وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواْ قَالُواْ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِن كُنتُمْ مُّؤْمِنِينَ
Ve iz ehaznâ mîsâkakum ve refa’nâ fevkakumut tûr(tûra), huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vesmeû kâlû semi’nâ ve aseynâ ve uşribû fî kulûbihimul icle bi kufrihim kul bi’se mâ ye’murukum bihî îmânukum in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
ve iz ehaznâ | : ve biz almıştık |
mîsâka-kum | : sizin misakinizi, kesin sözünüzü |
ve refa’nâ | : ve yükselttik, kaldırdık |
fevka-kum | : sizin üstünüz |
et tûra | : Tur Dağı |
huzû | : alın |
mâ âteynâ-kum | : size verdiğimiz şey |
bi kuvvetin | : kuvvetle |
ve ismeû | : ve işitin, dinleyin |
kâlû | : dediler |
semi’nâ | : işittik |
ve aseynâ | : ve biz asi olduk, isyan ettik |
ve uşribû | : ve içirildiler, içlerine sindirildi, yerleştirildi |
fî kulûbi-him | : onların kalplerinin içine, kalplerine |
el icle | : buzağı |
bi kufri-him | : küfürleri sebebiyle |
kul | : söyle, de |
bi’se mâ | : ne kötü şey |
ye’muru-kum | : size emrediyor |
bi-hi îmânu-kum | : onunla sizin îmânınız |
in kuntum mu’minîne | : eğer mü’minler iseniz |
Diyanet İşleri = Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık, “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın; ona kulak verin” demiştik. Onlar, “Dinledik, karşı geldik” demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmişti. Onlara de ki: (Tevrat’a beslediğinizi iddia ettiğiniz) imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: O vakit sizden kesin söz almıştık, Tur dağını üstünüze yüceltmiştik. Size verdiğimizi azimle tutun, dinleyin demiştik. Onlar da duyduk demişlerdi ve âsi olduk. Buzağı sevgisi, küfürleri yüzünden tâ iliklerine işlemişti. İnanmışsanız inancınız, ne de kötü ve pis şey emrediyor size.
Abdullah Parlıyan = Biz o zaman Tur Dağı'nı üzerinize yükseltip, size verdiğimiz ilâhî buyruklara bütün gücünüzle sarılın ve kulak verin diye Musa ile sizden bir söz almıştık. Bütün bu hatırlatmalara rağmen onlar: “Dinledik anladık ama karşı geliyoruz” demişlerdi. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeleri sebebiyle, bunların kalplerini buzağı sevgisi kaplamıştır. De ki: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şeyleri emrediyor.”
Adem Uğur = Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
Ahmed Hulusi = Biz sizden söz almıştık, Tur'u (benlik dağı) üzerinizde kaldırmıştık. . . "Verdiğimizi özünüzdeki kuvve ile yaşayın, algılayın ve gereğine uyun" (demiştik). Onlar ise: "Algıladık ama kabul etmedik" dediler. Bu inkârları yüzünden kalpleri buzağı sevgisiyle (dışsallıkla) doldu! De ki: "İman edenleriz diyorsanız, imanınızın getirisi de buysa, ne kötü bir şey bu!"
Ahmet Tekin = Bir zamanlar sizin kesin sözünüzü, taahhüdünüzü aldığımızı hatırlayın.Tûr’u üstünüze kaldırıp;'Size verdiğimiz kitaba, sıkı sıkı sarılın, sorumluluğuna pürdikkat sahip çıkın, iyice kulak verin' demiştik. Onlar:'Sözünü duyduk ve emrine isyân ettik' dediler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrarları sebebiyle kalplerine, akıllarına buzağı putunu yerleştirdiler. Onlara:'Mü’min olmakla alâkanız varsa eğer, imanınız size ne kötü şey emrediyor, ne kötü rehberlik ediyor' de.
Ahmet Varol = Hani, sizden kesin bir söz almıştık ve Tur dağını üzerinize doğru yüseltmiştik. 'Size verdiğimize sıkı sıkıya yapışın ve bildirileni duyun.' Onlar: 'Duyduk ve başkaldırdık' dediler. İnkarcılıklarından dolayı buzağıya olan tutku onların kalplerine iyice yerleştirilmişti. De ki: 'Eğer iman sahibi iseniz, sizin imanınız size ne kadar fena şeyler emrediyor!'
Ali Bulaç = Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki: "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkârları yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?"
