لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
Lâ yestevîl kâıdûne minel mu’minîne gayru ulîd darari vel mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhul mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâl kâidîne dereceh(dereceten). Ve kullen vaadallâhul husnâ. Ve faddalallâhul mucâhidîne alâl kâıdîne ecran azîmâ(azîmen).
lâ | : değil |
yestevî | : aynı seviyede, bir, eşit |
el kâıdûne | : oturanlar |
min el mu’minîne | : mü’minlerden |
gayru | : başka, dışında, olmaksızın |
ulî | : sahip |
ed darari | : darlık, sıkıntı, özür |
ve el mucâhidûne | : ve mücahitler, Allah için savaşanlar |
fî | : ...’da |
sebîli | : yol |
allâhi | : Allah |
bi emvâli-him | : kendi malları ile |
ve enfusi-him | : ve nefsleri, canları |
faddale | : üstün, faziletli kıldı |
allâhu | : Allah |
el mucâhidîne | : mücahitler, Allah için savaşanlar |
bi emvâli-him | : kendi malları ile |
ve enfusi-him | : ve nefsleri, canları |
alâ | : ...’a |
el kâidîne | : oturanlar |
dereceten | : derece olarak |
ve kullen | : ve hepsi |
vaade | : vaadetti |
allâhu | : Allah |
el husnâ | : husna, güzel olan |
ve faddale | : ve üstün, faziletli kıldı |
allâhu | : Allah |
el mucâhidîne | : mücahitler, Allah için savaşanlar |
alâ | : ...’a |
el kâıdîne | : oturanlar |
ecran | : ecir, karşılık, mükâfat |
azîmen | : azim, büyük |
Diyanet İşleri = (95-96) Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) va’detmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Mâzeretleri olanlar müstesna, müminlerden savaşa katılmayıp oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar, eşit olamaz. Allah, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaşanları, derece bakımından, oturanlardan üstün etmiştir. Allah, hepsine de iyilikler, güzellikler vaat etti ve Allah üstün etti savaşanları oturanlardan, pek büyük bir ecirle.
Abdullah Parlıyan = Bir mazeretleri olmaksızın mücadeleden kaçınan mü'minler ile Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz. Allah, mallarıyla ve canlarıyla üstün çaba gösterenleri, mücadeleden kaçınanlardan daha üstün bir mertebeye yüceltmiştir. Gerçi Allah tüm mü'minlere, sonuçta güzellik vaad etmiş olmasına rağmen, yolunda çaba gösterenleri büyük bir mükafaat vaad ederek, mücadeleden kaçınanlardan üstün kılmıştır.
Adem Uğur = Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Ahmed Hulusi = Mazeretsiz, evde oturup seferden kaçan iman edenler ile Allâh yolunda mallarıyla, nefsleriyle mücahede edenler, eş değerde olmazlar. . . Allâh, mallarıyla ve nefsleriyle mücahede edenleri, oturup kalanlardan derece olarak üstün kıldı. . . Hepsine Allâh en güzeli vadetmiştir. . . (Ancak) Allâh, mücahitleri, oturup kalanların üzerine büyük bir mükâfat ile üstün kılmıştır.
Ahmet Tekin = Mü’minlerden, özür sahibi olanlar dışında, evlerinde oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda, İslâm uğrunda cihad edenler bir olmaz. Allah malları ve canlarıyla cihad edenlere, dünya ve âhirette imtiyazlar tanıma lütfunda bulunmuştur. Allah bütün müslümanlara en güzel makamlar, mevkiler, göz alıcı mükâfatlar va’detmekle birlikte, hayatlarını ortaya koyan, konuşan, yazan, hesapsız servet harcayan mücahitleri, büyük mükâfat vererek evlerinde oturanlara üstün kılmıştır.
Ahmet Varol = Mü'minlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir değildirler. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara derece olarak üstün kılmıştır. Bununla birlikte Allah hepsine güzellik vadetmiştir. Ancak Allah cihad edenleri büyük bir ecirle oturanlara üstün kılmıştır.
Ali Bulaç = Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Ali Fikri Yavuz = Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından, oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah, ikisine de cenneti vadetmiştir. Fakat Allah savaşanlara, oturanların üstünde pek büyük bir mükâfat vermiştir.
Ali Ünal = (Herkesin Allah yolunda seferber olması gereken durumlar dışında,) geçerli bir özrü bulunmamasına rağmen yerlerinde oturup cihada çıkmamakla birlikte (Din’e ve topluma da) zararı dokunmayan mü’ minlerle, (başka bir gaye için değil, sadece) Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler elbette bir olmaz. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlardan üstün kılmış ve onlara daha üst bir derece bahşetmiştir. Gerçi Allah, hepsine en güzel (mükâfat olan Cennet’i ve hoşnutluğunu) va’d buyurmuştur ya. Bununla birlikte Allah, mücahidlere yerlerinde oturan (mü’ minler) üzerinde çok büyük bir mevkî ve mükâfat lûtfetmiştir:
Bayraktar Bayraklı = (95-96) İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah malları ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah hepsine de güzellik vaad etmiştir; ama mücahitlerin ödülünü, kendi katından yüksek dereceler, bağış ve rahmet şeklinde, oturanlarınkinden üstün kılmıştır. Allah bağışlayandır; merhamet edendir.
Bekir Sadak = (95-96) Inananlardan, ozursuz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan ustun kilmistir. Allah hepsine de cenneti vadetmistir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, buyuk ecirler, dereceler, magfiret ve rahmetle ustun kilmistir. Allah bagislar ve merhamet eder. *
Celal Yıldırım = (95-96) Mü'minlerden —özür sahipleri dışında— (evlerinde) oturanlarla mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihâd edenler eşit değillerdir. Allah, mallarıyla canlarıyla cihâda katılanları derece bakımından, oturup kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah herbirine en güzel (yurt olan Cennet)i va'detmiştir. Allah cihâd edenleri oturup kalanlar üzerine büyük mükâfatlarla, kendi katından derecelerle, mağfiret ve rahmetle çok üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Cemal Külünkoğlu = Mü'minlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir değildir. Allah malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah her ikisini de (davalarında samimi oldukları için) cennetle müjdelemiştir ama malları ve canları ile cihad edenleri oturanlara karşı büyük bir mükâfatla üstün tutmuştur.
Diyanet İşleri (eski) = (95-96) İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder.
Diyanet Vakfi = Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Edip Yüksel = Geçerli özre sahip olmaksızın yerlerinde oturanlar ile mallarıyla canlarıyla ALLAH yolunda savaşım verenler bir olmaz. ALLAH mallarıyla, canlarıyla savaşım verenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. ALLAH hepsine güzellikler söz veriyor. Bununla birlikte, ALLAH savaşım verenleri oturanlar üzerine daha büyük bir ödülle üstün kıldı;
Elmalılı Hamdi Yazır = Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ve Allah yolunda mallariyle, canlariyle cihad edenler müsavi olamazlar, Allah, mallariyle ve canlariyle mücahid olanları oturanların derece i'tibariyle üzerine geçirdi, gerçi Allah ikisine de husnayi (Cenneti) vad buyurmuştur, bununla beraber Allah mücahidlere oturanların fevkında azîm bir ecir ihsan etmiştir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (95-96) Mü'minlerden özürleri olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar eşit olamazlar. Allah mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, oturanlardan mertebece üstün kılmıştır. Gerçi Allah her ikisine de cenneti va'd etmiştir. Bununla beraber Allah savaşanları, oturanlardan büyük bir mükafat, kendi tarafından derece derece verdiği rütbeler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir.
Gültekin Onan = İnançlılardan özür olmaksızın oturanlar ile Tanrı yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Tanrı, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) vaadetmiştir; ancak Tanrı cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Harun Yıldırım = Mü’minlerden –özür sahibi olanlar müstesna oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir değildir. Allah mallarıyla ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah hepsine de en güzeli vaad etmiştir; fakat yine de Allah cihad edenleri oturanlar üzerinde çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Hasan Basri Çantay = Mü'minlerden özür saahibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallariyle, canlariyle savaşanlar bir olamaz. Allah, mallariyle, canlariyle savaşanları, derece i'tibariyle, oturanlardan çok üstün kıldı. (Gerçi) Allah hepsine de cenneti va'd etmişdir. (Fakat) Allah, savaşanlara oturanların üstünde daha büyük bir ecir vermişdir.
Hayrat Neşriyat = Mü’minlerden, özür sâhibi olmaksızın (cihaddan geri kalıp evlerinde) oturanlarla, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihâd edenler bir olmazlar! Allah, malları ve canlarıyla cihâd edenleri, (velev özürleri sebebiyle olsun) oturanlar üzerine, derece i'tibârıyla üstün kıldı. Gerçi Allah, hepsine de en güzeli (Cenneti) va'd etmiştir. Fakat Allah, cihâd edenleri oturanlar üzerine (daha) büyük bir mükâfâtla üstün kıldı.
İbni Kesir = Mü'minlerden; özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile Allah yolunda malları ve canları ile cihad edenler bir değildir. Allah; mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından oturanlara üstün kıldı. Bununla beraber Allah, her ikisine de güzelliği vaad etmiştir. Fakat Allah; cihad edenlere, oturanların üzerine büyük bir mükafat vermiştir.
