إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
İnnemâ umirtu en a’bude rabbe hâzihil beldetillezî harramehâ ve lehu kullu şey’in ve umırtu en ekûne minel muslimîn(muslimîne).
innemâ | : ancak, sadece |
umirtu | : ben emrolundum |
en a’bude | : benim ibadet etmem |
rabbe | : Rab |
hâzihi | : bu |
el beldeti | : belde, ülke |
ellezî | : ki o |
harreme-hâ | : onu hürmete lâyık kıldı |
ve lehu | : ve onun |
kullu şey’in | : herşey |
ve umırtu | : ve ben emrolundum |
en ekûne | : benim olmam |
min el muslimîne | : müslümanlardan, teslim olanlardan |
Diyanet İşleri = (91-92) De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki: “Ben ancak uyarıcılardanım.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Bana, ancak orasını emin bir harem olarak halkeden bu şehrin Rabbine ibâdet etmem emredildi ve onundur her şey ve Müslümanlardan olmam emredildi bana.
Abdullah Parlıyan = Ey Muhammed! De ki: Ben yalnızca, kutlu kıldığı bu Mekke şehrinin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ve O'nundur herşey ve bana müslümanlardan olmam emredildi.
Adem Uğur = (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi.
Ahmed Hulusi = "Ben yalnızca şu beldenin Rabbine kulluk yapmakla emrolundum. . . Ki O (beldenin Rabbi) onu saygıdeğer kılmıştır ve her şey O'nun içindir! Ben teslim olmuşlardan (olduğumun farkındalığını yaşamakla) hükmolundum!"
Ahmet Tekin = 'Ben ancak, burayı kutsal ve güvenli kılan, bu beldenin, Mekke’nin Rabbini ilâh tanımakla, candan müslüman olarak O’na bağlanmakla, saygıyla O’na kulluk ve ibadet etmekle emrolundum. Her şey O’nundur. Bana, İslâm’ı yaşayan müslümanlardan olmam emrolundu.'
Ahmet Varol = (De ki): 'Ben ancak bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum ki O burayı saygıdeğer (haram belde) kılmıştır ve her şey O'nundur. Ve ben Müslümanlardan olmakla emrolundum.
Ali Bulaç = (De ki:) "Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O'nundur. Ve müslümanlardan olmakla emrolundum."
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm) de ki: “- Ben ancak bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine ibadet etmemle emrolundum; öyle bir şehir ki, Allah onu, hürmet edilmesi gereken emîn bir koru yapmıştır. Her şey O’nundur. Ben İslâmda sebat gösterenlerden olmamla emr edildim.
Ali Ünal = De ki: “Bana ancak, bu beldenin onu muhterem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisi’ne ait bulunan Rabbine ibadet etmem emredildi ve bana her bakımdan O’na teslim olmuş (Müslümanlardan) olmam emredildi;
Bayraktar Bayraklı = (91-92) De ki: “Ben, yalnızca her şeyin sahibi olan bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmak ve Kur'ân okumakla emrolundum.” Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur; kim sapıtırsa, ona de ki: “Ben, sadece uyaranlardan biriyim.”
Bekir Sadak = (91-92) De ki: «Ben, yalniz her seyin sahibi olan ve bu kutlu kilinmis sehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Muslumanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum.» Kim dogru yolu bulmussa, yalniz kendisi icin bulmus olur, kim sapitmissa kendine etmis olur. De ki: «Ben sadece, uyaranlardan biriyim.»
Celal Yıldırım = Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke'nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O'na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur'ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur; kim de sapıtırsa, de ki: Ben ancak (kötü ve tehlikeli sonucu haber veren) uyarıcılardanım.
Cemal Külünkoğlu = (91-92) (Ey Muhammed, de ki:) “Bana sırf bu şehrin Rabbine kulluk etmem emredildi. O bu şehri dokunulmaz kıldı. Her şey O'nundur. Yine bana, Müslümanlardan olmam ve Kur'an'ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki: “Ben sadece uyarmakla yükümlü elçilerden biriyim.”
Diyanet İşleri (eski) = (91-92) De ki: 'Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum.' Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim sapıtmışsa kendine etmiş olur. De ki: 'Ben sadece, uyaranlardan biriyim.'
Diyanet Vakfi = (91-92) (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam ve Kur'an okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.
Edip Yüksel = Ben, sadece bu şehrin Rabbine kulluk etmekle emredildim. O burayı kutsal kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben müslümanlardan olmakla emredildim.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ben sâde emrolundum ki şu beldenin şanına hurmet veren, her şey de kendisinin olan rabbına ıbadet edeyim, hem emrolundum ki halîs müslimînden olayım
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ben, yalnızca bu beldenin, onu saygın kılan ve herşey de kendilerinin olan Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Ve yine halis müslümanlardan olmamla emrolundum.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (De ki): «Ben ancak her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi.»
