وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى
Ve vecedeke dâllen fe hedâ.
ve vecede-ke | : ve seni buldu |
dâllen | : dalâlette olanların arasında olma, dalâlette olma, hidayette olmama |
fe | : sonra |
hedâ | : hidayete erdirdi |
Diyanet İşleri = Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve seni, yol yitirmiş bulup da yol göstermedi mi sana?
Abdullah Parlıyan = Seni sapık insanların arasında bulup da, seni doğru yola eriştirip kurtuluşa eriştirmedik mi? Veya çocuk iken kaybolduğunda seni bulup teslim etmedik mi? Veya din, şeriat nedir bilmezdin bunları sana gösterip öğretmedik mi?
Adem Uğur = Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
Ahmed Hulusi = Seni dall (Zâtî hakikatini bilmeyen) bulup da hakikate erdirmedi mi?
Ahmet Tekin = Senin, peygamberlikten, Kur’ândan, şeriattan habersiz başına buyruk bir kavim içinde tek başına olduğunu, hidayeti arzuladığını görüp seni hidayete erdirmedi mi, insanlığa rehber yapmadı mı, insanları sana yönlendirmedi mi?
Ahmet Varol = Seni hidayetten habersiz bir halde bulup da hidayete iletmedi mi?
Ali Bulaç = Ve seni yol bilmez iken, doğru yola yöneltip iletmedi mi?
Ali Fikri Yavuz = Seni, (şeriat hükümlerini) bilmezken, (nübüvvet nimeti ile şer’î) yola koymadı mı?
Ali Ünal = Ve, henüz (Kendi elçiliğiyle) yönlendirilmemiş bulup, (bizzat elçiliğiyle) yönlendirmedi mi?
Bayraktar Bayraklı = Şaşkın halde bulup da yol göstermedi mi?
Bekir Sadak = Seni sasirmis bulup, dogru yola eristirmedi mi?
Celal Yıldırım = Seni yol bilmez iken (en doğru) yola iletmedi mi ?
Cemal Külünkoğlu = Seni yol bilmez iken, doğru yola yöneltip iletmedi mi?
Diyanet İşleri (eski) = Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?
Diyanet Vakfi = Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
Edip Yüksel = Seni bir sapık olarak bulup doğruya iletmedik mi?
Elmalılı Hamdi Yazır = ve seni yol bilmez iken yola koymadı mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Seni, yol bilmez iken (doğru) yola koymadı mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?
Gültekin Onan = Ve seni yol bilmez iken, doğru yola yöneltip iletmedi mi?
Harun Yıldırım = Ve seni yol bilmez bulup doğru yola iletmedi mi?
Hasan Basri Çantay = Seni (çocukluğunda) gaaib olmuş bulub da yolunu doğrultmadı mı?
Hayrat Neşriyat = Hem (sen henüz peygamberlik ve şer'î hükümlerden) habersiz iken seni bulup, yol göstermedi mi?
İbni Kesir = Seni şaşırmış bulup da doğru yola eriştirmedi mi?
Kadri Çelik = Ve seni (kitap ve iman nedir) bilmezken bulup hidayete eriştirmedi mi?
Muhammed Esed = Ve yolunu kaybetmiş görüp seni doğru yola ulaştırmadı mı?
Mustafa İslamoğlu = Yine O seni yolunu kaybetmiş bulup doğru yola yöneltmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve seni bir şaşırmış halde buldu da doğru yolu göstermedi mi?
Ömer Öngüt = Sen bilmezken doğru yola eriştirmedi mi?
Şaban Piriş = Seni dalalette bulup, doğru yolu göstermedi mi?
Sadık Türkmen = Seni şaşkın bir vaziyette bulup yol göstermedi mi?
Seyyid Kutub = Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
Suat Yıldırım = Seni dinin hükümlerinden habersiz bulup seçerek dosdoğru yola koymadı mı?
Süleyman Ateş = Seni şaşırmış bulup yola iletmedi mi?
Tefhim-ul Kuran = Ve seni yol bilmez iken, doğru yola yöneltip iletmedi mi?
Ümit Şimşek = Sen şaşırmışken O sana yol göstermedi mi?
Yaşar Nuri Öztürk = Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?
İskender Ali Mihr = Ve seni dalâlette buldu sonra hidayete erdirdi.
İlyas Yorulmaz = Sonra seni sapmış bir halde bulup da, sonra doğru yola iletmedi mi?