الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ
Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehum bi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne).
ellezîne âmenû | : âmenû olan kimseler |
ve lem yelbisû | : ve karıştırmazlar |
îmane-hum | : îmânlarını |
bi zulmin | : zulümle |
ulâike | : işte onlar |
lehum el emnu | : onlar emindirler |
ve hum | : ve onlar |
muhtedûne | : hidayete eren (kimse)lerdir |
Diyanet İşleri = İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = İnananlar ve inançlarını haksızlıkla karıştırmayanlardır emîn olmaya hak kazananlar ve onlardır doğru yolu bulmuş olanlar.
Abdullah Parlıyan = İman edip, imanlarını varlık sebebine aykırı davranarak karartmayanlar, işte onlardır, güven içinde olacak olan ve doğru yola ulaşmış olanlar.
Adem Uğur = İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Ahmed Hulusi = İman edenler ve imanlarını zulüm (gizli şirk) ile karıştırmayanlar. . . İşte güvende olma hakkı onlarındır. . . Doğru yolu bulanlar onlardır!
Ahmet Tekin = İman edenler ve imanlarına şirk, baskı, zulüm, işkence, haksızlık, isyan ve inkâr bulaştırmayanlar, bunlara âlet olmayanlar, işte onlar güven içindedirler. Doğru, hak yolda, İslâm’da sebat edenlerdir.'
Ahmet Varol = İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar; işte güven onlaradır ve doğru yolda olanlar da onlardır.
Ali Bulaç = İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Ali Fikri Yavuz = İman edip de imanlarını zulüm ve şirkle bulaştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidâyete erenler de onlardır.
Ali Ünal = İman edip, imanlarına en büyük zulüm olan şirki hiçbir şekliyle bulaştırmayanlar: işte onların hakkıdır emniyet ve onlardır her bakımdan hidayet üzere (doğru yolda) olanlar.
Bayraktar Bayraklı = İnanıp da imanlarına herhangi bir şirki bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Bekir Sadak = Iste guven; onlara, inanip haksizlik karistirmayanlaradir. Onlar dogru yoldadirlar. *
Celal Yıldırım = İimân edip imânlarını hiçbir haksızlıkla karıştırmayanlar var ya, işte güven onlaradır; doğru yola erişenler de onlardır.
Cemal Külünkoğlu = İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya; işte onlardır güven içinde olacak olanlar. Çünkü onlar doğru yolu bulmuşlardır.
Diyanet İşleri (eski) = İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.
Diyanet Vakfi = İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Edip Yüksel = İnananlar ve imanlarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hakketmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = İyman edib de iymanlarını bir haksızlıkla telbis etmiyen kimseler işte korkudan emîn olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Gültekin Onan = inananlar ve inançlarını zulmle karıştırmayanlar, işte güvenlik (emnü) onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Harun Yıldırım = İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlara gelince işte güven onlar içindir; hidayete erenler de onlardır.
Hasan Basri Çantay = Îman edenler, bununla beraber îmanlarını haksızlıkla da bulaşdırmayanlar, işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emîn olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir.
Hayrat Neşriyat = Îmân edip de îmanlarını bir zulümle (şirkle) bulaştırmayanlara gelince, işte onlar var ya, kendileri için (ebedî azab korkusundan) emîn olmak vardır ve onlar hidâyete erenlerdir.
İbni Kesir = İman edenler, imanlarını zulüm ile bulaştırmayanlar, işte onlaradır emniyet. Ve işte onlar, hidayete ermiş olanlardır.
Kadri Çelik = İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar (var ya), işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete erenlerdir.
Muhammed Esed = "İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır!" dedi.
Mustafa İslamoğlu = İmana ulaşan ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya: işte onlardır güvene layık olanlar; zira onlar doğru yoldadırlar."
Ömer Nasuhi Bilmen = O kimseler ki, imân etmişler ve imânlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onlara aittir. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.
Ömer Öngüt = İman edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır ve doğru yolda olanlar da onlardır.
Şaban Piriş = İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar, işte emniyet onlar içindir, hidayette olanlar da onlardır.
Sadık Türkmen = Iman eden ve imanlarına zulüm (şirk) karıştırmayanlar var ya; işte onlar, güven onların(hakkı)dır. Doğru yolu bulanlar da onlardır.
Seyyid Kutub = İman edenler ve bu imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya, güven işte onlar içindir, doğru yolda olanlar onlardır.
Suat Yıldırım = İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.
Süleyman Ateş = İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulamayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Tefhim-ul Kuran = İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Ümit Şimşek = İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar-korkudan emin olmak işte onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da onlardır.
Yaşar Nuri Öztürk = İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.
İskender Ali Mihr = Âmenû olan kimseler ve îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar hidayete erenlerdir.
İlyas Yorulmaz = İman etmiş olanlar ve haksızlık yaparak (zulümle) imanlarını yok etmeyenler, işte onlar güven içinde olup, doğru yol üzerindedirler.