Ali Fikri Yavuz = Bir vakıt: “- Size verdiğimiz Tevrat’ı kuvvetle tutun, emirlerini dinleyip gereğince amel edin.” diye Tur’u üzerinize kaldırıp sizden sağlam ahd almıştık. Onlar: “-Kulağımızla işittik, kalbimizle isyan ettik.” demişlerdi. Çünkü küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi sinmişti. Habibim, onlara şöyle de: “Eğer siz mümin olsanız, imanınız size buzağıya tapın ve Kur’an’ı inkâr edin diye” çirkin şeyleri emretmezdi.
Ali Ünal = Yine bir zaman (ahdimize riayet edeceğiniz konusunda) sizden sağlam söz almış (ve hem bu maksatla, hem de sözünüzde durmak gerektiğinin önemine dikkat çekmek ve sözünüzden dönmenin başınıza neler getireceği hususunda sizi ikaz etmek için) Tur’u yerinden söküp kaldırmış ve üzerinize düşüverecek gibi o vaziyette tutmuştuk: “Size verdiğimiz (Kitaba) kuvvetle tutunun ve dinleyip itaat edin!” “Dinledik, (ama hiç dinlememiş, duymamış gibi, denilenin tersini yaparak, sanki) isyan ettik!” dediler. Gerçek karşısında sürekli direnip (isyan etmeleri ve en son buzağıya tapınarak) küfre girmeleri sebebiyle buzağı (sevdası) kalblerine içirilmiş, (kalblerinde imana ve başka bir sevgiye artık hiç yer kalmamıştı). Onlara de ki: “İddia ettiğiniz gibi gerçekten mü’minseniz, size indirilene gerçekten inanmışsanız, bu imanınız size ne kötü şeyler emrediyor?”
Bayraktar Bayraklı = Hatırlayınız ki, “Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri dikkatlice dinleyin” diye sizden söz almış ve Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. Onlar, “İşittik ve isyan ettik” dediler. İnkârları sebebiyle buzağı sevgisi gönüllerine dolduruldu. De ki: “Eğer inanıyorsanız, inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!”
Bekir Sadak = Sizden kesin soz almis ve Tur'u tepenize dikmistik,"Size verdigimize kuvvetle sarilin ve dinleyin» demistik «Isittik ve karsi geldik» dediler de inkarlari yuzunden buzagi sevgisi kalblerine sindirildi. De ki, «Eger inanmissaniz, imaniniz size ne kotu sey emrediyor?»
Celal Yıldırım = (Ve nerede sözünüzün doğruluğu ki) bir vakit sizden söz almıştık : Tûr'u üzerinde yükseltip size verdiğimiz (Tevrat)ı sıkı tutun, (buyruklarımızı iyice) dinleyin, demiştik. (Ama) onlar (yani atalarınız), «Dinledik ve karşı geldik» demişlerdi. Küfürleri sebebiyle buzağıya (tapma) sevgisi (içlerine) sindirilmişti. De ki: Eğer mü'minler (olduğunuzu İddia ediyor) iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor!
Cemal Külünkoğlu = Hani: “Size verdiğimiz Tevrat'ı kuvvetle tutun, emirlerini dinleyip gereğince amel edin.” diye Tur'u üzerinize kaldırıp sizden sağlam söz almıştık. (Onlar da:) “Kulağımızla işittik, kalbimizle isyan ettik.” demişlerdi. Çünkü küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi sinmişti. Habibim, onlara şöyle de: “Eğer siz mü'min olsanız, imanınız size buzağıya tapın ve Kur'an'ı inkâr edin diye” çirkin şeyleri emretmezdi.
Diyanet İşleri (eski) = Sizden kesin söz almış ve Tur'u tepenize dikmiştik, 'Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin' demiştik 'İşittik ve karşı geldik' dediler de inkarları yüzünden buzağı sevgisi kalblerine sindirildi. De ki, 'Eğer inanmışsanız, imanınız size ne kötü şey emrediyor?'
Diyanet Vakfi = Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
Edip Yüksel = Hani üzerinize Tur dağını kaldırıp sizden söz almıştık: 'Size verdiğim emirlere sıkıca sarılın ve dinleyin.' Fakat 'Dinledik ve karşı geldik,' dediler. İnkarlarından dolayı kalpleri buzağı ile kandı. De ki: 'İnanmışsanız, inancınız size ne de kötü yön veriyor!'
