وَيَا قَوْمِ اعْمَلُواْ عَلَى مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ سَوْفَ تَعْلَمُونَ مَن يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَمَنْ هُوَ كَاذِبٌ وَارْتَقِبُواْ إِنِّي مَعَكُمْ رَقِيبٌ
Ve yâ kavmi’melû alâ mekânetikum innî âmilun, sevfe ta’lemûne men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve men huve kâzib(kâzibun), vertekibû innî meakum rakîb(rakîbun).
ve yâ kavmi ı’melû | : ve ey kavmim, yapın |
alâ mekânetikum) | : siz yapacağınız şeyi |
in-nî | : muhakkak, şüphesiz ben |
âmilun | : amel eden, yapan |
sevfe ta’lemûne | : yakında bileceksiniz |
men | : kim, kime |
ye’tî-hi | : ona gelir |
azâbun | : azap |
yuhzî-hi | : onu alçaltır |
ve men | : ve kim |
huve | : o |
kâzibun | : yalancı |
ve irtekibû | : ve bekleyin, gözetin |
in-nî | : muhakkak, şüphesiz ben |
mea-kum | : sizinle beraber |
rakîbun | : bekleyen, gözleyen |
Diyanet İşleri = “Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de (elimden geleni) yapacağım. Rezil edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu yakında bileceksiniz. Gözleyin. Şüphesiz ben de sizinle beraber gözlüyorum.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey kavmim, elinizden ne geliyorsa yapın, ben de yapmadayım elimden geleni. Kime, aşağılatıcı azap gelecek ve kim yalancıdır, yakında bilir, anlarsınız; gözetip durun, ben de gözlüyorum.
Abdullah Parlıyan = “Bunun içindir ki, ey kavmim! Artık bana karşı, gücünüz neye yetiyorsa onu yapın. Çünkü ben, Allah yolunda çalışmamı sürdüreceğim, zamanı gelince alçaltıcı, rüsvay edici bir azabın aramızdan kimin payına düşeceğini ve aramızdan kimin yalancı olduğunu öğreneceksiniz! Gözleyin öyleyse olacak olanı; ve bilin ki, ben de sizinle birlikte gözlüyorum.”
Adem Uğur = Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim."
Ahmed Hulusi = "Ey halkım. . . Makamınız üzere işinize devam edin. Muhakkak ki ben de işimi yapıyorum. Aşağılayıcı azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu yakında göreceksiniz. . . Gözetleyin, muhakkak ki ben de sizinle beraber Rakıyb'ım. "
Ahmet Tekin = 'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi, yapmaya devam edeceğim. O rezil rüsvay edecek azâbın, kime geleceğini, yalancının kim olduğunu yakında bilip anlayacaksınız. Siz asıl, davranışlarınızın nasıl bir sonla biteceğine bakın! Ben de sizinle beraber o günü gözlüyorum.' dedi.
Ahmet Varol = Ey kavmim! İmkanınızın elverdiğini yapın; ben de yapıyorum. Kime kendisini aşağılatıcı azabın geleceğini ve kimin yalancı olduğunu yakında bileceksiniz. Gözetleyin; ben de sizinle birlikte gözetliyorum.'
Ali Bulaç = "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."
Ali Fikri Yavuz = Ey kavmim! Bütün imkânlarınızla yapacağınızı yapın. Ben de vazifemi yapacağım. Yakında, kendisini perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu bileceksiniz. O azabı gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetliyorum.”
Ali Ünal = “Ey benim halkım! Gücünüz neye yetiyorsa var gücünüzle yapmaktan geri kalmayın; ben de yapmam gerekeni yapıyorum. Başına geleni rüsvay eden, fakat niteliğini şu anda bilmeniz mümkün olmayan dehşetli bir azabın kimin başında patlayacağını ve o zaman yalancının kim olduğunu göreceksiniz. Şimdi gözleyip beklemeye durun; ben de sizinle birlikte gözlüyorum.”
Bayraktar Bayraklı = “Ey kavmim! Bulunduğunuz yerde elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyiniz! Ben de sizinle beraber beklemekteyim.”
Bekir Sadak = «Ey Milletim! Durumunuzun gerektirdigini yapin, dogrusu ben de yapacagim. Kime rezil edici bir azabin gelecegini, kimin yalanci oldugunu bileceksiniz. Gozleyin, dogrusu ben de sizinle beraber gozluyorum.»
Celal Yıldırım = Ey kavmim, imkânınızı ortaya koyup elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de (gerekeni) yapacağım. Rüsvay edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. (Gelecek azabı) gözleyin, ben de sizinle beraber gözleyip bekliyorum.
Cemal Külünkoğlu = “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Doğrusu ben de (vazifemi) yapacağım. Rezil edici azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu göreceksiniz. Artık (gelecek olan azabı) gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlüyorum!”
Diyanet İşleri (eski) = 'Ey Milletim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Kime rezil edici bir azabın geleceğini, kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlüyorum.'
Diyanet Vakfi = Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim.»
Edip Yüksel = 'Halkım, elinizden geleni yapın; ben de yapacağım. Alçaltıcı azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu ileride bileceksiniz. Umutla bekleyin, ben de sizinle birlikte umutla bekliyorum.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve ey kavmim! Bütün kuvvetinizle yapacağınızı yapın, ben vazifemi yapıyorum ileride bileceksiniz: kimmiş o kendine rüsvay edecek azâb gelecek? Ve kimmiş yalancı? Gözetin, ben de sizinle beraber gözetiyorum
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey kavmim, bütün gücünüzle yapacağınızı yapın, ben görevimi yapıyorum. İleride kendisini rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu anlayacaksınız! Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ey kavmim! Var gücünüzle yapacağınız ne varsa yapın! Ben de görevimi yapmaya devam edeceğim. Perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu ilerde anlayacaksınız. Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyeceğim.»
