قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Kul innel mevtellezî tefirrûne minhu fe innehu mulâkîkum summe tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
kul | : de, söyle |
inne | : muhakkak |
el mevte | : ölüm |
ellezî | : o ki, ki o |
tefirrûne | : siz kaçıyorsunuz |
min-hu | : ondan |
fe | : o zaman, işte o |
inne-hu | : muhakkak ki o, o mutlaka |
mulâkî-kum | : sizinle mülâki olacak olan (siz karşılaşacaksınız) |
summe | : sonra |
tureddûne | : döndürüleceksiniz |
ilâ âlimi | : en iyi bilene |
el gaybi | : gayb, görünmeyen |
ve eş şehâdeti | : ve müşahede edilebilen, görülen |
fe | : o zaman, işte o |
yunebbiu-kum | : size haber verecek |
bi mâ | : şeyi |
kuntum | : siz oldunuz |
ta’melûne | : yapıyorsunuz |
Diyanet İşleri = De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Gerçekten de ondan kaçıp durduğunuz ölüm yok mu; hiç şüphe yok ki size ulaşacaktır o da sonra gizliyi de, görüneni de bilen mâbudun tapısına götürüleceksiniz, derken size, bütün yaptıklarınızı haber verecek.
Abdullah Parlıyan = De ki: Bakın kendisinden kaçtığınız ölüm, eninde sonunda sizi yakalayacaktır. O zaman, hem yaratılmışların akıl ve duyularıyla kavrayamadıkları şeyleri, hem de duyular ve akıl yoluyla kavranabilen herşeyi bilen Allah'a döndürüleceksiniz. Derken O size orada, hayattaki bütün yaptıklarınızı haber verecektir.
Adem Uğur = De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.
Ahmed Hulusi = De ki: "Kendisinden kaçmaya çalıştığınız ölüm mutlaka size ulaşacaktır! Sonra gayb ve şehâdeti Bilen'e döndürülürsünüz; sizde yapmakta olduklarınızın getirisinin haberini açığa çıkarır!"
Ahmet Tekin = 'Sizin, kendisinden kaçtığınız ölüm, kesinlikle sizinle buluşacaktır. Üstelik, duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini ve görülen âlemi bilen Allah’ın huzuruna götürüleceksiniz. O, işlediğiniz amelleri birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekecektir.' de.
Ahmet Varol = De ki: 'Kendisinden kaçtığınız o ölüm, mutlaka size gelip çatacaktır. Sonra gizli olanı da açık olanı da bilene döndürülürsünüz; O size yapmakta olduklarınızı bildirir'.
Ali Bulaç = De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir."
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-Haberiniz olsun, o kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelib size kavuşacaktır. Sonra hem gizliyi, hem aşikârı bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O, size neler yaptığınızı haber verecektir; (buna göre sizi cezalandıracaktır).
Ali Ünal = De ki: “Kendisinden kaçtığınız ölüm, sizi muhakkak karşılayacaktır. Sonra da, gaybı ve şahadeti (duyuların ötesini ve onların algı sahasına giren her şeyi) bilen (Allah’ın) huzuruna çıkarılacaksınız ve O, (dünyada iken) ne işlemişseniz hepsini size tek tek bildirecek ve onlardan dolayı sizi sorguya çekecektir.
Bayraktar Bayraklı = De ki: “Kendisinden kaçtığınız ölüm kesinlikle size ulaşacaktır. Sonra, görülmeyen ve görülen her şeyi bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size neler yaptığınızı bildirecektir.”
Bekir Sadak = De ki: «Dogrusu kendisinden kactiginiz olum mutlaka karsiniza cikacaktir; sonra; goruleni de gorulmeyeni de bilen Allah'a donduruleceksiniz, O size islediklerinizi haber verecektir."*
Celal Yıldırım = De ki: (Şu korkup) kaçtığınız ölüm, mutlaka sizinle buluşacaktır. Sonra da ortada olanı da olmayanı da bilen (O Yüce Kudret)e döndürüleceksiniz ; O da yapageldikleriniz! size bir bir haber verecektir.
Cemal Külünkoğlu = De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm sizi mutlaka bulacaktır. Sonra da görünmeyen ve görünen âlemi bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.”
Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra; görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz, O size işlediklerinizi haber verecektir.'
Diyanet Vakfi = De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.
Edip Yüksel = De ki; 'Kaçmakta olduğunuz ölüm, mutlaka size ulaşacak ve daha sonra gizliyi ve açığı Bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. Yaptığınız her şeyi size bildirecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: haberiniz olsun o kaçıp durduğunuz ölüm muhakkak gelip size çatacak, sonra, o bütün gayb ve şehadeti bilene iade olunacaksınız da o size neler yaptığınızı haber verecektir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Haberiniz olsun, o kaçıp durduğunuz ölüm, mutlaka gelip size çatacaktır; sonra O, bütün görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz de O size neler yaptığınızı haber verecektir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: «Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir.
