يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُوْلَئِكَ يَقْرَؤُونَ كِتَابَهُمْ وَلاَ يُظْلَمُونَ فَتِيلاً
Yevme ned’û kulle unâsin bi imâmihim, fe men ûtiye kitâbehû bi yemînihî fe ulâike yakraûne kitâbehum ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
yevme | : o gün |
ned’û | : davet edeceğiz (ederiz), çağıracağız (çağırırız) |
kulle | : herkes, hepsi, bütün |
unâsin | : insanlar |
bi imâmi-him | : imamları ile |
fe | : o zaman |
men | : kim, kimse |
ûtiye | : verilir |
kitâbe-hu | : onun kitabı (kendi kitabı) |
bi yemîni-hi | : onun sağında |
fe ulâike | : o zaman işte onlar |
yakreûne | : okurlar |
kitâbe-hum | : onların kitapları |
ve lâ yuzlemûne | : ve zulmedilmezler |
fetîlen | : hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar) |
Diyanet İşleri = Bütün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her kime kitabı sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün, herkesi, her topluluğu, uydukları kişilerle berâber çağıracağız. Gerçekten de kitabı, sağ eline verilenler, çekirdekteki kıl kadar bile zulüm görmeden kitaplarını okuyacaklar.
Abdullah Parlıyan = O gün her toplumu, uydukları kişilerle beraber çağıracağız. Gerçekten de kitabı sağ eline verilenler, tutanaklarını sevinçle okuyacaklardır. Bununla birlikte, kimseye de kıl kadar haksızlık yapılmayacaktır.
Adem Uğur = Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.
Ahmed Hulusi = O süreçte, her insan grubunu kendi önderleriyle çağırırız. . . Kimin kitabı (kaydedilmiş bilgisi) sağındaki kuvvesiyle verildi ise, işte onlar yaptıklarının bilgisiyle yüzleşirler (okurlar) ve bir hurma lifi (kıl) kadar haksızlıkla karşılaşmazlar!
Ahmet Tekin = Her insan topluluğunu, kitapları ve önderleriyle çağıracağımız gün, kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar kıl kadar bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.
Ahmet Varol = Her insan grubunu önderleriyle çağıracağımız gün, kimlere kitapları sağ yanlarından verilirse onlar kitaplarını okurlar ve bir iplikçik kadar bile haksızlığa uğratılmazlar.
Ali Bulaç = Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir 'hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), bütün insanları peygamberleriyle çağıracağımız kıyamet gününü hatırla... O gün (amellerinin) kitabı sağ eline verilenler, işte onlar kitablarını (sevinçle) okuyacaklar ve kıl kadar zulme uğratılmıyacaklar.
Ali Ünal = Ama gün gelir ve bütün insanları peşlerinden gittikleri önderleriyle çağırırız. (Kim dünyada gerçek ve hakikate götüren bir önderin arkasından gider de, Âhiret’te) hesap defteri sağından verilirse, işte o kutlu insanlar defterlerini mutluluk içinde okurlar ve güzel davranışlarının karşılığını görmede kıl kadar olsun haksızlığa uğratılmazlar.
Bayraktar Bayraklı = Her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağımız o günde, kimin amel defteri sağından verilirse onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.[292]
Bekir Sadak = Bir gun butun insanlari onderleriyle beraber cagiririz. O gun kitabi sagindan verilenler, iste onlar kitablarini okurlar. Onlara kil kadar haksizlik edilmez.
Celal Yıldırım = Bir gün bütün insanları önder ve liderleriyle birlikte çağıracağız. Artık kimin (amel) kitabı sağ eline verilirse, işte onlar kitaplarını (rahatlıkla, güven duyarak) okuyacaklar ve bir hurma fitili kadar haksızlığa uğramıyacaklar.
Cemal Külünkoğlu = Biz o gün bütün insanları önderleri ile birlikte huzurumuza çağıracağız. Kimin kitabı (amel defteri) sağ taraftan verilirse, onlar kitaplarını sevinerek okurlar ve kıl kadar bir haksızlığa uğramazlar.
Diyanet İşleri (eski) = Bir gün bütün insanları önderleriyle beraber çağırırız. O gün kitabı sağından verilenler, işte onlar kitablarını okurlar. Onlara kıl kadar haksizlik edilmez.
Diyanet Vakfi = Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.