Kadri Çelik = Müminlerden özür sahibi olanlar dışında oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler eşit olmaz. Allah, malları ve canlarıyla cihat edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vaat etmiştir; ama mücahitleri oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Muhammed Esed = Bir mazeretleri olmaksızın mücadeleden kaçınan müminler ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz: Allah, mallarıyla ve canlarıyla üstün çaba gösterenleri mücadeleden kaçınanlardan daha üstün bir mertebeye yüceltmiştir. Allah bütün (müminler)e nihai güzellik vaat etmiş olmasına rağmen, Allah yolunda üstün çaba gösterenleri, (kendilerine) büyük bir mükafat (vaat ederek) mücadeleden kaçınanlardan üstün kılmıştır,
Mustafa İslamoğlu = Mü'minlerden bir mazereti olmaksızın mücadeleden kaçınanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz: Allah mallarıyla ve canlarıyla elinden gelen çabayı sarf edenleri mücadeleden kaçınanlardan daha yüce bir mertebeye çıkarmıştır. Allah bütün mü'minlere nihai güzellikler vaad etmesine rağmen, yolunda üstün gayret harcayanları yerinde sayanlara muhteşem bir ödül vaadiyle üstün tutmuştur:
Ömer Nasuhi Bilmen = Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ve Allah Teâlâ'nın yolunda mallarıyla, canlarıyla mücâhedede bulunanlar müsavî olmazlar. Allah Teâlâ malları ile ve canları ile cihada atılanları, oturanlar üzerine derece itibariyle tafdil buyurmuştur. Ve Allah Teâlâ hepsine de hüsnayı vaadetmiştir. Ve Allah Teâlâ mücahit olanları, oturanlar üzerine pek büyük bir mükâfaat ile tercih kılmıştır.
Ömer Öngüt = Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ile, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmazlar. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah ikisine de cenneti vâdetmiştir. Fakat cihad edenleri oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Şaban Piriş = Müminlerden özür sahibi olmaksızın geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah, hepsine cenneti vaat etmiştir. Fakat, Allah savaşanlara, oturanların üstünde pek büyük bir mükafat vermiştir.
Sadık Türkmen = Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ve Allah’ın izin verdiği şekilde; mallarıyla, canlarıyla cihat edenler eşit olamazlar. Allah ikisine de cenneti vadetmekle beraber, mallarıyla ve canlarıyla mücadele edenleri, oturanların derece itibariyle üzerine geçirmiştir. Allah mücahitlere, oturanların üstünde büyük bir ödül ihsan etmiştir.
Seyyid Kutub = Müminlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir değildir. Allah malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah her ikisine de cenneti vaad etmiştir, ama malları ve canları ile cihad edenleri oturanlara karşı büyük bir mükafatla üstün tutmuştur.
Suat Yıldırım = (95-96) Özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalan müminlerle, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden müminler elbette bir olmaz. Allah malları ve canları ile mücahede edenleri, derece bakımından cihada gitmeyenlerden üstün kılmıştır. Gerçi Allah hepsine de en güzel yurt olan cenneti vâd etmiştir, ama mücahede edenleri, cihada katılmayanlardan çok daha büyük mükâfatlarla, tarafından derece derece rütbeler, hususi bir mağfiret ve rahmetle mümtaz kılmıştır. Değil mi ki Allah gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
Süleyman Ateş = İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mallariyle canlariyle Allâh yolunda cihâdedenler bir olmaz. Allâh, mallariyle canlariyle cihâdedenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allâh hepsine de güzellik va'detmiştir ama mücâhidleri oturanlardan çok daha büyük ecirle üstün kılmıştır:
Tefhim-ul Kuran = Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah, yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Ümit Şimşek = Mü'minlerden, bir mazereti olmaksızın cihaddan geri kalanlar, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad edenlerle bir olmaz. Allah, malları ve canlarıyla cihad edenleri, evlerinde oturanlardan mertebece daha üstün kılmıştır. Gerçi hepsine Allah Cenneti vaad etti; ama cihad edenleri, pek büyük bir ödülle, oturanlara üstün kıldı.
Yaşar Nuri Öztürk = İnananların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama cihat edenleri, çok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır.
İskender Ali Mihr = Özür sahibi olmayan mü’minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı ve Allah hepsine “Hüsna”yı vaadetti. Ve Allah mücahitleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı.
İlyas Yorulmaz = İnananlardan hiçbir mazereti olmaksızın savaşa gitmeyip evinde oturanlarla, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda savaşanlar elbette eşit değildir. Mallarıyla, canlarıyla mücadele edenleri Allah, evde oturanlardan daha üstün tutmuş ve mücadele edenlere daha nice güzellikler vaat etmiştir. Allah, mücadele edenlere büyük mükafaatlar vererek, oturanlardan daha üstün tutmuştur.