أَوْ تُسْقِطَ السَّمَاء كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا أَوْ تَأْتِيَ بِاللّهِ وَالْمَلآئِكَةِ قَبِيلاً
Ev tuskıtas semâe kemâ zeamte aleynâ kisefen ev te’tiye billâhi vel melâiketi kabîlâ(kabîlen).
ev | : veya |
tuskıta es semâe(sakata) | : semayı düşürürsün |
kemâ | : gibi |
zeamte | : söylediğin, zanda bulunduğun |
aleynâ | : üzerimize |
kisefen | : parça parça |
ev | : veya |
te’tiye | : getirirsin |
billâhi (bi allâhi) | : Allah’ı |
vel melâiketi | : ve melekleri |
kabîlen | : açıkça, karşımıza (mukabil) |
Diyanet İşleri = (90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut umduğun gibi göğü, parça parça üstümüze düşürmedikçe, yahut Allah'la melekleri karşımıza getirmedikçe.
Abdullah Parlıyan = Yahut da, tehdit edip durduğun gibi, göğü parça parça üzerimize düşürmedikçe, yahut Allah'ı ve melekleri, bizimle yüzyüze getirmedikçe.
Adem Uğur = Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.
Ahmed Hulusi = "Yahut tehdit ettiğin gibi semâyı parça parça üzerimize düşürmelisin veya Allâh'ı ve melekleri karşımıza kefil olarak getirmelisin. " (Allâh ismiyle işaret edileni anlamayıp, O'nu gökte bir tanrı olarak düşündükleri için bunu söylüyorlar. )
Ahmet Tekin = 'Veya sana iman etmemiz için göğü kütleler halinde üzerimize indirmelisin. Yahut da, senin hak peygamber olduğuna şâhitlik etmek üzere, Allah’ı çıplak gözle görecek şekilde karşımıza çıkarmalısın, melekleri de grup grup önümüze getirmelisin.' dediler.
Ahmet Varol = Yahut ileri sürdüğün gibi göğü üzerimize parça parça düşürmeli veya Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.
Ali Bulaç = "Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."
Ali Fikri Yavuz = Yahud söyleyip zannettiğin gibi, semayı parça parça azab olarak üzerimize düşüresin, yahud Allah’ı ve melekleri söylediğine şâhid getiresin.
Ali Ünal = “Yahut bir zaman gelip de olacağını iddia ettiğin şekilde gökyüzünü bölüm bölüm üzerimize düşürmedikçe veya peygamberliğine şahit olarak Allah’ı ve melekleri getirip karşımıza dikmedikçe;
Bayraktar Bayraklı = “Yahut, iddia ettiğin gibi üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.”
Bekir Sadak = «Yahut da iddia ettigin gibi, gogu tepemize parca parca dusurmeli, ya da Allah'i ve melekleri karsimiza getirmelisin.»
Celal Yıldırım = Veya iddia ettiğin gibi göğü parça parça üzerimize düşüresin ya da Allah'ı ve meleklerini karşımıza (kanıt ve açık belge) olarak getiresin;
Cemal Külünkoğlu = “Veya iddia ettiğin gibi göğü parçalara ayırıp başımıza düşürmelisin ya da Allah'ı ve melekleri kefil (olarak karşımıza) çıkarmalısın.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Yahut da iddia ettiğin gibi, göğü tepemize parça parça düşürmeli, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.'
Diyanet Vakfi = «Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.»
Edip Yüksel = 'Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize parçalar düşürmeli, yahut ALLAH'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Yâhud zu'mettiğin gibi üzerimize Semayı kıt'a kıt'a düşüresin, yâhud Allahı ve Melekleri kefil getiresin
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşüresin veya Allah'ı ve melekleri kefil getiresin,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Yahut söyleyip zannettiğin gibi, göğü başımıza parça parça düşüresin veya Allah'ı ve melekleri söylediğine şahit getiresin.»
Gültekin Onan = "Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Tanrı'yı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."
Harun Yıldırım = "Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin."
Hasan Basri Çantay = «Yahud iddia etdiğin gibi gök yüzünü üstümüze parça parça düşüresin veya Allahı ve melekleri kefil getiresin».
Hayrat Neşriyat = 'Yâhut iddiâ ettiğin gibi, göğü üzerimize parça parça düşürmelisin; veya Allah’ı ve melekleri (açıkça buna) kefîl olarak getirmelisin!'
İbni Kesir = Yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşüresin veya Allah ı ve melekleri karşımıza getiresin.
Kadri Çelik = “Veya sandığın gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahit olarak) getirmelisin.”
Muhammed Esed = yahut, tehdit edip durduğun gibi, göğü parça parça üzerimize düşürmedikçe; yahut Allah'ı ve melekleri bizimle yüzyüze getirmedikçe;
Mustafa İslamoğlu = Ya da sürekli iddia ettiğin gibi göğü başımızda paralamalı ve nihayet Allah'ı ve melekleri getirip karşımıza dikmelisin.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Veya göğü zû'm ettiğin gibi üzerimize parça parça düşüresin veya Allah'ı ve melekleri âşikâre olarak karşımıza getiresin.»
Ömer Öngüt = “Yahut iddiâ ettiğin gibi, göğü üzerimize büyük parçalar halinde düşürmelisin, veyahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin. ”
Şaban Piriş = Yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşürmeli ya da karşımıza Allah’ı ve melekleri getirmelisin.
Sadık Türkmen = Veya iddia ettiğin gibi, üzerimize gökyüzünden parçalar düşürmelisin. Ya da Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmelisin!
Seyyid Kutub = Ya da iddia ettiğin gibi göğü parça parça başımıza indirmeli, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.
Suat Yıldırım = Yahut iddia ettiğin gibi gökyüzünü parçalayıp üzerimize kısım kısım düşüresin, ya da Allah’ı ve melekleri karşımıza getiresin de onlar senin söylediklerine şahitlik etsinler.
Süleyman Ateş = "Yahut zannettiğin gibi üzerimize gökten parçalar düşürmelisin, yahut Allâh'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin (onlar senin doğru söylediğine şâhidlik etmelidirler)!"
Tefhim-ul Kuran = «Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin,»
Ümit Şimşek = 'Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten bir parça düşür. Veya Allah ile melekleri karşımıza getir.
Yaşar Nuri Öztürk = "Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza dikmelisin."
İskender Ali Mihr = Veya iddia ettiğin gibi semayı parça parça üzerimize düşürürsün. Veya Allah’ı ve melekleri açıkça (karşımıza) getirirsin.
İlyas Yorulmaz = “Yahut bize söylediğin gibi, göğü parça parça üzerimize indirmedikçe veyahut ta Allah’ı ve melekleri karşımıza getirip dikmedikçe”