Gültekin Onan = (De ki:) "Bana, ancak bu şehrin rabbine kulluk etmem buyruldu ki O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O'nundur. Ve müslümanlardan olmam buyruldu."
Harun Yıldırım = (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine ki O burayı dokunulmaz kılmıştır kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi.
Hasan Basri Çantay = (De ki:) «Ben ancak bu şehrin Rabbine — ki O, bunu hürmetli kılmışdır — ibâdet etmemle emr olundum. Her şey Onundur. Ben müslümanlardan olmamla emr olundum».
Hayrat Neşriyat = (91-92) (Ey Resûlüm! De ki:) '(Ben) ancak, (Allah’ın) haram (ve emîn) kıldığı bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum; herşey ise O’nundur. Ve (ben)Müslümanlardan olmakla, hem (size) Kur’ân okumakla emrolundum.' O hâlde kim hidâyete gelirse, artık ancak kendisi için hidâyete gelmiş olur. Kim de dalâlete düşerse, o takdirde (onlara) de ki: 'Ben ancak (Allah’ın azâbını haber vermekle) korkutucu olanlardanım.'
İbni Kesir = Ben; ancak bu şehrin Rabbına kulluk etmekle emrolundum. O, burayı harem kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.
Kadri Çelik = “Ben ancak hürmetli kıldığı bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Her şey O'nundur. Ben Müslümanlardan olmakla emrolundum.”
Muhammed Esed = (Ey Muhammed, de ki:) "Ben, yalnızca, kutlu kıldığı bu şehrin ve var olan her şeyin Rabbine kulluk etmekle emrolundum; yani, O'na yürekten boyun eğen kimselerden olmakla emrolundum;
Mustafa İslamoğlu = (Ey Peygamber! De ki): "Ben yalnızca O'nun mübarek kıldığı şu şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum: zira her bir şey O'na aittir. Yine ben O'na gönülden teslim olanlardan biri olmakla emrolundum!
Ömer Nasuhi Bilmen = (De ki:) «Ben muhakkak emrolundum ki bu beldenin Rabbine ibadet edeyim ki, buna bir hürmet vermiştir ve her şey O'nun içindir ve emrolundum ki, müslümanlardan olayım.»
Ömer Öngüt = (Resulüm! De ki:) “Ben bizzat kendisinin haram kıldığı bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Her şey O'na âittir ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum. ”
Şaban Piriş = (De ki:) -Ben ancak, hürmetli kılınan bu şehrin Rabbi’ne kulluk etmekle emrolundum. Her şey O’nundur. Müslümanlardan olmakla emrolundum.
Sadık Türkmen = (Ey Muhammed, de ki): “Ben ancak, bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. O, burayı (Kâbe’yi/Mekke’yi) özel konumlu yer kılmıştır. Herşey O’nundur. Ben teslim olanlardan olmakla emrolundum.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed de ki; «Bana sırf bu şehrin Rabb'ine kulluk etmem emredildi. O bu şehri dokunulmaz kıldı. Her şey O'nundur. Bana O'nun buyruğuna boyun eğenlerin ilki olmam emredildi.
Suat Yıldırım = (91-92) De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah’a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: "Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim."
Süleyman Ateş = (De ki): "Ben sadece bu kentin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. O, burayı saygıdeğer kıldı ve her şey O'nundur. Ve bana müslümanlardan olmam emredildi."
Tefhim-ul Kuran = (De ki:) «Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O'nundur. Ve müslümanlardan olmakla emrolundum.»
Ümit Şimşek = Ben ancak bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum ki, O bu beldeyi hürmetli kılmıştır. Herşey Onundur; ben de Ona teslim olmakla emrolundum.
Yaşar Nuri Öztürk = "Ben sadece, bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Orayı saygıya layık kılmıştır O. Her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmakla emrolundum."
İskender Ali Mihr = Ben sadece "Rabbe (Allah’a) kul olmak" ile emrolundum. Bu belde ki, O (Allah), onu hürmete lâyık kıldı. Ve herşey O’nundur (Allah’ındır). Ve ben "teslim olanlardan olmakla" emrolundum.
İlyas Yorulmaz = “Ben yalnızca çevresi birtakım yasaklarla güven içinde olan bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Her şeyin sahibi O dur. Aynı zamanda müslümanlar dan olmakla. ”