Elmalılı Hamdi Yazır = Bir vakit size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve dinleyin diye Turu tepenize kaldırıb misakınızı aldık, dinledik ısyan ettik dediler, ve küfürleriyle danayı kalblerinde iliklerine işlettiler, eğer, de: sizler mü'minlerseniz imanınız size ne çirkin şeyler emrediyor?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir vakit: «Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve O'nu dinleyin» diye Tur'u tepenize kaldırıp sizden söz aldık. «Duyduk, isyan ettik.» dediler ve inkarları yüzünden dana sevgisi iliklerine kadar işledi. De ki: «Eğer sizler inanmış kimseler iseniz inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bir zamanlar size, «verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin.» diye Tûr'u tepenize kaldırıp mîsakınızı aldık. (O yahudiler): «Duyduk, dinledik, isyan ettik.» dediler, kâfirlikleri yüzünden o danayı yüreklerinde besleyip büyüttüler. De ki, «Eğer siz mümin kimseler iseniz, bu imanınız size ne çirkin şeyler emrediyor!
Gültekin Onan = Hani sizden misak almış ve üzerinize Tur (dağını) kaldırmıştık / yükseltmiştik: "Size verdiğime sıkıca sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki: "Dinledik ve karşı geldik / baş kaldırdık" (asayna). Küfürlerinden dolayı buzağı (tutkusu) kalplerine sinmişti / içirilmişti (üşribu). De ki: "Eğer inançlılar iseniz inancınız size ne kötü / çirkin (şeyler) buyuruyor VEYA inançlılar olsaydınız inancınız size kötü / böyle çirkin şeyler buyurmazdı".
Harun Yıldırım = Hani sizin kesin sözünüzü almış, Tûr'u da üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin!" "İşittik ve isyan ettik!?" dediler de küfürleri sebebiyle buzağı (sevgisi) kalplerine içirildi. De ki: "Siz gerçekten mü'minler iseniz îmânınızın size emretttiği şey ne kötüdür?!”
Hasan Basri Çantay = Bir vakit «Size verdiğimiz (Tevrat) ı kuvvetle tutun (ona sımsıkı yapışın, söz) dinleyin» (diye) «Tur» u tepenizin üstüne kaldırıb sizden te'mînatlı va'd almışdık. «(Kulağımızla) dinledik, (kalbimizle) isyan etdik» demişlerdi. (Çünkü) küfürleri yüzünden özlerine buzağı (bir su gibi) içirilmiş (iyice işlemiş) di. De ki: «Eğer mü'min (kimse) ler iseniz inancınız size ne kötü şey emrediyor.»
Hayrat Neşriyat = Hani sizin sağlam sözünüzü almış, Tûr’u da üzerinize kaldırmıştık. (Şöyle demiştik:)'Size verdiğimizi (Tevrât’ı) kuvvetle tutun ve (emrettiklerimizi) dinleyin!' (Onlar ise:)'İşittik ve isyân ettik!' dediler de inkârları sebebiyle kalblerine buzağı (sevgisi) içirildi, (o muhabbet, âdetâ iliklerine işledi). (Ey Resûlüm! Onlara) de ki: 'Eğer mü’min kimseler iseniz, inancınızın size kendisiyle emretmekte olduğu şey ne kötüdür!'
İbni Kesir = Hani; size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun ve dinleyin, diye Tur'u tepenize dikmiş ve sizden misak almıştık. İşittik ve karşı geldik dediler ve küfürleri yüzünden buzağı sevgisi kalblerine sindirildi. Eğer inananlardansanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor? de.
Kadri Çelik = Hani sizden kesin bir söz almış ve Tur'u (tehdit olarak) tepenize dikmiştik de, “Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin” demiştik. (Ama onlar,) “Dinledik ve karşı geldik” demişlerdi. Küfürleri yüzünden buzağı sevgisi kalplerine içirilip sindirilmişti. De ki: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz, (bu durumda) imanınız size pek de kötü bir şeyi emretmektedir.”
Muhammed Esed = Biz o zaman, Sina Dağı'nı üzerinize şahit tutarak, "Size emanet ettiğimiz şeye (bütün) gücünüzle sarılın ve ona kulak verin!" (diyerek) sizden kesin bir taahhüt almıştık. (Bütün bu hatırlatmalara rağmen) onlar; "Dinledik, ama itaat etmiyoruz!" derler. Zira, hakikati reddetmeleri yüzünden bunların kalplerini (altın) buzağı sevgisi kaplamıştır. De ki: "Ne kötü (şu) inancınızın sizi yönelttiği (şey)! Eğer gerçekten bir şeylere inanıyorsanız."
Mustafa İslamoğlu = Hani, bir zaman (Sina) Dağı'nı üzerinize yükselterek sizden kesin söz almıştık: "Size gönderdiğimiz mesajı hayata uygulayın ve artık hakikatı duyun!" Buna karşın "İşittik ve itaat ettik\isyan ettik" dediler. Küfürleri sebebiyle buzağı (heykeli) gönüllerinde taht kurdu. De ki onlara: Bozuk inancınız size ne fena şeyler yaptırıyor? Eğer gerçekten inandıysanız (böyle yapmazdınız).
