أَيْنَمَا تَكُونُواْ يُدْرِككُّمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِي بُرُوجٍ مُّشَيَّدَةٍ وَإِن تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُواْ هَذِهِ مِنْ عِندِ اللّهِ وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُواْ هَذِهِ مِنْ عِندِكَ قُلْ كُلًّ مِّنْ عِندِ اللّهِ فَمَا لِهَؤُلاء الْقَوْمِ لاَ يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَدِيثًا
Eyne mâ tekûnû yudrikkumul mevtu ve lev kuntum fî burûcin muşeyyedeh(muşeyyedetin). Ve in tusıbhum hasenetun yekûlû hâzihî min indillâh(indillâhi), ve in tusıbhum seyyietun yekûlû hâzihî min indike. Kul kullun min indillâh(indillâhi). Fe mâli hâulâil kavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîsâ(hadîsen).
eyne mâ | : nerede |
tekûnû | : olursunuz |
yudrik-kum | : size yetişir, erişir |
el mevtu | : ölüm |
ve lev | : ve eğer ... olsa |
kuntum | : siz oldunuz |
fî burûcin | : kalelerde, burçlarda |
muşeyyedetin | : sağlam, muhkem, yüksek |
ve in | : ve eğer, olsa |
tusıb-hum | : onlara isabet etti |
hasenetun | : hayır, iyilik |
yekûlû | : derler |
hâzihî | : bu |
min indi | : katından |
allâhi | : Allah |
ve in | : ve eğer, olsa |
tusıb-hum | : onlara isabet etti |
seyyietun | : kötülük |
yekûlû | : derler |
hâzihî | : bu |
min indi-ke | : senin katından, senin tarafından, senden |
kul | : de, söyle |
kullun | : hepsi |
min indi | : katından |
allâhi | : Allah |
fe | : artık |
mâ li hâulâi | : bunlara ne oluyor |
el kavmi | : kavim, topluluk |
lâ yekâdûne | : neredeyse olmayacak, olmuyor |
yefkahûne | : fıkıh ediyorlar, anlıyorlar |
hadîsen | : söz, konuşulan kelâm |
Diyanet İşleri = Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
Abdulbaki Gölpınarlı = Nerede olursanız olun, ölüm sizi bulur; hattâ isterseniz sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde olun. Onlara bir iyilik geldi mi bu derler, Allah'tan. Bir kötülük geldi mi, bu derler, senden. De ki: Hepsi Allah'tan. Ne oldu bu kavme ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyor.
Abdullah Parlıyan = «Nerede olursanız olun velev tahkim edilmiş yüksek kafalarda bulunun, ölüm size çatıb yetişir». Eğer onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Şayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yüzünden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiç bir sözü anlamıya yanaşmıyorlar?
Adem Uğur = Nerede olursanız olun, (hattâ) yüksek kalelerde bile olsanız, ölüm size yetişir. Hâlbuki onlara (yahudilere ve münâfıklara) bir iyilik gelirse: 'Bu, Allah katındandır!' derler. Ama onlara bir kötülük gelirse: 'Bu senin yüzündendir!' derler. (Onlara) de ki: 'Hepsi Allah katındandır' Böyleyken, bu kavme ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!
Ahmed Hulusi = Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde dahi olsanız ölüm sizi bulacaktır. İman etmeyenlere bir iyilik gelirse: Bu, Allah'tandır. Bir kötülük erişirse de: Bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi Allah tarafındandır. Bunlara ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Ahmet Tekin = Nerede olursanız olun, sarp ve muhkem kalelerde bile olsanız, ölüm gelir, sizi bulur. Onlara bir iyilik dokunursa:'Bu Allah tarafındandır' derler. Başlarına bir belâ gelirse eğer, 'Bu senin yüzündendir' derler. Sen:'Hepsi Allah tarafındandır' de. Bu kavim, bu toplum neye güveniyor da, hiç söz anlamaya yanaşmıyor.
