قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ
Kâlû e ve lem nenheke anil âlemîn(âlemîne).
kâlû | : dediler |
e | : mı? |
ve lem | : ve olmadı |
nenhe-ke | : seni men ediyoruz, seni nehyediyoruz, seni yasaklıyoruz |
an el âlemîne | : el âlemden, başkalarından |
Diyanet İşleri = Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Seni konuk kabûl etmekten menetmedik miydi dediler.
Abdullah Parlıyan = Onlar: “Biz seni yabancıları konuk etmekten veya elalemin işine karışmayı sana yasaklamamış mıydık?” dediler.
Adem Uğur = Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik? dediler.
Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Biz sana başkalarının işine karışma demedik mi?"
Ahmet Tekin = Kavmi:'Biz seni, başkaları adına konuşmaktan, elâlemi savunmaktan men etmemiş miydik?' dediler.
Ahmet Varol = Onlar: 'Biz seni başkalarına karışmaktan menetmemiş miydik?' dediler.
Ali Bulaç = Dediler ki: "Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?"
Ali Fikri Yavuz = Onlar “- Biz, seni âlemin işine karışmaktan men etmedik mi?” dediler.
Ali Ünal = “Biz seni elalemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?” diye çıkıştılar.
Bayraktar Bayraklı = Bunun üzerine onlar da, “Biz seni başkalarının işine karışmaktan men etmemiş miydik?” dediler.
Bekir Sadak = «Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemis miydik?» dediler.
Celal Yıldırım = Onlar: «Biz seni yabancıları (konuk edinmek)den men'etmemiş miydik ?» dediler.
Cemal Külünkoğlu = Onlar: “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = 'Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?' dediler.
Diyanet Vakfi = «Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?» dediler.
Edip Yüksel = 'İnsanlarla diyalog kurmaktan seni menetmemiş miydik,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Şöyle çıkıştılar: "Yok ya! Biz seni el alemin işine karışmaman konusunda uyarmamış mıydık?"
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (Kavmi de) Dediler ki: «Biz seni âlemlerin işine karışmaktan men etmiş değil miydik?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Dediler ki: “Biz seni elâlemin işine karışmaktan menetmemiş miydik?”
Gültekin Onan = Dediler ki: "Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?"
Harun Yıldırım = "Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?" dediler.
Hasan Basri Çantay = «Biz seni, dediler, elâleme karışmakdan, (bizim bu gibi işlerimize müdâhale etmekden) men etmedik mi»?
Hayrat Neşriyat = Onlarsa: "Biz seni elalemin işine karışmaktan menetmemiş miydik (şunu bunu korumak sana mı kalmış!)" dediler.
İbni Kesir = "Seni âlemlerden (başkalarının işine karışmaktan) menetmemiş miydik?" dediler.
Kadri Çelik = Dediler ki: “Biz seni âlemlerden (tek bir kişiyi bile misafir kabul etmekten) alıkoymamış mıydık?”
Muhammed Esed = 'Biz seni el âlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?' dediler.
Mustafa İslamoğlu = Şöyle çıkıştılar: "Yok ya! Biz seni el alemin işine karışmaman konusunda uyarmamış mıydık?"
Ömer Nasuhi Bilmen = (Kavmi de) Dediler ki: «Biz seni âlemlerin işine karışmaktan men etmiş değil miydik?»
Ömer Öngüt = Dediler ki: “Biz seni elâlemin işine karışmaktan menetmemiş miydik?”
Şaban Piriş = -Biz sana insanları misafir etmeni yasaklamadık mı? dediler.
Sadık Türkmen = Dediler ki: “Elâlemin işine karışmaktan seni menetmemiş miydik?”
Seyyid Kutub = Hemşehrileri ona; «İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık?» dediler.
Suat Yıldırım = Onlarsa: "Biz seni elalemin işine karışmaktan menetmemiş miydik (şunu bunu korumak sana mı kalmış!)" dediler.
Süleyman Ateş = "Seni âlemlerden (başkalarının işine karışmaktan) menetmemiş miydik?" dediler.
Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?»
Ümit Şimşek = 'Biz seni el âlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk = Dediler: "Seni el âlemin işiyle uğraşmaktan men etmemiş miydik?"
İskender Ali Mihr = “Biz seni elâlemin (başkalarının) işine karışmaktan nehyetmedik (men etmedik) mi?” dediler.
İlyas Yorulmaz = Onlar da “Sana kendi âlemimizde (işimize karışmayı) yasaklamadık mı?” dediler.