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o zamanı hatırlayınız ki, sizin misakınızı almıştık. «Size verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız ve dinleyiniz,» Diye üzerinize Tûr dağını kaldırmıştık. Demiştiler ki: «İşittik ve isyan ettik.» Ve onların küfürleri sebebiyle kalblerinde buzağı (muhabbeti) yerleştirilmişti. De ki: «Size imânınız ne kötü şey emrediyor, eğer mü'minlerseniz.»
Ömer Öngüt = Hatırlayın o zamanı ki, sizden sağlam söz almış, Tur dağını üzerinize kaldırmıştık. “Size verdiğimizi sıkıca tutun ve dinleyin. ” demiştik. Onlar da: “İşittik ve isyan ettik. ” dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı (sevgisi) içirildi. De ki: “Eğer inanıyor idiyseniz, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor?”
Şaban Piriş = Bir vakit de sizden üzerinize dağı kaldırarak kesin söz almıştık: -Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin, demiştik. -İşittik ve karşı geldik, dediler de küfürleri yüzünden gönüllerine buzağı sevgisi sindirildi. De ki: -Eğer mümin iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor!
Sadık Türkmen = Biz o zaman, Tur Dağı’nı tepelerine dikerek onlardan kesin söz almıştık; “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın ve ona kulak verin” demiştik. Onlar; “Dinledik ve karşı geliyoruz” demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine işlemişti. Onlara de ki: “İmanınızın; size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!”
Seyyid Kutub = Hani sizden kesin söz almıştık; Tur'u üzerinize kaldırarak «Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve dinleyin» dedik. Onlar ise «Dinledik ve karşı geldik» dediler. Kâfirlikleri yüzünden buzağı sevgisi kalplerine iyice işledi. De ki; «Eğer inanıyor idiyseniz, imanınız size ne kötü işler emrediyor!
Suat Yıldırım = "Size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin" diye Tur’u (Dağı) tepenize kaldırıp sizden (atalarınızdan) kesin söz aldık. Onlar: "Dinledik ve fakat isyan ettik." dediler. Çünkü kâfirlikleri sebebiyle buzağıya tapma sevgisi iliklerine işlemişti. De ki: "Eğer mümin iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor!"
Süleyman Ateş = Bir zaman üzerinize Tur(dağın)ı kaldırıp sizden kesin söz almıştık: "Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun, dinleyin!" (demiştik). "Dinledik ve isyân ettik." dediler. İnkârlarıyla kalblerine buzağı sevgisi içirildi. De ki: "Eğer inanan kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor."
Tefhim-ul Kuran = Hani sizden kesin söz almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve) : «Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı yapışın ve dinleyin» (demiştik) . Demişlerdi ki: «Dinledik ve başkaldırdık.» Küfürleri yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: «İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emredip önermektedir?»
Ümit Şimşek = Yine hatırlayın ki, üzerinize Tur Dağını yükselterek sizden söz almış, 'Size verdiğimize bütün gücünüzle sarılın ve ona kulak verin' demiştik. Onlar ise 'İşittik ve isyan ettik' dediler. Çünkü inkârları yüzünden buzağı sevgisi onların iliklerine işlemişti. De ki: Eğer siz mü'min iseniz, inancınız sizi ne kötü şeylere teşvik ediyor!
Yaşar Nuri Öztürk = Hani kesin söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu..."
İskender Ali Mihr = Ve sizden, misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik. Size verdiğimiz şeyi (Tevrat’ı) kuvvetle alın ve (emirlerimizi) işitin (demiştik). “İşittik ve isyan ettik.” dediler. Küfürleri sebebiyle buzağı (sevgisi) onların kalplerine içirildi (yerleştirildi). De ki: “Eğer siz mü’min kimseler iseniz, îmânınızın onunla size emrettiği şey ne kötü.
İlyas Yorulmaz = Sizden sağlam bir söz almıştık ve bunun karşılığında da, sizin şanınızı yüceltmiştik. Sonra “Allah’ın verdiklerine sımsıkı sarılın ve mesajlara kulak verin” demiştik. Onlarda “İşittik ama kabul etmiyoruz” demişlerdi. Daha önceki inkâr ettiklerinden dolayı, buzağı sevgisi onların kalplerine yerleştirilmişti. Deki “Eğer inanıyorsanız, şu anda imanınızın emrettiği inkârınız, ne kadar kötü şeydir. ”