Ahmet Varol = Nerde olursanız olun ölüm size ulaşır. Hatta çok sağlam kalelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik erişse: 'Bu, Allah katındandır' derler. Bir kötülük dokunsa: 'Bu senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah katındandır.' Bu topluluğa ne oluyor da neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar.
Ali Bulaç = Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar?
Ali Fikri Yavuz = Her nerede olursanız, ölüm size erişir; velev ki, tahkim edilmiş yüksek kalelerde bulunun. Bununla beraber onlara (münafık ve kâfirlere) bir iyilik gelse: “- Bu Allah’dandır”, derler. Bir musibet de geldi mi: “-Bu, senin uğursuzluğundandır”, derler. (Ey Rasûlüm) de ki: “- Hepsi (iyi ve kötüyü yaratmak) Allah’tandır.” Fakat bu topluluğa ne oluyor ki, Kur’an’ı anlamağa yanaşmıyorlar.
Ali Ünal = Her nerede olursanız olun, isterseniz en sağlam kuleler veya kaleler içinde bulunun, ölüm gelip sizi bulacaktır. Sonra, (kalbleri oturaklaşmamış o insanlar) ne zaman bir iyilikle karşılaşsalar, “Bu, Allah’tan!” derler; ne zaman da başlarına bir kötülük gelse, bu defa, “Bu, senin yüzünden!” derler. (Ey Rasûlüm,) de ki: “Hepsi Allah’tan.” Fakat bu adamlara ne oluyor da, söz anlamaya yanaşmıyor ve sözün de, hadiselerin de manâsını idrakten uzak bulunuyorlar!?
Bayraktar Bayraklı = Nerede olursanız olunuz ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “bu Allah'tan” derler; başlarına bir kötülük gelince de “bu senden” derler. “Hepsi Allah'tandır” de! Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar?
Bekir Sadak = Nerede olursaniz olun, saglam kaleler icinde bulunsaniz bile, olum size yetisecektir. Onlara bir iyilik gelirse: «Bu Allah'tandir» derler, bir kotuluge ugrarlarsa «Bu, senin tarafindandir» derler. De ki: «Hepsi Allah'tandir". Bunlara ne oluyor ki, hicbir sozu anlamaga yanasmiyorlar?
Celal Yıldırım = Nerede olursanız olun, isterse sağlam yapılı kaleler içinde bulunun, ölüm gelip size yetişecektir. Kendilerine bir iyilik dokunursa, bu Allah'tandır, derler. Bir kötülük dokunursa bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi de Allah'tandır. O topluluğa ne oluyor da hiçbir söz anlamaya yanaşmıyorlar?!
Cemal Külünkoğlu = Nerede olursanız olun, isterse sağlam yapılı kaleler içinde bulunun, ölüm gelip size yetişecektir. Onlara bir iyilik dokunursa: “Bu Allah'tandır” derler. Bir kötülük dokunursa: Bu senin yüzündendir” derler. Onlara de ki: “Hepsi Allah (tarafından takdir edilmiş)tir.” Böyle iken bu topluluğa ne oluyor da kendilerine söylenen sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Diyanet İşleri (eski) = Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandır' derler, bir kötülüğe uğrarlarsa 'Bu, senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah'tandır'. Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Diyanet Vakfi = Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah'tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!
Edip Yüksel = Nerede olursanız olun, sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi yakalar. Başlarına iyi bir şey gelse, 'Bu ALLAH tarafındandır,' derler. Kendilerine bir kötülük dokunsa, 'Bu senin tarafındandır,' derler. De ki, 'Hepsi ALLAH tarafındandır.' Bu topluma ne oluyor ki neredeyse hiç bir söz anlamıyorlar!
Elmalılı Hamdi Yazır = Her nerede olsanız ölüm size yetişir eflâke ser çekmiş burclarda da olsanız; bununla beraber kendilerine bir güzellik erdimi «bu Allahdan» diyorlar, bir musıbet de değdimi «bu senden» diyorlar, de ki: hepsi Allah tarafından, fakat neye bu adamlar söz anlamağa yanaşmıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Nerede olursanız olun, sarp ve muhkem kalelerde bile olsanız, ölüm gelir, sizi bulur. Onlara bir iyilik dokunursa:'Bu Allah tarafındandır' derler. Başlarına bir belâ gelirse eğer, 'Bu senin yüzündendir' derler. Sen:'Hepsi Allah tarafındandır' de. Bu kavim, bu toplum neye güveniyor da, hiç söz anlamaya yanaşmıyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse «Bu, Allahtandır» derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, «Bu, senin yüzündendir.» derler. Ey Muhammed! De ki: «Hepsi Allah'tandır.» Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?
Gültekin Onan = Her nerede olursanız ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu Tanrı'dandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Tanrı'dandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü kavramaya (yefkahune) çalışmıyorlar?
Harun Yıldırım = Her nerede olsanız sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde de olsanız ölüm size yetişir. Onlara bir iyilik gelse: “Bu, Allah’tandır.” derler. Kendilerine bir kötülük dokununca: “Bu, senin tarafındandır!” derler. De ki: “Hepsi Allah tarafındandır.” O halde bu topluma ne oluyor da hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?!
Hasan Basri Çantay = «Nerede olursanız olun velev tahkim edilmiş yüksek kafalarda bulunun, ölüm size çatıb yetişir». Eğer onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Şayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yüzünden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiç bir sözü anlamıya yanaşmıyorlar?
Hayrat Neşriyat = Nerede olursanız olun, (hattâ) yüksek kalelerde bile olsanız, ölüm size yetişir. Hâlbuki onlara (yahudilere ve münâfıklara) bir iyilik gelirse: 'Bu, Allah katındandır!' derler. Ama onlara bir kötülük gelirse: 'Bu senin yüzündendir!' derler. (Onlara) de ki: 'Hepsi Allah katındandır' Böyleyken, bu kavme ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!
İbni Kesir = Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde dahi olsanız ölüm sizi bulacaktır. İman etmeyenlere bir iyilik gelirse: Bu, Allah'tandır. Bir kötülük erişirse de: Bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi Allah tarafındandır. Bunlara ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Kadri Çelik = Nerede olursanız olun, sağlamlaştırılmış yüksek şatolar içinde olsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu Allah'tandır” derler. Bir kötülüğe uğrarlarsa, “Bu, senin tarafındandır” derler. De ki: “Hepsi Allah'tandır.” Bunlara ne oluyor da hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Muhammed Esed = Nerede olursanız olun, ölüm gelip sizi bulacaktır, göğe yükselen kulelerde olsanız bile." Onlar güzel şeylere kavuştuklarında, bazıları "Bu Allahtandır!" derler; ama başlarına bir kötülük gelince, "Bu senin yüzündendir (ey arkadaş)!" diye feryat ederler. De ki: "Hepsi Allahtandır!" O halde bu insanlara ne oluyor da kendilerine bildirilen hakikati kavramaya yanaşmıyorlar?
Mustafa İslamoğlu = Nerede olursanız olur, ölüm gelip sizi bulur; yıldızlara yükselmiş bile olsanız." Güzel şeylerle karşılaştıklarında "Bu Allah katındandır!" derler, fakat bir kötülüğe uğradıklarında ise "Bu senin yüzündendir!" diye sitem ederler. De ki: "Hepsi Allah'tandır!" Fakat, bu adamlara ne oluyor ki sözü anlamamakta ısrar ediyorlar?
Ömer Nasuhi Bilmen = Her nerede olsanız, size ölüm yetişir, velev ki, tahkim edilmiş yüksek kuleler içinde bulunmuş olunuz. Ve eğer onlara bir güzellik dokunursa derler ki: «Bu Allah Teâlâ tarafındandır. Ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse, bu senin tarafındandır derler.» De ki: «Hepsi de Allah Teâlâ tarafındandır.» Artık o tâifeye ne oluyor ki, söz anlamaya yanaşmıyorlar.
