وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لاَ يَعْلَمُونَ الْكِتَابَ إِلاَّ أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَظُنُّونَ
Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).
ve min-hum | : ve onlardan (onların bir kısmı) |
ummiyyûne | : ümmîler, okuma yazma bilmeyenler |
lâ ya’lemûne | : bilmezler |
el kitâbe | : kitabı |
illâ | : sadece, ancak, den başka |
emâniyye | : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni |
ve in hum illâ | : ve onlar sadece |
yezunnûne | : zannederler |
Diyanet İşleri = Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunurlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = İçlerinde, anasından doğduğu gibi kalan, okuma yazma bilmeyenler de var ki onlar, kitap nedir bilmezler. Bildikleri şey, ancak kuruntularıdır, onlar, ancak zanna kapılırlar.
Abdullah Parlıyan = Onlar arasında ilâhî kelamın gerçek bilgisine sahip olmayan, kitap ile ilgisiz insanlar var; ki bunlar sadece birtakım kuruntular ve hayaller peşindedirler.
Adem Uğur = İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.
Ahmed Hulusi = Onlardan ümmî olanlar vardır ki, vehmettikleri (kafalarında şartlanmalarına göre kurguladıkları) ötesinde Kitabı (hakikat bilgisini) bilmezler; (asılsız) zanlarıyla yaşarlar.
Ahmet Tekin = Bunların bir kısmı ümmîdir, Mekke civarındaki bilinen kabilelerdir. Okumayı yazmayı, kutsal kitapları bilmezler. Kuruntudan ve kulaktan dolma, hahamlardan ve papazlardan öğrendikleri yalandan ve boş laflardan başka bildikleri yoktur. Onlar kesinlikle zanna dayalı konuşurlar.
Ahmet Varol = Onların içinde bir de Kitab'ı bilmeyen cahiller vardır ki, bunların bütün bildikleri boş kuruntulardan ibaret şeylerdir ve bunlar sadece zanna kapılmaktadırlar.
Ali Bulaç = Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.
Ali Fikri Yavuz = Yahûdiler içinde okuma ve yazma bilmiyenler vardır ki, Tevrat’ı anlamaz cahillerdir. Ancak bir takım kuruntu yığını uydurmalar düzer, sadece şüphe ve zanda bulunurlar.
Ali Ünal = İçlerinde bir de okumasıyazması olmayanlar vardır: Kitap nedir, (neden bahseder, içinde neler vardır) bilmezler. Bildikleri sadece kendilerine söylenen kulaktan duyma kuruntu ve uydurmalardan ibaret olup, ancak zanlarıyla hareket ederler.
Bayraktar Bayraklı = Onların arasında kitabı bilmeyen cahiller vardır. Bildikleri sadece kendilerine anlatılan asılsız kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.[24]
Bekir Sadak = Onlarin bir kisminin okuyup yazmasi yoktu. Kitab'i bilmezlerdi; bildikleri sadece bir takim yalan ve kuruntulardi. Onlar ancak vehim icindedirler.
Celal Yıldırım = Onlardan bir kısmı ümmîdir (okuyup yazması yoktur); Kitab (Tevrat)! bilmezler, ancak birtakım kuruntuları bilirler. Onlar sadece zan peşindedirler.
Cemal Külünkoğlu = İçlerinde bir takım ümmîler (okuma yazma bilmeyenler) vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Ve onlar ancak zanna/kuruntuya dayanırlar.
Diyanet İşleri (eski) = Onların bir kısmının okuyup yazması yoktu. Kitab'ı bilmezlerdi; bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardı. Onlar ancak vehim içindedirler.
Diyanet Vakfi = İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.
Edip Yüksel = Aralarında ümmiler var ki kuruntu ve söylentilerin dışında kitabı bilmezler; bildiklerini zannederler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bunların bir de ümmî kısmı vardır, kitabı, kitabeti bilmezler, ancak bir takım kuruntu yığını ümniyyeler kurar ve sırf zann ardında dolaşırlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunların bir de okuyup yazma bilmeyen kısmı vardır ki, kitabı, kitabeti bilmezler, ancak bir takım kuruntu yığını hayaller kurar ve sadece zan ardında dolaşırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bunların bir de ümmî (okuma yazması olmayan) kısmı vardır, kitabı bilmezler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar.
