وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
Ve mâ yetîhim min nebîyin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
ve mâ ye’tî-him | : ve onlara gelmedi |
min nebiyyin | : (nebîlerden) bir nebî, bir peygamber |
illâ | : ancak, hariç, den başka, olmadan |
kânû | : oldular |
bi-hi | : onunla |
yestehziûne | : alay ederler |
Diyanet İşleri = (Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve hiçbir peygamber gelmedi onlara ki onunla alay etmesinler.
Abdullah Parlıyan = Ama onlara ne kadar peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya alıp eğlendiler.
Adem Uğur = Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.
Ahmed Hulusi = Onlara bir Nebi geldiğinde, mutlaka onun getirdikleriyle alay ederlerdi.
Ahmet Tekin = Onlar, kendilerine gelen her peygamberi, ille de alaya alıyorlardı.
Ahmet Varol = Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmesinler.
Ali Bulaç = Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Ali Fikri Yavuz = Onlara her peygamber geldikçe, muhakkak onunla alay ederlerdi.
Ali Ünal = Ama kendilerine gelen her bir peygamberle alay ettiler.
Bayraktar Bayraklı = Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.
Bekir Sadak = Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alirlardi.
Celal Yıldırım = Ama onlara ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya alıp eğlendiler.
Cemal Külünkoğlu = Ama onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.
Diyanet İşleri (eski) = Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alırlardı.
Diyanet Vakfi = Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.
Edip Yüksel = Fakat, kendilerine giden her peygamberle alay ettiler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hiçbir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = kendilerine hiçbir peygamber gelmiyordu ki, onunla kesinkes eğlenmesinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Gültekin Onan = Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Harun Yıldırım = Onlara bir nebi gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Hasan Basri Çantay = Onlar da, kendilerine bir peygamber gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi.
Hayrat Neşriyat = Fakat onlara ne zaman bir peygamber gelse, mutlaka onunla alay ediyorlardı.
İbni Kesir = Kendilerine bir peygamber gelmeyedursun mutlaka onunla alay ederlerdi.
Kadri Çelik = Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Muhammed Esed = Ama onlara hiçbir peygamber gelmedi ki o'nunla alay etmiş olmasınlar;
Mustafa İslamoğlu = Ama kendilerine gönderilen her peygamberle alay etmiştiler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlara bir peygamber gelmiş olmazdı ki, illâ onunla istihzâ eder olmuşlardı.
Ömer Öngüt = Kendilerine ne zaman bir peygamber gelse, mutlaka onu alaya alırlardı.
Şaban Piriş = Onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.
Sadık Türkmen = Onlara hiçbir nebî/peygamber gelmedi ki; onunla alay ediyor olmasınlar.
Seyyid Kutub = Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.
Suat Yıldırım = Onlara hiçbir nebî gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.
Süleyman Ateş = Onlara hiçbir peygamber gelmezdi ki mutlaka onunla alay etmesinler.
Tefhim-ul Kuran = Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Ümit Şimşek = Onlara hangi peygamber geldiyse alaya aldılar.
Yaşar Nuri Öztürk = Onlara bir peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı.
İskender Ali Mihr = Ve onlara hiçbir peygamber gelmez ki (gelmemiştir ki), onunla alay etmiş olmasınlar.
İlyas Yorulmaz = Onlara ne zaman bir peygamber gelse, yalnızca onunla alay ettiler.