Ömer Öngüt = Nerede olursanız olun, sarp ve sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size ulaşır. Onlara bir iyilik erişirse: “Bu Allah'tandır. ” derler, başlarına bir kötülük gelince de: “Bu senin yüzündendir. ” derler. De ki: “Hepsi Allah'tandır. ” Bu gürûha ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!
Şaban Piriş = Her nerede olsanız ölüm size yetişir, isterseniz sapasağlam şatolarda olun. Onlara bir iyilik dokunsa: - Bu, Allah’tandır, derler. Onlara bir kötülük dokunsa - Bu, sendendir, derler. De ki: - Hepsi Allah’tandır. Bu topluluğa ne oluyor ki neredeyse hiç söz anlamıyorlar?
Sadık Türkmen = Nerede olursanız olun; sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size ulaşacaktır. ONLARA bir iyilik gelirse; “Bu Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse; “Bu senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Bütün hareketler/eylemler; insanların niyet etmesinden sonra, Allah’ın iznine bağlıdır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamak istemiyorlar!
Seyyid Kutub = Nerede olursanız olun, surlarla tahkim edilmiş kalelerin içinde bile olsanız, ölüm sizi bulur. Eğer onlar bir iyilikle karşılaşırlarsa 'bu Allah'tandır' derler, ama başlarına bir kötülük gelirse 'bu senin yüzündendir' derler. Onlara de ki; "Hepsi Allah'tandır." Niye bu adamlar kendilerine söylenen sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
Suat Yıldırım = "Nerede bulunursanız bulunun: Sağlam, yüksek kulelerde, (hatta eflâke ser çeken) gökteki yıldız burçlarında bile olsanız, ölüm mutlaka size yetişir."Onlara bir iyilik ulaşınca "Bu, Allah’tandır" derler. Bir fenalık gelince "Bu, senin yüzündendir" derler. De ki: "Hepsi de Allah tarafındandır." Fakat bu adamlara ne oluyor da, söz anlamaya bir türlü yanaşmıyorlar?
Süleyman Ateş = Nerede olsanız, sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine ölüm sizi bulur. Onlara bir iyilik erişirse: "Bu, Allâh tarafındandır" derler. Onlara bir kötülük erişirse: "Bu, senin yüzündendir" derler. De ki: "Hepsi Allâh tarafındandır". Bu topluma ne oluyor ki hemen hiç söz anlamıyorlar?
Tefhim-ul Kuran = Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: «Bu Allah'tandır» derler; onlara bir kötülük dokunsa: «Bu sendendir» derler. De ki: «Tümü Allah'tandır.» Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamağa çalışmıyorlar?
Ümit Şimşek = Nerede olsanız ölüm size yetişir-isterseniz yüksek kulelerde veya semânın burçlarında olun! Onlara bir iyilik eriştiği zaman, 'Bu Allah katından' derler. Başlarına bir kötülük geldiğinde ise, 'Bu sendendir' deyiverirler. De ki: Hepsi Allah katındandır. Bunlara da ne oluyor ki sözden anlamıyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk = Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
İskender Ali Mihr = Nerede olursanız olun, ölüm size ulaşır. Hatta sağlam kalelerde olsanız bile. Eğer onlara bir iyilik isabet ederse: “Bu Allah’tandır.” derler. Ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse: “Bu sendendir.” derler. De ki: “Hepsi Allah’ın katındandır.” Artık bu topluluğa ne oluyor ki söz anlamaya yanaşmıyorlar?
İlyas Yorulmaz = (Şunu unutmayın) Her nerede olursanız olun, hatta sağlam kaleler içinde olsanız dahi (yazılmış ise) ölüm size ulaşır. Onlara bir iyilik isabet ederse “Bu Allah dan” derler, birde kötülük isabet ederse (ey elçi) “Bu senden” derler. Deki “ Bunların hepsi Allah dan. ” Bu topluluğa ne oluyor ki? Kendilerine açıklanan sözü anlamaya çalışmıyorlar.