Edip Yüksel = Her bir halkı önderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kitabı sağından verilenler kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Günün birinde her sınıf insanları imamlarile çağıracağız, o gün her kime kitabı sağ elile verilirse işte onlar kitablarını okuyacaklar ve kıl kadar zulmedilmiyecekler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Günün birinde bütün insanları önderleriyle çağıracağız; o gün her kime kitabı sağ eliyle verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve kıl kadar zulmedilmeyecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kıyamet günü bütün insanları önderleriyle çağıracağız. O gün, kimin amel defteri sağ eline verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaklar.
Gültekin Onan = Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar bir 'hurma çekirdeğindeki iplikçik' kadar bile haksızlığa uğratılmazlar.
Harun Yıldırım = Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.
Hasan Basri Çantay = (Hatırla) o gün (ü) ki insan sınıflarından her birini biz imanlarıyle çağıracağız. Artık kimin kitabı sağından verilirse onlar kitablarını en küçük haksızlığa uğratılmaksızın (kendileri) okuyacaklardır.
Hayrat Neşriyat = O gün her sınıftan insanları imamlarıyla birlikte çağırırız. Artık, kimin kitâbı sağından verilirse, işte onlar kitablarını (sevinerek) okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.
İbni Kesir = O bütün insanları imamları ile çağırdığımız gün; kime kitabı sağından verilmişse; işte onlar, kitablarını okuyacaklar, kıl kadar zulüm olunmayacaklardır.
Kadri Çelik = Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir hurma çekirdeği üzerindeki küçücük bir tomurcuk (zerre) kadar bile zulme uğratılmazlar.
Muhammed Esed = (ama) gün gelecek, bütün insanları huzurumuza çağıracağız (ve onları, yaşarken) davranışlarına yön veren bilinçli eğilimlerine, seciyelerine göre (yargılayacağız): sicilleri sağ ellerine verilecek olanlar, işte bunlar, tutanaklarını (sevinçle) okuyacak olanlardır. Bununla birlikte kimseye kıl kadar haksızlık yapılmayacaktır:
Mustafa İslamoğlu = Bir gün gelecek, bütün insanları, (eylemlerine) önderlik eden (tasavvur ve bilinç)leriyle huzurumuza çıkarıp (hesap soracağız); artık kimlerin karnesi sağ ellerine verilirse, işte onlar karnelerini (sevinç içinde) okuyacaklar ve onlara zerre kadar haksızlık edilmeyecek.
Ömer Nasuhi Bilmen = Bir gün bütün insanları imamlarıyla çağıracağız, artık onlardan her kimin kitabı sağ eline verilirse işte onlar kitaplarını okurlar ve onlar bir zerre kadar bile zulme uğramazlar.
Ömer Öngüt = İnsan sınıflarından her birini biz o gün imamlarıyla (önderleriyle) beraber çağıracağız. Kimlerin amel defterleri sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okurlar ve en küçük bir haksızlığa uğratılmazlar.
Şaban Piriş = Bütün insanları, liderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kimin kitabı sağından verilirse, işte onlar kitablarını okurlar ve onlara en küçük bir haksızlık yapılmaz.
Sadık Türkmen = O gün, insanların tümünü liderleri/önderleri ile çağırırız. Kimlerin kitabı sağından verilirse işte onlar kitaplarını okurlar ve en ufak bir zulme/haksızlığa uğratılmazlar.
Seyyid Kutub = Biz o gün bütün insan gruplarını önderleri ile birlikte huzurumuza çağırırız. Kimlere amel defterleri sağ taraftan verilirse, onlar defterlerini sevine sevine okurlar. Onlara kıl kadar haksızlık edilmez.
Suat Yıldırım = Gün gelir, her sınıftan insanları, tâbi oldukları önderlerine nisbet ederek çağırırız. Kimin hesap defteri sağından verilirse işte onlar defterlerini emin olarak okur ve kıl kadar olsun, haksızlığa uğratılmazlar.
Süleyman Ateş = Her milleti, imâmıyla (eylemlerini saptayan defteriyle veya izlediği önderiyle) çağırdığımız gün, kimlerin Kitabı sağından verilirse işte onlar, Kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar.
Tefhim-ul Kuran = Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ elinde verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir 'hurma çekirdeğindeki ipince iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.
Ümit Şimşek = O gün bütün insanları önderleriyle birlikte çağırırız. Kitabı sağdan verilenler, en küçük bir haksızlığa uğratılmadan kitaplarını okurlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Gün olur, insan gruplarından herbirini kendi önderiyle çağırırız. O gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar.
İskender Ali Mihr = O gün bütün insanları, (Allah’ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz).
İlyas Yorulmaz = Hesap günü, bütün insanları önderleri ile huzura çağırırız. Kitabı sağ tarafından verilenler var ya, işte kitaplarını okuyanlar bunlardır. Asla onlar en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar.