وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ
Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn(yubsırûne).
ve cealnâ | : kıldık, yaptık |
min beyni eydî-him | : onların elleri arasından, önlerinden |
sedden | : bir sed |
ve min halfi-him | : ve onların arkalarından |
sedden | : bir sed |
fe agşeynâ-hum | : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık |
fe hum lâ yubsırûne | : böylece, artık onlar görmezler |
Diyanet İşleri = Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve önlerine bir set çektik, arkalarına bir set ve gözlerini bağladık da bu yüzden onlar, görmezler.
Abdullah Parlıyan = Hem önlerine, hem arkalarına birer set çekmişiz ve böylece kendilerini sarıp kuşatmışız da, artık baksalar da göremezler.
Adem Uğur = Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
Ahmed Hulusi = Onların önlerinden bir set (geleceği göremezler) ve arkalarından bir set (geçmişlerinden ders almazlar) oluşturduk da böylece onları bürüdük. . . Artık onlar görmezler.
Ahmet Tekin = Önlerinden, sağlarından, sollarından ve arkalarından setler çektik. Onları sardık. Artık, baksalar da göremezler.
Ahmet Varol = Onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik. Böylece onları örtüverdik. Artık görmezler.
Ali Bulaç = Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Ali Fikri Yavuz = Biz onların önlerine (ahiret işlerine) bir engel, arkalarına (dünya işlerine) bir engel çekip kendilerini sarmışız da artık onlar (hakkı) göndermezler.
Ali Ünal = Ayrıca, önlerine bir set ve arkalarına bir set koyduk, böylece onları her taraftan kuşattık; dolayısıyla hiçbir şey görememektedirler.
Bayraktar Bayraklı = Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları çepeçevre kuşattık. Artık göremezler.
Bekir Sadak = Onlerine ve arkalarina sed cekmisizdir. Gozlerini perdeledigimizden artik goremezler.
Celal Yıldırım = Önlerine de, arkalarına da bir sed koyduk, gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık onlar görmezler.
Cemal Külünkoğlu = Biz, onların hem önlerine bir set, hem de arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık onlar görmezler.
Diyanet İşleri (eski) = Önlerine ve arkalarına sed çekmişizdir. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
Diyanet Vakfi = Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
Edip Yüksel = Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çekerek onları perdeledik; artık göremezler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.
Gültekin Onan = Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Harun Yıldırım = Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
Hasan Basri Çantay = Biz hem önlerinden bir sed, hem arkalarından bir sed çektik. Böylece onları sarıverdik. Artık görmezler.
Hayrat Neşriyat = (İsyanlarındaki ısrarları yüzünden) önlerinden bir sed, arkalarından da bir sed çektik de onları(n gözlerini) perdeledik; artık onlar görmezler.
İbni Kesir = Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed çekmişizdir. Gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık göremezler.
Kadri Çelik = Biz onların önlerine bir sed, arkalarına da bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Muhammed Esed = önlerine ve arkalarına setler çektik ve göremesinler diye üzerlerine perdeler geçirdik:
Mustafa İslamoğlu = Yine (adeta) önlerinden ve arkalarından birer set çekmiş ve gözlerini perdelemişizdir de, artık görememektedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Biz onların önlerinde bir sed ve arkalarında bir sed vücuda getirdik, öylece onları sarıverdik. Artık onlar göremezler.
Ömer Öngüt = Biz onların önlerine bir sed, arkalarına bir sed çektik. Gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık görmezler.
Şaban Piriş = Önlerine bir set, arkalarına da bir set çekerek onları bürüdük de artık göremezler.
Sadık Türkmen = Sanki önlerinde arkalarında set var. Gerçekleri duymak görmek istemiyorlar.
Seyyid Kutub = Önlerine ve arkalarına set çektik. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
Suat Yıldırım = Hem önlerinden hem arkalarından bir set yaparak, öylesine çepeçevre sardık ki, artık hiç göremezler onlar...
Süleyman Ateş = Önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapattık; artık görmezler.
Tefhim-ul Kuran = Biz onların önlerinde bir sed, arkalarında da bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Ümit Şimşek = Önlerine bir sed, arkalarına bir sed çekip onları öyle bir kuşattık ki, birşey görecek halleri yoktur.
Yaşar Nuri Öztürk = Onlerine ve arkalarina sed cekmisizdir. Gozlerini perdeledigimizden artik goremezler.
İskender Ali Mihr = Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler.
İlyas Yorulmaz = Önlerine ve arkalarına bir engel koyduk ve onları çepe çevre kuşattık. Artık göremezler.