قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimraetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen).
kâle | : dedi |
rabbî | : Rabbim |
ennâ | : nasıl |
yekûnu lî | : benim olur (olabilir) |
gulâmun | : oğlan çocuğu |
ve kânet | : ve oldu |
imreetî | : benim kadınım |
âkıran | : yaşlılık sebebiyle çocuğu olmayan (çocuğu olma özelliğinden kesilen) |
ve kad | : ve olmuştu, oldu |
belagtu | : ulaştım |
min el kiberi(el kebîru) | : ihtiyarlıktan, ihtiyarlığa |
ıtiyyen(atâ) | : yaşlanarak |
Diyanet İşleri = Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Rabbim dedi, benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısır ve ben de ömrümün sonlarına vardım, tamâmıyla ihtiyarladım.
Abdullah Parlıyan = Zekeriyya: “Ey Rabbim!” dedi. “Karım kısır olduğu halde ve ben de, yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?”
Adem Uğur = Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?
Ahmed Hulusi = (Zekeriyya) dedi ki: "Rabbim, karım kısır ve ben de ihtiyarlıkta sınıra ulaşmış olduğum hâlde, benim nasıl bir oğlum olur?"
Ahmet Tekin = Zekeriyyâ:'Rabbim, karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?' dedi.
Ahmet Varol = Dedi ki: 'Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olur ki? Karım kısırdır, bense yaşlılığın son sınırına vardım.'
Ali Bulaç = Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."
Ali Fikri Yavuz = Zekeriyya dedi ki: “- Rabbim, benim nereden bir oğlum olacak? Hanımım kısır bulunuyor, ben de ihtiyarlığın son haddine vardım.”
Ali Ünal = Zekeriya, (hayret içinde) “Rabbim, karım kısır, ben ise iyice ihtiyarlamışken benim nasıl, hangi yolla çocuğum olacak?! diye sordu.
Bayraktar Bayraklı = Zekeriyyâ, “Ey Rabbim! Benim nasıl bir çocuğum olur? Oysa benim hanımım kısır, ben de son derece yaşlandım” dedi.
Bekir Sadak = Zekeriya: «Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum olabilir?» dedi.
Celal Yıldırım = Zekeriyyâ dedi ki: «Rabbim ! Benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısırdır, ben de yaşlılığın son kertesine gelmiş bulunuyorum ?!»
Cemal Külünkoğlu = (Zekeriya:) “Rabbim! Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olacak?” dedi.
Diyanet İşleri (eski) = Zekeriya: 'Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?' dedi.
Diyanet Vakfi = Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?
Edip Yüksel = 'Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Karım kısır, bense alabildiğine yaşlıyım,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Zekeriyya: «Ey Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir, karım kısır ben de yaşlılığın kağşamak derecesine (son haddine) varmışken!» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Zekeriyya: «Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?» dedi.
Gültekin Onan = Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."
Harun Yıldırım = Dedi ki: “Rabbim, hanımım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?”
Hasan Basri Çantay = Dedi: «Rabbim, benim nasıl oğlum olur ki? Karım bir kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son haddine vermişimdir».
Hayrat Neşriyat = (Zekeriyyâ) dedi ki: 'Rabbim! Hanımım kısır olduğu ve (ben de) gerçekten ihtiyarlığın son demine vardığım hâlde, benim için bir oğul, nasıl olur?'
İbni Kesir = Rabbım; karım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olur ki? dedi.
Kadri Çelik = Dedi ki: “Rabbim, karım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olur ki?”
Muhammed Esed = (Zekeriya:) "Ey Rabbim!" dedi, "Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?"
Mustafa İslamoğlu = (Zekeriyya) "Rabbim" dedi, "Nasıl olur da benim bir oğlum olabilir; çünkü eşim kısır, ben ise yaşlılıktan dolayı gücü tükenmiş biriyim!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Dedi ki: «Yarabbi! Bana nereden bir oğul olabilir? Zevcem ise kısır olmuştur. Ben de ihtiyarlıktan son yaşa yetişmiş oldum.»
Ömer Öngüt = Zekeriyâ: “Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olabilir? Karım kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım. ” dedi.
Şaban Piriş = -Rabbim, dedi, nasıl benim bir çocuğum olabilir ki karım kısır ben ise son derece yaşlıyım?
Sadık Türkmen = “rabbim!” dedi. “Benim nasıl oğlum olabilir? Üstelik, eşim kısır ve ben de yaşlanmış iken”.
Seyyid Kutub = Zekeriyya dedi ki; «Benim nasıl oğlum olabilir. Eşim çocuktan kesildi, ben ise ileri derecede yaşlandım.»
Suat Yıldırım = "Ya Rabbî, dedi, nasıl benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise bir pîr-i faniyim!"
Süleyman Ateş = (Zekeriyyâ): "Rabbim, dedi benim nasıl oğlum olur? Karım da kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım."
Tefhim-ul Kuran = Dedi ki: «Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım.»
Ümit Şimşek = Zekeriya 'Nasıl oğlum olabilir ki?' dedi. 'Eşim kısır, ben de ihtiyarlığın son haddine varmış haldeyim.'
Yaşar Nuri Öztürk = Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."
İskender Ali Mihr = (Zekeriya (A.S) şöyle) dedi: “Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Ve benim kadınım (artık) akir (kısır) oldu. Ben (de) yaşlanarak ihtiyarlığa ulaştım.”
İlyas Yorulmaz = Zekeriya “Rabbim! Karım kısırken ve bende yaşlanmış ve güçten düşmüşken, benim nasıl çocuğum olur” diye Rabbine seslendi.