Gültekin Onan = Onlardan (bir bölümü) ümmidir / (İçlerinde / aralarında) ümmiler vardır, kuruntu ve söylentilerin / asılsız şeylerin (emaniyye) dışında kitabı bilmezler; yalnızca zannederler.
Harun Yıldırım = Onlardan ümmîler de vardır ki o kitabı bilmezler; kuruntular müstesna… Onlar sadece zanda bulunurlar.
Hasan Basri Çantay = Onların içinde ümmî ler de var ki Kitabı (Tevrâtı) bilmezler. (Bütün bildikleri yalınız reislerinin telkin etdikleri) bir sürü kuruntu ve yalandan başkası değil. Onlar başka değil, yalınız zanda (ve cehâletde) kalmış bulunuyorlar.
Hayrat Neşriyat = Onlardan ümmî olanlar da vardır ki, Kitâb’ı (Tevrât’ı) bilmezler; ancak (reislerinden duydukları) boş temennîler(i bilirler) ve onlar ancak zanda bulunurlar.
İbni Kesir = Onlardan bir kısmı ümmidirler, kitabı anlamazlar. Bir takım batıl şeyleri onlar sadece zanneder dururlar.
Kadri Çelik = Onların bir kısmı da bir takım kuruntular dışında kitabı bilmeyen ümmilerdir. Onlar sadece zannediyorlar.
Muhammed Esed = Onlar arasında ilahi kelamın gerçek bilgisine sahip olmayan, kitap ile ilgisiz insanlar var; (ki bunlar) sadece bir takım kuruntular(a tabi olurlar) ve zanna dayanırlar.
Mustafa İslamoğlu = Onların içerisinde ümmiler de var. Onları kitabı bilmezler, sadece birtakım kuruntulara sahipler; ve onlar (gerçekleri bilmiyor) yalnızca zannediyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlardan bazıları da ümmîdirler. Kitab'ı bilmezler. Ancak birtakım bâtıl şeyleri bilirler. Ve onlar yalnız zanneder dururlar.
Ömer Öngüt = Onlardan bir kısmı okuma yazması olmayan ümmidirler, Kitab'ı (Tevrat'ı) anlamazlar. Bir takım bâtıl şeyleri onlar sadece zanneder dururlar.
Şaban Piriş = Onların bir kısmının okuyup yazması yoktur. Kitabı bilmezler, bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardır. Onlar yalnızca zanneder dururlar.
Sadık Türkmen = Bunların bir de ümmi takımı vardır, kitabı bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zan ile hareket ederler.
Seyyid Kutub = Onların içinde bir de ümmiler (okuma- yazma bilmeyenler) vardır ki, bunlar kitabı bilmezler. Bütün bildikleri birtakım asılsız kuruntulardır. Onlar sırf zanlara (saplantılara) kapılmışlardır.
Suat Yıldırım = Onların bir kısmı da ümmîdir. Kitap nedir bilmezler. Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler.
Süleyman Ateş = Onların içinde bir de ümmiler var ki, Kitabı bilmezler, bütün bildikleri birtakım kuruntular(yahut kulaktan dolma şeyler)dir; onlar sadece zannediyorlar.
Tefhim-ul Kuran = Onlardan bir bölümü de ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başka değil; bunlar yalnızca zannederler.
Ümit Şimşek = Bir de onlardan, kitabı bilmeyen ümmîler vardır ki, bütün bildikleri kuruntulardan, işleri de zan ve tahminden ibarettir.
Yaşar Nuri Öztürk = İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece hayal ve kuruntu bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.
İskender Ali Mihr = Ve onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah’ın) Kitabı’nı bilmezler, sadece emaniyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zanda bulunuyorlar.
İlyas Yorulmaz = Onların içinde kitabı bilmeyen, sadece kuruntularına uyan ümmiler (vahyi tanımayan ve vahiyden habersiz) olanlar var. Böyleleri yalnızca zanlarına uyarlar.