Önceki Ayet Sonraki Ayet  
67. Sûre Mülk/8

 تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ

  Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).

Kelime Karşılaştırma
tekâdu : az kalsın, neredeyse
temeyyezu : çatlayacak, parçalanacak
min el gayzi : öfkeden
kullemâ : her defasında
ulkiye : atılır
fî-hâ : onun içine, oraya
fevcun : bölük, grup
seele-hum : onlara sordu
hazenetu-hâ : onun bekçileri
e : mi
lem ye’ti-kum : size gelmedi
nezîrun : nezir, uyarıcı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Neredeyse hışmından patlayıp dağılacak; ona, her bölük atıldıkça muhâfız memûrları onlara sorarlar: Size bir korkutucu gelmedi mi?

 Abdullah Parlıyan = O cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak. Oraya hep kâfir topluluklar atıldıkça cehennem bekçileri onlara soracak: “Size hiçbir uyarıcı gelmemiş miydi?”

 Adem Uğur = Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.

 Ahmed Hulusi = Gayzından (şiddetli taşmasından) neredeyse çatlayacak hâldedir! Onun içine her bir bölük atıldıkça, muhafızları onlara: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" diye sorar.

 Ahmet Tekin = Neredeyse cehennem öfkesinden, hışmından çatlayacak. Her grubun cehenneme atılışında, cehennemin bekçileri onlara:'Size, sorumluluğu, hesabı ve cezayı hatırlatan uyarıcı, peygamber gelmedi mi?' diye sorarlar.

 Ahmet Varol = Öfkesinden nerdeyse çatlayacaktır. Her bir topluluk oraya atıldıkça bekçileri onlara: 'Size bir uyarıcı gelmedi mi?' diye sorarlar.

 Ali Bulaç = Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?"

 Ali Fikri Yavuz = Nerde ise (kâfirlere) öfkesinden çatlayacak olur. (Kâfirlerden) bir topluluk, onun içine her atıldıkça, cehennem bekçileri o kâfirlere sorarlar: “- Size, azab ile korkutan bir peygamber gelmedi mi?”

 Ali Ünal = Öfkesinden âdeta çatlayacak gibidir. Her defasında içine yeni bir kafile atıldıkça, onun başındaki görevli melekler onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.

 Bayraktar Bayraklı = Neredeyse öfkeden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir grup atılsa, onun bekçileri onlara, “Size uyarıcı bir peygamber gelmemiş miydi?” diye soracaklar.

 Bekir Sadak = Nerede ise ofkesinden paralanacak! Icine her bir toplulugun atilmasinda, bekcileri onlara: «Size bir uyarici gelmemis miydi?» diye sorarlar.

 Celal Yıldırım = Neredeyse öfkeli köpürmesinden patlayıp paralanacak. Oraya ne kadar bir bölük insan itilip atılırsa, bekçileri onlara : «Size bir uyarıcı peygamber gelmedi mi ?» derler.

 Cemal Külünkoğlu = (Cehennem, inkarcıların aptallığına) neredeyse öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Nerede ise öfkesinden paralanacak! İçine her bir topluluğun atılmasında, bekçileri onlara: 'Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?' diye sorarlar.

 Diyanet Vakfi = Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.

 Edip Yüksel = Neredeyse öfkeden patlayacak! İçine her ne zaman bir grup atılsa, oranın gardiyanları, 'Size bir uyarıcı gelmedi mi?' diye sodular.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hemen hemen öfkeden patlıyacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her def'asında onlara onun bekçileri «size kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) gelmedi mi?» diye sorarlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hemen hemen öfkeden patlayacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her defasında onun bekçileri onlara: «Size gocundurucu (uyarıcı) bir peygamber gelmedi mi?» diye sorarlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: «Size korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?» diye sorarlar.

 Gültekin Onan = Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?"

 Harun Yıldırım = Öfkeden neredeyse çatlayacak gibi olur. İçine her bir grup atıldığında, bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorar.

 Hasan Basri Çantay = Öfkesinden hemen hemen çatlayacak gibi olur o. (Onlardan) her güruh, içine atıldıkça kendilerine bekçileri sordular (sorarlar): «Size, (bu) azâb ile korkutan (bir peygamber) gelmedi mi?»

 Hayrat Neşriyat = Nerede ise öfkeden çatlayacak! Ne zaman oraya bir topluluk atılsa, (Cehennemin)bekçileri onlara: 'Size (bu azâbı haber veren) bir korkutucu gelmedi mi?' diye sorar.

 İbni Kesir = Nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Her bir topluluk ona atıldığında, bekçileri onlara sorarlar: Size bir uyarıcı gelmedi mi?

 Kadri Çelik = Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?”

 Muhammed Esed = neredeyse öfke ile patlarcasına (çıkardığı sesi); (ve) her grup (günahkarın) oraya her atılışında, bekçiler onlara soracak: "Size hiç uyarıcı gelmemiş miydi?"

 Mustafa İslamoğlu = neredeyse öfkeden patlayacak... Günahkarların atıldığı her seferinde bekçiler, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye soracaklar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (8-9) Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»

 Ömer Öngüt = Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak! Her topluluk onun içine atıldıkça, onun bekçileri onlara: "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.

 Şaban Piriş = Neredeyse öfkeden paramparça olacak, ne zaman oraya bir grup atılsa, oranın bekçileri onlara sorar: -Size bir uyarıcı gelmedi mi?

 Sadık Türkmen = Neredeyse öfkesinden çatlayıp parçalanacak! Her bir güruh oraya atıldıkça, onun bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorarlar.

 Seyyid Kutub = Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her topluluk onun içine atıldıkça cehennem bekçileri onlara; «Size bir uyarıcı gelmedi mi?» diye sorarlar.

 Suat Yıldırım = Cehennem, öfkesinden neredeyse çatlayacak haldedir. Ne zaman oraya yeni bir kafile atılsa, oranın bekçileri: "Sizi uyaran bir peygamber dâveti size ulaşmadı mı?" diye sorarlar.

 Süleyman Ateş = Neredeyse öfkeden çatlayacak. Her topluluk onun içine atıldıkça onun bekçileri, onlara: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" diye sordu(lar).

 Tefhim-ul Kuran = Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: «Size bir uyarıcı, korkutucu gelmedi mi?»

 Ümit Şimşek = Öfkeden parçalanacak gibi! Herbir bölük oraya atıldıkça, bekçileri onlara sorar: 'Size uyarıcı gelmemiş miydi?'

 Yaşar Nuri Öztürk = Öfkesinden çatlayacak hale gelir. İçine bir güruh atıldıkça, onun bekçileri bunlara sorarlar: "Size hiçbir uyarıcı gelmedi mi?"

 İskender Ali Mihr = (Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.

 İlyas Yorulmaz = Cehennem neredeyse öfkesinden patlayacak. Ne zaman ki, içine suçlulardan bir gurup atılsa, o suçlulara ateşin görevlileri “Size uyarıcılar gelmedi mi?” diye sorarlar.