فَلَمَّا آتَاهُم مِّن فَضْلِهِ بَخِلُواْ بِهِ وَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعْرِضُونَ
Fe lemmâ âtâhum min fadlihî bahılû bihî ve tevellev ve hum mu’ridûn(mu’ridûne).
fe | : bundan sonra, böylece |
lemmâ | : olunca, olduğu zaman |
âtâ-hum | : onlara verdi |
min fadli-hi | : kendi fazlından, ihsanından |
bahılû | : cimrilik yaptılar |
bi-hi | : onunla |
ve tevellev | : ve döndüler (ahdlerinden) |
ve hum | : ve onlar |
mu’ridûne | : yüz çeviren kimseler oldular |
Diyanet İşleri = Fakat Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Fakat lûtfedip ihsân edince verdiği şeyde nekesliğe başlarlar, ahitlerinden dönerler, zâten onlar dinden dönmüş kişilerdir.
Abdullah Parlıyan = Fakat böyleleri, Allah cömertliğiyle kendilerine birşey verir vermez, hemen ona cimrice sarılır, ettikleri bütün yeminlerden inatla geri dönerler.
Adem Uğur = Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler.
Ahmed Hulusi = Ne zaman ki onlara (Allâh) fazlından verdi; onunla cimrilik ettiler ve yüz çevirerek vaatlerinden döndüler.
Ahmet Tekin = Allah onlara lütfundan verdiği zaman da cimrilik ettiler, malî mükellefiyetleri yerine getirmediler. İslâm’a karşı engelleme tedbirleri alarak sırtlarını dönüp güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirmeye devam ettiler.
Ahmet Varol = Ama Allah lütfundan kendilerine verince ondan cimrilik etti ve yüz çevirdiler. Onlar zaten dönektirler.
Ali Bulaç = Onlara kendi bol ihsanından verince ise, onunla cimrilik yaptılar ve yüz çevirdiler; onlar böyle sırt dönenlerdir.
Ali Fikri Yavuz = Ne zamanki Allah, kereminden istediklerini verdi, cimrilik edip yüz çevirdiler. Zaten yan çizip duruyorlardı.
Ali Ünal = Derken, Allah lütf u kereminden kendilerine bol bol verdi, fakat onlar cimrilikte bulundular ve kendilerinden zekât ve teberru istendiğinde aldırmadan yüz çevirip gittiler.
Bayraktar Bayraklı = Ne zaman ki Allah lütfundan onlara verdi, O'nun verdiğinde cimrilik ettiler ve yüz çevirerek sözlerinden döndüler.
Bekir Sadak = Allah onlara bol nimetinden verince, cimrilik ettiler, yuz cevirdiler. Zaten donektirler.
Celal Yıldırım = Ne vakit ki, Allah onlara geniş nimetinden verdi, onunla cimrilik edip yüzçevirdiler; zaten onlar dönek kimselerdir.
Cemal Külünkoğlu = Ne zaman ki Allah, lütuf ve kereminden onlara verdi, onlar da cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler.
Diyanet İşleri (eski) = Allah onlara bol nimetinden verince, cimrilik ettiler, yüz çevirdiler. Zaten dönektirler.
Diyanet Vakfi = Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler.
Edip Yüksel = Fakat, onlara kendi lütfundan verince, cimrileştiler ve yüz çevirerek döndüler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Vaktaki Allah fadlından istediklerini verdi, buhl edib yüz çevirdiler, ve zaten yan çizib duruyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah kendilerine lütfundan istediklerini verince cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah onlara bol nimetinden verince, cimrilik ettiler, yuz cevirdiler. Zaten donektirler.
Gültekin Onan = Onlara kendi bol ihsanından verince ise, onunla cimrilik yaptılar ve yüz çevirdiler; onlar böyle sırt dönenlerdir.
Harun Yıldırım = Ama O, kendilerine lütfundan ihsan edince de cimrilik edip yüz çevirerek gerisin geriye döndüler.
Hasan Basri Çantay = Allah, kendilerine fazl-ü inayetinden verince de onunla cimrilik edib (tâat-i ilâhiyyeye) arka çevirdiler. Onlar öyle dönekdirler!
Hayrat Neşriyat = Fakat (Allah) fazlından onlara verince, onda cimrilik ettiler ve onlar (Allah’a itâatten) yüz çeviren kimseler olarak (sözlerinden) döndüler.
İbni Kesir = Ama Allah onlara lütuf ve kereminden ihsan edince; cimrilik ettiler ve yüz çevirdiler. Onlar zaten dönektirler.
Kadri Çelik = Allah onlara bol nimetinden verince cimrilik ettiler ve (Allah'ın emrine) sırt dönücüler olarak (sözlerinden) yüz çevirdiler.
Muhammed Esed = Fakat böyleleri, daha Allah cömertliğiyle kendilerine (bir şey) verir vermez, hemen ona hasisçe sarılır, (ettikleri bütün o yeminlerden) inatla geri dönerler.
Mustafa İslamoğlu = Ama onlar, Allah kendilerine lutfundan bağışlar bağışlamaz onda cimrilik ederler ve (yeminlerinden) geri dönerler: zira onlar dönektirler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, Allah Teâlâ onlara fazlından ihsan buyurdu, onunla cimrilikte bulundular ve yüz çevirdiler. Ve zâten onlar yüz döndürür kimselerdir.
Ömer Öngüt = Allah onlara lütfundan verince, onda cimrilik edip yüz çevirdiler, sözlerinden döndüler.
Şaban Piriş = Allah onlara bol nimetinden verince, cimrilik ettiler. Zaten onlar dönektir.
Sadık Türkmen = Fakat Allah lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler.
Seyyid Kutub = Fakat Allah onlara lütfundan bol mal verince, cimrice davranarak sırt çevirdiler, sözlerinden döndüler.
Suat Yıldırım = Fakat Allah lütfundan onlara servet verince cimrilik edip mallarının hakkını vermediler. Zaten onlar yan çizip duruyorlardı.
Süleyman Ateş = Ne zaman ki Allâh lutfundan onlara verdi, O'n(un verdiğin)e cimrilik ettiler ve yüz çevirerek (sözlerinden) döndüler.
Tefhim-ul Kuran = Onlara kendi bol ihsanından verince ise, onunla cimrilik yaptılar ve yüz çevirdiler; onlar böyle sırt dönenlerdir.
Ümit Şimşek = Allah kendilerine lütfundan istediklerini verince cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk = Lütfundan kendilerine verdiği zaman ise o lütfa cimrilik ederek yüz çevirmiş bir halde dönüp gittiler.
İskender Ali Mihr = Bundan sonra onlara (Allah), Kendi fazlından verince, onunla (verdiği şeyle) cimri oldular. Ve onlar, yüz çeviren kimseler olarak (ahdlerinden) döndüler.
İlyas Yorulmaz = Allah da onlara lütfundan verince, verdiklerine sıkı sıkı sarılıp cimrilik ettiler ve antlaşmaları arkalarına atıp yüz çevirdiler.