وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Vellezîne izâ zukkirû bi âyâti rabbihim lem yahırrû aleyhâ summen ve umyânen(umyânen).
ve ellezîne | : ve onlar |
izâ zukkirû | : hatırlatıldığı zaman |
bi âyâti | : âyetler |
rabbi-him | : onların Rabbi |
lem yahırrû | : kapanmazlar, olmazlar |
aleyhâ | : ona |
summen | : sağır |
ve umyânen | : ve kör (âmâ) |
Diyanet İşleri = Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve öyle kişilerdir onlar ki Rablerinin delilleri anıldığı ve Kur'ân okunduğu zaman, sağır bir halde ve körü körüne yerlere kapanmazlar.
Abdullah Parlıyan = Onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körlerin ve sağırların yaptığı gibi, düşünüp anlamadan, körü körüne, bilinçsizce kapanıp kalmazlar.
Adem Uğur = Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;
Ahmed Hulusi = Onlar ki Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (hakikatleri) hatırlatıldıklarında, (o hakikate karşı) sağır ve kör kalmazlar!
Ahmet Tekin = Onlar, kendilerine, Rablerinin âyetleri tebliğ edilerek hatırlatıldığında, âyetlerle öğüt verilip uyarıldıklarında, sağır ve kör kesilerek bilgisizce âyetlere hücum etmezler.
Ahmet Varol = Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Ali Bulaç = Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Ali Fikri Yavuz = Onlar ki, Rablerinin ayetleriyle kendilerine öğüt verilince, sağır ve kör olarak bunların üzerine düşmezler (hakkı işiterek ve doğruyu görerek Allah’ın ayetlerine bağlanırlar);
Ali Ünal = Bulundukları yerde Rabbilerinin (Kur’ ân’daki ve tekvinî) âyetleri anıldığı ve onlardan söz edildiğinde, bu âyetler karşısında asla sağırlar ve körler gibi davranmazlar.
Bayraktar Bayraklı = Rabblerinin âyetleri kendilerine hatırlatıldığında, kulaklarını kapatarak ve gözlerini yumarak onları görmezlikten gelmezler.
Bekir Sadak = Kendilerine Rablerinin ayetleri hatirlatildigi zaman, onlara karsi kor ve sagir davranmazlar.
Celal Yıldırım = Onlar ki Rablarının âyetleri kendilerine hatırlatılınca üstüne sağırlar, körler gibi kapanıp kalmazlar.
Cemal Külünkoğlu = Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler (kayıtsız kalmazlar).
Diyanet İşleri (eski) = Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Diyanet Vakfi = Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;
Edip Yüksel = Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onlar ki rablarının âyetleriyle va'z-u nasıhat edildikleri zaman üstüne kör, sağır yıkılıp yatmazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve onlar ki Rablerinin ayetleri hatırlatılınca, kör ve sağır üstüne yıkılıp yatmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Gültekin Onan = Rab’lerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Harun Yıldırım = Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;
Hasan Basri Çantay = Onlar ki kendilerine Rabbinin âyetleri okunduğu (yahud onlara va'z ve nasıyhat edildiği) zaman bunlara karşı (münafıklar gibi) kör ve sağır (yıkılıb) düşmezler.
Hayrat Neşriyat = Hem onlar ki, Rablerinin âyetleri (kendilerine) hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör kimseler olarak (münkirler gibi, anlamadan) yüzleri üzere kapanmazlar. (Bil'akis o hakikati hakkıyla idrâk ederek secdeye kapanırlar.)
İbni Kesir = Onlar ki; kendilerine Rabblarının ayetleri hatırlatıldığı vakit, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Kadri Çelik = Onlar, kendilerine rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstüne sağırlar ve körler olarak yıkılıp kalmayan (tam aksine işitip gören) kimselerdir.
Muhammed Esed = Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.
Mustafa İslamoğlu = Yine onlar: Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, sağırlar ve körler gibi (dinleyip anlamadan) üzerine üşüşmezler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlar ki, Rablerinin âyetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman ona karşı sağır ve kör olarak yıkılıp durmazlar.
Ömer Öngüt = Ve kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Şaban Piriş = Rab’lerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Sadık Türkmen = Onlar ki, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman; onlara karşı kör ve sağır (ilgisiz) davranmazlar (hemen dikkat kesilirler).
Seyyid Kutub = Onlara Allah'ın ayetleri hatırlatıldığında bu ayetler karşısında kör ve sağır kesilmezler.
Suat Yıldırım = Kendilerine Rab’lerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.
Süleyman Ateş = Ve kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Tefhim-ul Kuran = Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Ümit Şimşek = Onlara Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında kör ve sağır gibi davranmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Rablerinin ayetleri kendilerine hatırlatıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.
İskender Ali Mihr = Ve onlara, Rab’lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara (âyetlere) karşı kör ve sağır olmazlar.
İlyas Yorulmaz = O Rahmanın kulları Rablerinin ayetleri onlara hatırlatıldığında, Rabbinin ayetlerine duymamazlık yapıp, görmezlikten gelemezler.