وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
Vellezîne lâ yeşhedûnez zûra ve izâ merrû bil lagvi merrû kirâmâ(kirâmen).
ve ellezîne | : ve onlar |
lâ yeşhedûne | : şahitlik etmezler |
ez zûra | : bâtıl, asılsız, yalan |
ve izâ merrû | : ve karşılaştıkları zaman |
bi el lagvi | : boş söz ile |
merrû | : geçip gittiler |
kirâmen | : kerim olarak, vakarla |
Diyanet İşleri = Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve öyle kişilerdir onlar ki yalan yere tanıklıkta bulunmazlar ve suç yapılan bir yere uğrarlarsa oradan, suç yapmadan ve yapılan suça râzı olmadan geçip giderler.
Abdullah Parlıyan = Onlar ki, tevhid inancı dışındaki yalan ve asılsız olan şeylere tanıklıkta bulunmazlar, boş ve anlamsız şeylerle uğraşan kimselere rastladıkları zaman, yanlarından şeref ve vakarla geçip giderler.
Adem Uğur = (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.
Ahmed Hulusi = Onlar ki, yalana, aslı olmayan şeye şahitlik yapmazlar. . . Boş sözlere, dedi-koduya rastladıklarında da (onlara katılmayıp) onurlu olarak geçip giderler.
Ahmet Tekin = Onlar, yalan yere şâhitlik etmeyenler, sataşmaya, eziyete, edep dışı konuşmaya, boş laflara muhatap olduklarında vakar ile oradan geçip gidenlerdir.
Ahmet Varol = Onlar yalancı şahitlik etmezler ve yararsız bir şeye rastladıklarında onurlu bir şekilde (yüz çevirip) geçerler.
Ali Bulaç = Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.
Ali Fikri Yavuz = Onlar ki, yalana şahidlik etmezler ve boş söz konuşanlara rasgeldikleri zaman, bulaşmadan iyi bir şekilde yüz çevirir geçerler;
Ali Ünal = O has kullar, hiçbir yalan ve bâtıla seyirci olmaz, iştirak de, şahitlik de etmez (ve bir konuda kesin bilgi sahibi olmadıkça onun doğruluğuna veya yanlışlığına hükmetmezler); boş ve manâsız söz ve davranışlara rastladıklarında vakar içinde geçip giderler.
Bayraktar Bayraklı = Onlar yalan yere şahitlik etmezler, lüzumsuz şeylere rastladıklarında katılmayıp, onurlu bir şekilde geçip giderler.
Bekir Sadak = Onlar yalan yere sehadet etmezler; faydasiz birseye rastladiklari zaman yuz cevirip vakarla gecerler.
Celal Yıldırım = Onlar ki yalan yere şâhidlik etmezler, boşanlamsız bir şeyle karşılaşınca sükûnet ve vakarla geçerler.
Cemal Külünkoğlu = Onlar öyle kişilerdir ki, yalan yere şahitlik etmezler, boş ve anlamsız şeylerle (uğraşan kimselerle) karşılaştıkları zaman yanlarından vakarla geçip giderler.
Diyanet İşleri (eski) = Onlar yalan yere şehadet etmezler; faydasız birşeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.
Diyanet Vakfi = (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.
Edip Yüksel = Onlar yalan tanıklıkta bulunmazlar. Boş sözlerle karşılaştıklarında önemsemeyip geçerler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onlar ki yalana şâhid olmazlar ve lâğve rastgeldikleri vakıt kerîmâne geçerler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve onlar ki, yalana şahitlik etmezler, anlamsız, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar içinde geçer (gider)ler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.
Gültekin Onan = Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.
Harun Yıldırım = (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.
Hasan Basri Çantay = Onlar ki yalan şâhidlik etmezler, boş ve kötü lâkırdıya rastladıkları vakit şerefli (insanlar) olarak (ondan yüz çevirib) geçerler.
Hayrat Neşriyat = Onlar (o mü’minlerdir) ki, yalan yere şâhidlik etmezler; boş şeyler (söz ve hareketler) ile karşılaştıkları zaman, (yüz çevirerek) vakarla geçip giderler.
İbni Kesir = Onlar ki; yalan yere şehadet etmezler. Boş ve kötü lakırdıya rastladıkları zaman, yüz çevirip vakarla geçerler.
Kadri Çelik = Onlar, yalan şahitlikte bulunmayanlar ve de boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurluca geçenlerdir.
Muhammed Esed = Onlar ki, yalan ve asılsız olandan yana şehadet etmezler; boş ve anlamsız şeylerle (uğraşan kimselere) rastladıkları zaman yanlarından vekarla geçip giderler.
Mustafa İslamoğlu = Yine onlar ki: yalan ve sahte olandan şahitlik etmezler; yararsız ve anlamsız olan şeylerle karşılaştıklarında vakarla geçip giderler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlar ki, yalan yere şehâdette bulunmazlar ve faidesiz bir şeye uğradıkları vakit kerîmler olarak geçer giderler.
Ömer Öngüt = Onlar ki yalan yere şâhitlik etmezler. Boş sözlerle karşılaştıkları (faydasız bir şeye rastladıkları) zaman izzet ve şereflerini koruyarak oradan geçip giderler.
Şaban Piriş = Onlar, yalancı şahitlik etmezler. Boş ve kötü bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakarla geçip giderler.
Sadık Türkmen = Onlar ki, yalan şahitlikte bulunmazlar. Boş ve saçma sözlere rastladıkları zaman, vakarla (dikkate bile almadan) geçip giderler.
Seyyid Kutub = Yine onlar yalanın semtine yanaşmazlar. Kötülükler ile karşılaştıklarında yanlarından onurlarına toz kondurmadan geçip giderler.
Suat Yıldırım = O kullar, yalan şahitlik etmezler. Boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler.
Süleyman Ateş = Onlar yalan ve boş sözün yanında bulunmazlar, boş söze rastladıklarında vekar ile (oradan) geçip giderler.
Tefhim-ul Kuran = Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.
Ümit Şimşek = Rahmân'ın o has kulları, yalan yere tanıklık etmezler; boş birşeye rastladıklarında, ağırbaşlılıkla oradan geçer, giderler.
Yaşar Nuri Öztürk = Onlar yalana tanıklık etmezler/yalan söze kulak vermezler. Boş lakırdıya rastladıklarında soylu bir tavırla geçip giderler.
İskender Ali Mihr = Ve onlar yalancı şahitlik yapmazlar. Ve boş sözle karşılaştıkları zaman vakarla (kerim olarak) geçip giderler.
İlyas Yorulmaz = Onlar Allah’ın yasakladığı kötülüklere şahitlik etmezler (günah işlenen yerde durmazlar) ve gereksiz ve faydasız davranışlar karşılarına çıktığında, güzel bir şekilde geçip giderler.