أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ
Ev yenfeûnekum ev yedurrûn(yedurrûne).
ev | : yoksa, veya, öyle mi |
yenfeûne-kum | : size fayda veriyorlar |
ev | : veya |
yedurrûne | : zarar veriyorlar |
Diyanet İşleri = “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut size bir faydaları var mı, bir zarar veriyorlar mı?
Abdullah Parlıyan = yahut size fayda ve zarar verebildiklerine, gerçekten inanıyor musunuz?” dedi.
Adem Uğur = Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
Ahmed Hulusi = "Yahut size fayda sağlıyor ya da zarar veriyorlar mı?"
Ahmet Tekin = 'Size faydaları dokunuyor mu? Size zarar verebiliyorlar mı?'
Ahmet Varol = Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?'
Ali Bulaç = "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?"
Ali Fikri Yavuz = Yahud size fayda veya zarar verirler mi?”
Ali Ünal = “Veya (taptığınızda) size bir fayda, (tapmadığınızda) zarar verebiliyor, (ya da gerektiğinde) sizden bir zararı giderebiliyorlar mı?”
Bayraktar Bayraklı = (69-74) Onlara İbrâhim'in kıssasını anlat! İbrâhim, babasına ve ulusuna “nelere tapıyorsunuz?” demişti. Onlar: “Putlara tapıyoruz; onlarla ilgilenip duruyoruz” demişlerdi. İbrâhim: “Çağırdığınız zaman sizi duyarlar mı ve size bir fayda ve zarar verirler mi?” demişti. Onlar: “Ancak, babalarımızı da böyle yaparken bulduk” demişlerdi.[378]
Bekir Sadak = “Veya (taptığınızda) size bir fayda, (tapmadığınızda) zarar verebiliyor, (ya da gerektiğinde) sizden bir zararı giderebiliyorlar mı?”
Celal Yıldırım = (72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi.
Cemal Külünkoğlu = (72-73) İbrahim: “O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi? Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?” diye sordu.
Diyanet İşleri (eski) = (72-73) İbrahim: 'Çağırdığınız zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?' demişti.
Diyanet Vakfi = Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
Edip Yüksel = 'Yahut size yarar veya zarar verebiliyorlar mı?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = veya size bir fayda yahut bir zarar verirler mi?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Veya size fayda veya zararları olur mu?»
Gültekin Onan = "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?"
Harun Yıldırım = “Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?”
Hasan Basri Çantay = «Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»?
Hayrat Neşriyat = 'Yâhut size fayda sağlıyor veya zarar verebiliyorlar mı?'
İbni Kesir = Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?
Kadri Çelik = “Ya da size bir yararları dokunuyor mu veya zararları?”
Muhammed Esed = yahut size fayda ya da zarar verebildiklerine (gerçekten inanıyor musunuz)?" dedi.
Mustafa İslamoğlu = "ya da, size bir yararları veya zararları dokunuyor (mu)?"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Yahut size bir menfaat mi veya bir zarar mı verebiliyorlar?»
Ömer Öngüt = “Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?”
Şaban Piriş = Ya da size faydaları veya zararları dokunuyor mu?
Sadık Türkmen = Size bir yarar ya da zarar veriyorlar mı?”
Seyyid Kutub = Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?»
Suat Yıldırım = (72-73) "Peki" dedi, "Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı?
Süleyman Ateş = "Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?"
Tefhim-ul Kuran = «Ya da size bir yararları dokunuyor mu veya zararları?»
Ümit Şimşek = 'Yahut size faydaları olur mu? Veya zararları dokunur mu?'
Yaşar Nuri Öztürk = "Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?"
İskender Ali Mihr = Yoksa size fayda veya zarar veriyorlar mı?
İlyas Yorulmaz = “Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?” dedi.