أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الأَنْهَارَ خِلالَهَا تَفْجِيرًا
Ev tekûne leke cennetun min nahîlin ve inebin fe tufecciral enhâra hılâlehâ tefcîrâ(tefcîran).
ev | : veya |
tekûne | : (senin) olsun |
leke | : sana ait, senin |
cennetun | : bir cennet, bir bahçe |
min nahîlin | : hurma ağaçlarından |
ve inebin | : ve üzüm bağ(lar)ı |
fe tufeccire | : böylece akıtırsın, fışkırtırsın |
el enhâre | : nehirler |
hılâle-hâ | : onun arasından |
tefcîren | : akan, fışkırarak akan |
Diyanet İşleri = (90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut hurma fidanlarıyla, üzüm çotuklarıyla dolu bir bahçen olup içinde de ırmaklar gürül gürül akmadıkça.
Abdullah Parlıyan = “Yahut hurma ağaçlarıyla, asmalarla dolu bir bahçen olmadıkça ve onların arasında, çağıl çağıl ırmaklar akıtmadıkça.
Adem Uğur = Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.
Ahmed Hulusi = "Yahut senin hurma ağaçlarından ve üzümden bir bahçen olmalı, onların arasından gümbür gümbür nehirler fışkırtmalısın. "
Ahmet Tekin = 'Veya senin bir hurma bahçen, bir üzüm bağın olmalı ki, içlerinden, çağlayan ırmaklar akıtmalısın' dediler.
Ahmet Varol = Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden bir bahçen olmalı ve aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın.
Ali Bulaç = "Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın."
Ali Fikri Yavuz = Yahud hurmalıklardan ve üzümlüklerden senin bir bahçen olsun da ortasından bol bol nehirler akıtasın.
Ali Ünal = “Veya kendin için (bir mucize olarak hemen) hurmalar ve üzümlerle dolu bir bahçe meydana getirip, hurma ağaçları ve bağ sıraları arasında gürül gürül ırmaklar akıtmadıkça;
Bayraktar Bayraklı = “Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.”
Bekir Sadak = «eya hurmaliklarin, baglarin olup, aralarinda irmaklar akitmalisin.»
Celal Yıldırım = Veya sana ait hurmalık ve bağlar olup aralarından ırmaklar fışkırtarak akıtasın;
Cemal Külünkoğlu = “Ya da sana ait hurmalıkların ve üzüm bağların olmalı ve bunların arasından ırmaklar akıtmalısın.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Veya hurmalıkların, bağların olup, aralarında ırmaklar akıtmalısın.'
Diyanet Vakfi = «Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.»
Edip Yüksel = 'Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralarında ırmaklar fışkırtmalısın.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Yâhud senin için hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bağçe ola da aralarında şarıl şarıl çaylar akıtasın
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = veya hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bahçen olsun da aralarında şarıl şarıl çaylar akıtasın,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Veya senin hurma bahçen ya da üzüm bağın olmadıkça ve de aralarından ırmaklar fışkırtmadıkça!
Gültekin Onan = "Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın."
Harun Yıldırım = Ya da kendi hurmalıkların ve üzüm bağların olmalı, bunların arasından ırmaklar akıtmalısın.
Hasan Basri Çantay = Yahut senin hurma ve üzüm bağların olsun da aralarından gürül gürül ırmaklar akıtasın.
Hayrat Neşriyat = 'Veya senin hurma ağaçlarından ve üzüm bağlarından bir bahçen olmalı da aralarından şarıl şarıl nehirler akıtmalısın!'
İbni Kesir = Veya hurmalıklardan ve üzümden bahçelerin olsun ve aralarında ırmaklar akıtmalısın.
Kadri Çelik = “Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.”
Muhammed Esed = "yahut hurma ağaçlarıyla, asmalarla dolu bir bahçen olmadıkça; ve onların arasında çağıl çağıl dereler akıtmadıkça;
Mustafa İslamoğlu = Veya senin hurma ağaçlarıyla ve asmalarla dolu bir bahçen olmalı; dahası onların arasından gürül gürül ırmaklar çağlatmalısın.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Veya senin için hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bahçe olsun da aralarında ırmakları şarıl şarıl akıtasın.»
Ömer Öngüt = “Veya senin hurma bahçen ve üzüm bağın olsun ve içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın. ”
Şaban Piriş = Veya senin hurma bahçen ya da üzüm bağın olmadıkça ve de aralarından ırmaklar fışkırtmadıkça!
Sadık Türkmen = Ya da senin hurmalıklardan veya üzümlerden bir bahçen olmalı ve aralarından şakır şakır akan ırmaklar fışkırtmalısın.
Seyyid Kutub = Ya da kendi hurmalıkların ve üzüm bağların olmalı, bunların arasından ırmaklar akıtmalısın.
Suat Yıldırım = Yahut senin hurma ve üzüm bağların olsun da aralarından gürül gürül ırmaklar akıtasın.
Süleyman Ateş = "Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı, aralarından ırmaklar fışkırtmalısın!"
Tefhim-ul Kuran = «Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın,»
Ümit Şimşek = 'Yahut senin hurma ve üzümlerden bir bağın olsun da arasından gürül gürül ırmaklar akıt.
Yaşar Nuri Öztürk = "Yahut senin, hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
İskender Ali Mihr = Veya senin, hurma ve üzüm bağlarından bir bahçen olsun. Öyle ki onun aralarından, fışkırarak akan nehirler akıt (çıkar).
İlyas Yorulmaz = “Veyahut senin, içinde hurma ağaçları ve üzüm bağları olan bir bahçen olup, aralarından nehirler akıtmadıkça. ”