Gültekin Onan = De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Tanrı)ya döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir."
Harun Yıldırım = De ki: “Gerçekten kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, elbette karşınıza çıkacaktır. Sonra gaybı da aşikarı da bilene döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.”
Hasan Basri Çantay = De ki: «Sizin hakıykaten kaçıb durduğunuz ölüm (yok mu?) o, size elbette gelib çattadır. Sonra (hepiniz), gizliyi de, aşikârı da bilen (Allah) a döndürüleceksiniz de O, size neler yapardınız haber verecekdir.
Hayrat Neşriyat = De ki: 'Doğrusu kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda mutlaka o, sizi bulucudur; sonra gizli olanı da görüneni de hakkıyla bilene (Allah’a) döndürüleceksiniz; artık (O), size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.'
İbni Kesir = De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm sizi mutlaka bulacaktır. Sonra da görünmeyen ve görünen âlemi bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.”
Kadri Çelik = De ki: “Hiç tartışmasız sizin kendisinden kaçmakta bulunduğunuz ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra görüleni de görülmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O da size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.”
Muhammed Esed = De ki: "Bakın, kendisinden kaçtığınız ölüm, eninde sonunda sizi yakalayacaktır; o zaman, hem yaratılmışların zihinsel kavrayışlarının ötesinde olanları, hem de duyular yoluyla yahut akıl ile kavranabilen şeyleri bilen Allah'a döndürüleceksiniz; ve O, orada size (hayatta iken) yaptıklarınızın tümünü gösterecektir.
Mustafa İslamoğlu = De ki: "Bakın, şu kendisinden kaçtığınız ölüm var ya, işte o sizi mutlaka yakalayacaktır. Ardından idraki aşan ve idrak edilebilen tüm hakikatleri bilene döndürüleceksiniz: ve size yapıp ettikleriniz bir bir haber verilecek.
Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «O ölüm ki, siz ondan firar edersiniz. Şüphe yok ki o size gelip kavuşacaktır. Sonra gaybı da, âşikâreyi de bilene döndürüleceksiniz. (O da) Size neler yapar olduklarınızı haber verecektir.»
Ömer Öngüt = De ki: "Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir. "
Şaban Piriş = De ki: -Kendisinden kaçtığınız ölüm, sizi mutlaka bulacaktır. Sonra da gizli ve açığı bilene döndürüleceksiniz, O da size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.
Sadık Türkmen = De ki: “Kendisinden kaçtığınız ölüm, sizi muhakkak karşılayacaktır. Sonra da, gaybı ve şahadeti (duyuların ötesini ve onların algı sahasına giren her şeyi) bilen (Allah’ın) huzuruna çıkarılacaksınız ve O, (dünyada iken) ne işlemişseniz hepsini size tek tek bildirecek ve onlardan dolayı sizi sorguya çekecektir.
Seyyid Kutub = De ki: «Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra, görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir.»
Suat Yıldırım = De ki: «Dogrusu kendisinden kactiginiz olum mutlaka karsiniza cikacaktir; sonra; goruleni de gorulmeyeni de bilen Allah'a donduruleceksiniz, O size islediklerinizi haber verecektir."*
Süleyman Ateş = De ki: "Sizin, kendisinden kaçtığınız ölüm, sizi mutlaka bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni Bilen'e döndürüleceksiniz, O size yaptıklarınızı haber verecektir.
Tefhim-ul Kuran = De ki: «Hiç tartışmasız sizin kendisinden kaçmakta bulunduğunuz ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.»
Ümit Şimşek = De ki: Kaçıp durduğunuz ölüm mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra da görünür ve görünmez herşeyi bilen Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız; yaptıklarınızı O size bildirecek.
Yaşar Nuri Öztürk = Şunu da söyle: "O kaçmakta olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra, görülmeyeni de görüleni de bilene döndürüleceksiniz. O, size yapıp etmiş olduklarınızı haber verecektir."
İskender Ali Mihr = De ki: “Muhakkak ki o, sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, işte o mutlaka size mülâki olacak (siz ölümle karşılaşacaksınız). Sonra görünmeyeni ve görüneni bilen (Allah’a) döndürüleceksiniz. O zaman (Allah), yapmış olduklarınızı size haber verecek.”
İlyas Yorulmaz = Deki “Kendisinden kaçtığınız ölüm, mutlaka size gelecektir. Sonra gizli ve açıkta olanları bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecektir.