وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا
Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnâs sebîl(sebîlâ).
ve kâlû | : ve dediler |
rabbe-nâ | : Rabbimiz |
innâ | : muhakkak biz |
eta’nâ | : itaat ettik |
sâdete-nâ | : sâdatlarımız, dînde ileri gelenlerimiz |
ve kuberâe-nâ | : ve büyüklerimiz |
fe | : artık, böylece, bu sebeple |
edallûne | : saptırdılar |
es sebîlen | : yol |
Diyanet İşleri = Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve Rabbimiz derler, gerçekten de ulularımıza ve büyüklerimize itâat ettik de onlar, sapıttı yolumuzu.
Abdullah Parlıyan = Ve “Ey Rabbimiz!” diyecekler. “Biz liderlerimize, yöneticilerimize ve ileri gelenlere uyduk. Onlar da bizim yolumuzu şaşırttılar.
Adem Uğur = Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.
Ahmed Hulusi = Daha da dediler ki: "Rabbimiz. . . Muhakkak ki biz önderlerimize ve inanç büyüklerimize itaat ettik de (onlar da) bizi (Hak) yoldan saptırdılar. "
Ahmet Tekin = 'Ey Rabbimiz, biz iktidar sahibi liderlerimize, âlimlerimize ve büyüklerimize boyun eğdik. Onlar bizi hak yoldan, İslâm’dan uzaklaştırıp, dalâleti tercihimize imkân sağlayarak, başımıza buyruk hale getirdiler' derler.
Ahmet Varol = Derler ki: 'Rabbimiz! Biz efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Ali Bulaç = Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."
Ali Fikri Yavuz = Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”
Ali Ünal = Ve itiraf edeceklerdir: “Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, (inkârcı) önderlerimize ve büyük (bildik)lerimize uyduk, itaati onlara yaptık, onlar da bizi sapkın yollara sürüklediler.
Bayraktar Bayraklı = Şöyle söylemeye devam edeceklerdir: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de, bizi yoldan çıkardılar.”
Bekir Sadak = (67-68) «ORabbimiz! Biz yoneticilerimize ve buyuklerimize itaat etmistik, fakat onlar bizi yoldan saptirdilar.» «Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onlari buyuk bir lanete ugrat» derler. *
Celal Yıldırım = Ve dediler ki: «Ey Rabbimiz! Doğrusu biz efendilerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar da bizi şaşırtıp yolumuzu saptırdılar.
Cemal Külünkoğlu = (67-68) Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize uyduk da bizi yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden mahrum et!”
Diyanet İşleri (eski) = (67-68) 'Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.', 'Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat' derler.
Diyanet Vakfi = Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.
Edip Yüksel = Derler ki, 'Rabbimiz, sadatlarımıza/şeyhlerimize ve büyüklerimize uyduk; onlar da bizi yoldan saptırdılar.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yine derler ki: «Ey Rabbimiz, doğrusu biz, beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yine derler ki: «Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.»
Gültekin Onan = Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."
Harun Yıldırım = Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.
Hasan Basri Çantay = (Onlara tabî olanlar da o gün): «Ey Rabbimiz, hakıykat biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi yoldan sapdırdılar» demişlerdir (diyeceklerdir).
Hayrat Neşriyat = Ve: 'Rabbimiz! Gerçekten biz, reislerimize ve büyüklerimize uyduk da (onlar) bizi(hak) yoldan saptırdılar' diyeceklerdir.
İbni Kesir = Ve dediler ki: Rabbımız; biz büyüklerimize ve yöneticilerimize itaat etmiştik. Onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Kadri Çelik = Yine derler ki: «Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.»
Muhammed Esed = Ve "Ey Rabbimiz!" diyecekler, "Biz liderlerimize ve ileri gelenlere uyduk, bizi doğru yoldan uzaklaştıranlar onlardır!
Mustafa İslamoğlu = Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve demiş olacaklardır ki: «Yarabbi! Muhakkak biz reislerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Artık onlar da bizi doğru yoldan sapıttılar.»
Ömer Öngüt = Ey Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Şaban Piriş = Rabbimiz, biz liderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Sadık Türkmen = Ve "Ey Rabbimiz!" diyecekler, "Biz liderlerimize ve ileri gelenlere uyduk, bizi doğru yoldan uzaklaştıranlar onlardır!
Seyyid Kutub = Yine "Rabbimiz!" diyecekler, "Fakat biz ileri gelenlerimize, büyüklerimize uyduk; sonuçta onlar da bizi yoldan saptırdı.
Suat Yıldırım = Ve demiş olacaklardır ki: «Yarabbi! Muhakkak biz reislerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Artık onlar da bizi doğru yoldan sapıttılar.»
Süleyman Ateş = Ve dediler ki: "Rabbimiz, biz beylerimize ve büyüklerimize uyduk da bizi yoldan saptırdılar."
Tefhim-ul Kuran = Rabbimiz, biz liderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Ümit Şimşek = 'Rabbimiz,' derler. 'Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Onlar da bizi yoldan saptırdılar.
Yaşar Nuri Öztürk = Ve derler ki: "Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar."
İskender Ali Mihr = Ve cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîmi’nden) saptırdılar.”
İlyas Yorulmaz = “Rabbimiz! Biz, liderlerimize (seyyidlere) ve toplumun büyüklerine uyduk. Onlar bizi yanlış bir yola saptırdılar. ”