وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
Ve zellelnâhâ lehum fe minhâ rakûbuhum ve minhâ ye’kulûn(ye’kulûne).
ve zellelnâ-hâ | : ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik |
lehum | : onlara, onlar için |
fe | : böylece |
min-hâ | : ondan |
rakûbu-hum | : onların binekleri |
ve min-hâ | : ve ondan |
ye’kulûne | : yerler |
Diyanet İşleri = Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bu davarları onlara münkad ettik de binecekleri hayvanlar da onlardan ve onların bâzısını da yerler.
Abdullah Parlıyan = Bu evcil hayvanları, insanlara boyun eğdiriyoruz ki, gerektiğinde onlara binerek, gerektiğinde kesip yiyerek, onlardan istifade ediyorsunuz.
Adem Uğur = Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Ahmed Hulusi = Onları (en'amı) bunlara boyun eğdirdik. . . Hem binekleri onlardandır ve hem de onlardan kimini yerler.
Ahmet Tekin = Bu hayvanları onların hizmetine, emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazılarını da kesip etlerini yerler.
Ahmet Varol = Onları, kendilerinin buyruklarına verdik. Böylece onlardan bazıları binekleridir ve bazılarından yiyorlar.
Ali Bulaç = Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.
Ali Fikri Yavuz = O hayvanları, kendi menfaatlerine bağlı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Ali Ünal = O hayvanları emirlerine âmâde kıldık; böylece bazılarından binek vasıtası olarak yararlanmakta ve onlardan yiyecek de temin etmektedirler.
Bayraktar Bayraklı = Bu hayvanları onların hizmetine, emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazılarını da kesip etlerini yerler.
Bekir Sadak = Onlari kendilerinin buyruguna verdik; bindikleri de, etini yedikleri de vardir.
Celal Yıldırım = Onları kendilerine boyun eğer kıldık da bir kısmı binekleridir, bir kısmının da etini yemekteler.
Cemal Külünkoğlu = Onları kendilerine boyun eğdirdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Diyanet İşleri (eski) = Onları kendilerinin buyruğuna verdik; bindikleri de, etini yedikleri de vardır.
Diyanet Vakfi = Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Edip Yüksel = Onları kendilerine boyun eğdirdik; bir kısmına binmekte bir kısmından da yemektedirler
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Gültekin Onan = Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.
Harun Yıldırım = Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Hasan Basri Çantay = Biz onları kendilerine müsahhar kıldık. İşte binecekleri bunlardan, yiyecekleri bunlardandır.
Hayrat Neşriyat = Hem bunları kendilerine boyun eğdirdik de, onların bir kısmı binekleridir, bir kısmından da yerler.
İbni Kesir = Ve onları, kendilerinin buyruğuna verdik. Onlardan kimisi binekleridir, kimisinden de yerler.
Kadri Çelik = Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yiyorlar.
Muhammed Esed = Ve onları insanların iradesine tabi kıldık ki bir kısmını binek olarak kullanabilsinler, bir kısmını da yiyebilsinler;
Mustafa İslamoğlu = Dahası onları emirlerine amade kıldık ki, bir kısmına binsinler, bir kısmını da yesinler;
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlara bunları musahhar (itaatkar) kıldık. Artık bunlardan onların binecekleri (hayvanlar) vardır ve bunlardan yiyiverirler.
Ömer Öngüt = O hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Kimine binerler, kiminin de etinden yerler.
Şaban Piriş = O hayvanları onlara boyun eğdirdik, onlardan kimine biniyorlar kiminin de etini yiyorlar.
Sadık Türkmen = Onları, kendilerine boyun eğdirdik; onlardan bazıları bineklerdir, bazısını da yerler.
Seyyid Kutub = Onları kendilerine boyun eğdirdik, işte binekleri onlardandır ve onlardan yiyorlar.
Suat Yıldırım = Onları emirlerine âmade kıldık. Onlardan hem binek edinir, hem de yerler,
Süleyman Ateş = Onları kendilerine boyun eğdirdik, onlardan bazıları binekleridir ve onlardan bazılarını da yerler.
Tefhim-ul Kuran = Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.
Ümit Şimşek = Onları Biz kendilerine uysal kıldık; kimine binerler, kiminden yerler.
Yaşar Nuri Öztürk = O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar.
İskender Ali Mihr = Ve Biz onları (hayvanları), onlara zelil (itaatkâr) yaptık. Böylece onlardan, kendilerinin binekleri oldu (onlara binerler) ve onlardan (etlerinden) yerler.
İlyas Yorulmaz = O hayvanları onların faydalanması için emirlerine biz verdik. İçlerinden binek olarak kullandıkları hayvanlar olduğu gibi, etlerinden yedikleri de var.