وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَّكُمْ لِتُحْصِنَكُم مِّن بَأْسِكُمْ فَهَلْ أَنتُمْ شَاكِرُونَ
Ve allemnâhu san’ate lebûsin lekum li tuhsınekum min be’sikum, fe hel entum şâkirûn(şâkirûne).
ve allemnâ-hu | : ve biz ona öğrettik |
san’ate | : sanat, yapmak |
lebûsin | : elbise |
lekum | : sizin için |
li tuhsıne-kum | : sizi koruması için |
min be’si-kum | : sizin şiddetli çarpışmalarınızda |
fe | : artık, öyleyse, buna rağmen |
hel | : mi |
entum | : siz |
şâkirûne | : şükredenler |
Diyanet İşleri = Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve ona, sizi savaşlarda koruması için zırh yapma sanatını öğrettik, hâlâ mı şükretmezsiniz?
Abdullah Parlıyan = Davud'a, sizin için zırh yapmak sanatını öğrettik. Peki bütün bunlar için şükrediyor musunuz?
Adem Uğur = Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Ahmed Hulusi = Ona (Davud'a), sizin için, savaş sıkıntılarınızdan sizi korusun diye, zırh yapma sanatını talim ettik. . . İmdi siz şükrediyor musunuz?
Ahmet Tekin = Ona, sizi savaşta koruması için zırh yapma tekniğini öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Ahmet Varol = Ona, sizi savaşların şiddetinden korusun diye sizin için zırh yapmayı öğrettik. Ama siz şükrediyor musunuz?
Ali Bulaç = Ve sizin için ona, zorlu savaşınızda sizi korusun diye, '(madeni) giyim sanatını' öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz?
Ali Fikri Yavuz = Bir de Davud’a, sizi harbin şiddetinden korumak için zırh-elbise sanatını öğrettik. şimdi siz, şükrünü yapıyor musunuz?
Ali Ünal = O’na sizi savaşın şiddeti ve silahların darbesinden koruması için zırh yapma sanatını da öğrettik. (Bütün bu nimetlerim karşısında) acaba gerekli şükrü yerine getiren kimseler misiniz?
Bayraktar Bayraklı = Dâvûd'a, sizi her türlü korkuya karşı koruması için zırh yapmayı öğrettik. Bütün bunlar için şükrediyor musunuz?
Bekir Sadak = Ona, sizi savasta korumak icin zirh yapma sanatini ogrettik, artik sukreder misiniz?
Celal Yıldırım = Sizin için, sizi onun (savaşın) şiddetinden korumak için Davud'a giyilecek şekilde (zırh imâl etme) sanatını öğrettik; artık siz (bunca nimetlere) şükredenler misiniz?
Cemal Külünkoğlu = Bir de sizi savaşınızın şiddetinden koruması için ona, zırh yapma sanatını öğrettik. Peki bütün bunlar için şükrediyor musunuz?
Diyanet İşleri (eski) = Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?
Diyanet Vakfi = Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Edip Yüksel = Sizi savaşlarınızın şiddetinden koruması için zırh yapma sanatını da ona Biz öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Elmalılı Hamdi Yazır = Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki siz şükrediyor musunuz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de ona sizin için, sizi savaşınızın şiddetinden korusun diye giyecek sanatını öğretmiştik; şimdi siz şükrünü yerine getiriyor musunuz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?
Gültekin Onan = Ve sizin için ona, zorlu savaşınızda sizi korusun diye, '(madeni) giyim sanatını' öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz?
Harun Yıldırım = Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Hasan Basri Çantay = Biz ona sizin için, sizin muhaarebenizin şiddetinden korumak için giyecek (zırh) san'atını öğretdik. Şimdi siz (bundan dolayı) şükredenler misiniz?
Hayrat Neşriyat = Ona, savaşınız(ın şiddetin)den sizi korusun diye sizin için giyecek (zırh) yapma san'atını öğrettik. Şimdi siz şükreden kimseler misiniz?
İbni Kesir = Biz, ona; sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik. Artık şükreder misiniz?
Kadri Çelik = Ve sizin için ona, zorlu savaşınızda sizi korusun diye zırh yapma sanatını öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz?
Muhammed Esed = Ve sizin için o'na, sizi her türlü korkuya karşı (Allah'a karşı sorumluluk bilinci giysisiyle) zırhlandıracak (üstün) bir korunma sanatı öğrettik; peki, (bütün bunlar için) şükrediyor musunuz?
Mustafa İslamoğlu = Ve Biz ona, sizi korku ve zilletten kahredecek her belaya karşı koruyacak (manevi) savunma araçları geliştirmeyi öğrettik: Hal böyleyken siz (gereği gibi) şükrediyor musunuz?
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve sizin için, sizi savaşlarınızın şiddetinden korusun diye giyilecek zırh san'atını O'na (Hazreti Dâvud'a) tâlim ettik. Artık sizler şükrediciler misiniz?
Ömer Öngüt = Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Şaban Piriş = O’na sizi savaşta koruması için zırh yapma sanatını öğrettik. Peki siz, şükrediyor musunuz?
Sadık Türkmen = Bir de ona, sizin için zırh yapma sanatı öğretmiştik; savaşın şiddetinden korusun diye. Ama, siz şükreden kimseler misiniz?
Seyyid Kutub = Savaşta düşmanın darbelerinden korunasınız diye Davud'a zırh yapma sanatını öğrettik. Acaba buna şükredecek misiniz ki?
Suat Yıldırım = Bir de sizi savaşınızın şiddetinden koruması için ona, zırh yapma sanatını öğrettik. Peki bütün bunlar için şükrediyor musunuz?
Süleyman Ateş = Ona, sizi, savaşın şiddetinden korumak için zırh yapmayı öğretmiştik. Ama siz şükrediyor musunuz ki?
Tefhim-ul Kuran = Ve sizin için ona, zorlu savaşınızda sizi korusun diye, '(madeni) giyim sanatını' öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz?
Ümit Şimşek = Sizi savaşlarınızın şiddetinden koruması için zırh yapma sanatını da ona Biz öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Yaşar Nuri Öztürk = Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki siz şükrediyor musunuz?
İskender Ali Mihr = Sizin için ona, şiddetli çarpışmalarınızda sizi korusun diye elbise (zırh) yapmayı öğrettik. Öyleyse siz şükredenler(den) misiniz?
İlyas Yorulmaz = Savaşlarda sizi sıkıntılardan koruması için, Davud’a elbise (zırh) yapımını öğrettik. Siz hala şükretmeyecek misiniz.