لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
Le amruke innehum le fî sekretihim ya’mehûn(ya’mehûne).
le amru-ke | : senin ömrüne andolsun (yemin olsun) |
inne-hum | : muhakkak ki onlar |
le fî sekreti-him | : elbette, muhakkak sarhoşlukları içinde |
ya’mehûne | : bocalıyorlar |
Diyanet İşleri = (Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ömrün hakkı için onlar, gafletten âdeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler.
Abdullah Parlıyan = Melekler Lût'a: “Senin ömrüne yemin ederiz ki, kavmin bu durumda seni hiç dinlemezler. Baksana, şehvetten gözleri dönmüş, sarhoşlukları içerisinde, körcesine sendeleyip, ne yaptıklarını bilmiyorlar.”
Adem Uğur = (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Ahmed Hulusi = Yaşamına yemin olsun ki, onlar (zevk) sarhoşlukları içinde, kör ve şaşkın bocalıyorlar!
Ahmet Tekin = 'Dinine andolsun ki ey Lût, onlar şehvet sarhoşluğu içinde, önlerine gelene sarkıntılık yapıp duruyorlar. Seni hiç dinlerler mi?'
Ahmet Varol = Senin ömrüne yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları (şaşkınlıkları) içinde bocalıyorlar.
Ali Bulaç = Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.
Ali Fikri Yavuz = (Rasûlüm!) Ömrün hakkı için, doğrusu onlar sarhoşlukları içinde azgın bir halde idiler.
Ali Ünal = (Ey Rasûlüm!) Hayatın hakkı için, kendilerini kaybetmiş halde sürüklenip gidiyorlardı.
Bayraktar Bayraklı = Senin ömrüne andolsun ki onlar, sarhoşluklarının içinde bocalıyorlardı.
Bekir Sadak = Senin hayatina and olsun ki, onlar sahosluklari icinde bocalayip duruyorlardi.
Celal Yıldırım = (Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı.
Cemal Külünkoğlu = (Resulüm!) “Hayatın hakkı için doğrusu onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.”
Diyanet İşleri (eski) = Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Edip Yüksel = Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Resulüm, ömrüne yemin ederim ki, gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Gültekin Onan = Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.
Harun Yıldırım = (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Hasan Basri Çantay = (Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler.
Hayrat Neşriyat = (Ey şanlı Peygamber!) Ömrüne yemîn olsun ki, gerçekten onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
İbni Kesir = Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.
Kadri Çelik = Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde (kör sersem) bocalayıp duruyorlardı.
Muhammed Esed = (Fakat melekler Lut'a:) "Canı sağolasıca!" dediler, "(Onlar bu durumda seni hiç dinlerler mi?) Baksana, (şehvetten) gözleri dönmüş, körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar!"
Mustafa İslamoğlu = (Melekler) "Hay, sen bin yaşa!" dediler; "Baksana, onlar (şehvet) sarhoşluğuyla (gömüldükleri günah bataklığı) içerisinde debelenip duruyorlar!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi.
Ömer Öngüt = Resulüm! Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde serseri bir halde idiler.
Şaban Piriş = Hayatına and olsun ki onlar sarhoşlukları içerisinde bocalayıp duruyorlar.
Sadık Türkmen = Ömrüne ant olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı.
Suat Yıldırım = (Resulüm!) "Hayatın hakkı için onlar, kendilerini öylesine kaybetmişlerdi ki sarhoşlukları içinde sürünüp gitmekte idiler."
Süleyman Ateş = Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Tefhim-ul Kuran = Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.
Ümit Şimşek = Hayatın hakkı için, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk = Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
İskender Ali Mihr = Ömrüne andolsun ki; muhakkak ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
İlyas Yorulmaz = Misafirler “Vay ömrüne! Onlar bu işin sarhoşluğu içinde, bu çirkinliği yapmak için uğraşıyorlar” dediler.