Gültekin Onan = "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."
Harun Yıldırım = “Ey kavmim, elinizden geleni yapın. Muhakkak ben de yapacağım. Yakında kendisini rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözetleyin, gerçekten ben de sizinle beraber gözetleyiciyim.”
Hasan Basri Çantay = «Ey kavmim, elinizden geleni yapın. Ben de (vazîfemi) yapıcıyım: Yakında bileceksiniz ki kendisini rüsvay edecek azâb kime gelecekdir ve o yalancı kimdir? (O azabı) gözetleyin, ben de sizinle beraber (onu) gözetleyiciyim».
Hayrat Neşriyat = 'Ey kavmim! Elinizden geleni yapın; şübhesiz ben de (yılmadan vazîfemi)yapıcıyım! Kendisini rezîl edecek azâbın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu ileride bileceksiniz! Bekleyin, doğrusu ben de sizinle berâber (onu) bekleyiciyim!'
İbni Kesir = Ey kavmim; elinizden geleni yapın. Doğrusu ben de yapacağım. Kime rüsvay edecek bir azabın geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözetletin, doğrusu ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim.
Kadri Çelik = “Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Gözetleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözetleyiciyim.”
Muhammed Esed = "Bunun içindir ki, ey kavmim, artık (bana karşı) gücünüz neye yetiyorsa onu yapın; çünkü, bilin ki, ben (Allah yolunda) eyleme devam edeceğim: zamanı gelince, alçaltıcı, rüsvay edici bir azabın (aramızdan) kimin payına düşeceğini ve (aramızdan) kimin yalancı olduğunu öğreneceksiniz! Gözleyin öyleyse, (olacak olanı); ve bilin ki, ben de sizinle birlikte gözlüyorum!"
Mustafa İslamoğlu = "Ve ey kavmim! Siz kendinize yakışanı yapınız; şunu iyi biliniz ki ben de (kendime yakışanı) yapmaktayım. Zamanı gelince, alçaltıcı cezaya kimin çarptırılacağını ve yalancının kim olduğunu öğreneceksiniz. Siz de gözetleyin, unutmayın ki ben sizinle birlikte zaten gözetlemekteyim."
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve ey kavmim! Bütün kuvvetinizle dilediğinizi yapınız. Şüphe yok ki, ben de yapıcıyım. Yakında bilirsiniz ki, kendisini rüsvay edecek azap kime gelecek ve yalancı olan kim imiş? Ve gözetiniz, muhakkak ki, ben de sizinle beraber gözeticiyim.»
Ömer Öngüt = “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın, doğrusu ben de yapacağım. Yakında kime azabın gelip kendisini rezil edeceğini ve yalancının kim olduğunu bileceksiniz. Gözleyin! Doğrusu ben de sizinle beraber gözetmekteyim. ”
Şaban Piriş = -Ey halkım, elinizden geleni yapın, ben de yapacağım. Kime rezil edici bir azabın geleceğini, kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Bekleyin, doğrusu ben de sizinle bekliyorum.
Sadık Türkmen = Ey kavmim! Olduğunuz yerde yaptığınızı yapın, ben de yapıyorum. Yakında, kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu bileceksiniz! Gözetleyin! Ben de sizinle beraber gözetlemekteyim.”
Seyyid Kutub = Soydaşlarım, siz bildiğiniz gibi hareket ediniz, ben de bildiğim gibi hareket edeyim. Hangimizin perişan edici bir azaba uğrayacağını, hangimizin yalancı olduğunu yakında göreceksiniz. Bekleyiniz; ben de sizinle birlikte bekliyorum.
Suat Yıldırım = Ey milletim! Siz vargücünüzle elinizden geleni yapın, ben de vazifemi yapıyorum. Zelil ve perişan eden azabın kime geleceğini ve asıl yalancının kim olduğunu yakında bilip öğreneceksiniz. Gelecek azabı gözleyip bekleyin, ben de gözlüyorum!"
Süleyman Ateş = "Ey kavmim, olduğunuz yerde (yaptığınızı) yapın, ben de yapıyorum. Yakında kime azâbın gelip kendisini rezil edeceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözetin, ben de sizinle beraber gözetmekteyim!"
Tefhim-ul Kuran = «Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; kuşku yok, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizlerle birlikte gözetleyeceğim.»
Ümit Şimşek = 'Ey kavmim, elinizden geleni yapın; ben de yapacağım. Rezil eden bir azabın kime geleceğini de, yalancının kim olduğunu da yakında görürsünüz. Siz o günü gözleyedurun; sizinle beraber ben de gözlüyorum.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Ey halkım. . . Makamınız üzere işinize devam edin. Muhakkak ki ben de işimi yapıyorum. Aşağılayıcı azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu yakında göreceksiniz. . . Gözetleyin, muhakkak ki ben de sizinle beraber Rakıyb'ım. "
İskender Ali Mihr = Ey kavmim, yapacağınız (yapabileceğiniz) şeyi yapın! Muhakkak ki ben de yapıyorum. Onu alçaltan azap kime gelir ve kim yalancıdır, yakında bileceksiniz. Ve gözleyin (bekleyin). Muhakkak ki ben de sizinle beraber bekliyorum.
İlyas Yorulmaz = “Ey kavmim! Bulunduğunuz yerde ki tüm imkanlarınızı kullanarak dilediğinizi yapın, bende doğru bildiklerimi yapacağım. Azabın kendisine geldiği kimseyi nasıl alçalttığını ve yalancının kim olduğunu öğreneceksiniz. Şimdi, siz bekleyip görün, bende bekleyip göreceğim” dedi.