ki Biz, onları tehdit ettiğimiz azabı (her hal ve şartta) sana göstermeye elbette kadiriz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve şüphe yok ki, Biz onlara yapmış olduğumuz vaîdi sana göstermeğe elbette kadirleriz.
Ömer Öngüt = Onlara vâdettiğimizi sana göstermeye biz elbette kâdiriz.
Şaban Piriş = Şüphesiz biz, onlara vaat ettiğimiz (azabı) sana göstermeye kadiriz.
Sadık Türkmen = Şüphesiz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye, elbette güç yetirenleriz.
Seyyid Kutub = Onlara yönelttiğimiz tehdidin gerçekleştiğini sana göstermeye elbette gücümüz yeter.
Suat Yıldırım = Biz onlara vâd ettiğimiz azabı sana göstermeye elbette kadiriz.
Süleyman Ateş = Biz, onlara vaad ettiğimizi sana göstermeye elbette kadiriz.
Tefhim-ul Kuran = Gerçek şu ki biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz.
Ümit Şimşek = Onlara vaad ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette gücümüz yeter.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz.
İskender Ali Mihr = Ve muhakkak ki Biz, onlara vaadettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kaadir olanlarız.
İlyas Yorulmaz = Biz onlara vaat ettiğimizi (azabı) sana göstermeye elbette gücümüz yeter.