فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ
Fe izâ rakibû fîl fulki deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilâl berri izâ hum yuşrikûn(yuşrikûne).
fe izâ | : o zaman |
rakibû | : bindiler |
fî el fulki | : gemiye |
deavûllâhe (deavû allâhe) | : Allah’a dua ettiler |
muhlisîne | : halis olarak, halis kılarak |
lehu | : ona |
ed dîne | : dîn |
fe | : fakat |
lemmâ | : olduğu zaman |
neccâ-hum | : onları kurtardı |
ilâ el berri | : karaya |
izâ | : o zaman, hemen |
hum | : onlar |
yuşrikûne | : şirk koşarlar |
Diyanet İşleri = Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Gemiye bindiler mi din husûsunda yalnız onu tanıyarak ihlâsla Allah'ı çağırırlar, fakat onları karaya çıkarıp da kurtardık mı o zaman derhal şirk koşarlar.
Abdullah Parlıyan = Bir gemiye bindikleri zaman ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada, içten bir inançla, yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar, sağ salim karaya çıkar çıkmaz da, bazı düzmece ilahları, O'na ortak koşmaya başlarlar.
Adem Uğur = Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Ahmed Hulusi = Gemiye bindikleri vakit, inançlarını sırf O'na yönlendirerek Allâh'a dua ederler. . . Onları karaya (çıkarıp) kurtarınca, bir de bakarsın onlar şirk koşuyorlar!
Ahmet Tekin = Gemilere bindikleri zaman, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek, samimi davranıp Allah’a dua ederler. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir de bakarsın ki, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşuyorlar.
Ahmet Varol = Gemiye bindiklerinde dini yalnız Allah'a has kılarak yalnız O'na dua ederler. Sonuçta onları karaya çıkarıp kurtarınca hemen ortak koşarlar.
Ali Bulaç = Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar.
Ali Fikri Yavuz = (Onlar öyle bir küfür ve inad içindedirler ki) gemiye bindikleri zaman, (denizde boğulma korkusu ile) dini Allah’a halis kılarak (ihlâs sahibi müminler gibi) O’na dua ederler. Fakat onları karaya çıkarıb (Allah) kurtardı mı, hemen Allah’a ortak koşarlar (eski küfür hallerine dönerler).
Ali Ünal = (Allah’a ortaklar da tanısalar,) bir gemide yolculuk yaparken (boğulma tehlikesi ortaya çıkıverse o zaman) bütün kalbleriyle Allah’a yönelir ve (hatırlarına başka hiçbir ilâh getirmeden) sadece O’na yalvarırlar. Ama ne zaman ki Allah onları kurtarıp karaya çıkarır, hemen o andan itibaren yine O’na şirk koşmaya koyulurlar.
Bayraktar Bayraklı = Gemiye bindikleri zaman, içten inanarak Allah'a yalvarırlar. Ama Allah, onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsın ortak koşarlar.
Bekir Sadak = (65-66) Gemiye bindikleri zaman,dini yalniz Allah'a haskilarak O'na yalvarirlar; ama Allah onlari karaya cikararak kurtarinca, kendilerine verdigi nimete nankorluk ederek O'na hemen es kosarlar. Zevklensinler bakalim, yakinda bileceklerdir.
Celal Yıldırım = Gemiye bindikleri zaman, dini dindarlığı Allah'a has kılarak samimiyetle O'na duâ edip yalvarırlar. Kendilerini kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsın onlar (Allah'a) ortak koşarlar.
Cemal Külünkoğlu = Gemiye bindikleri (ve bir tehlike ile karşılaştıkları) zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın bazı hayali güçleri O'na ortak koşuyorlar.
Diyanet İşleri (eski) = (65-66) Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.
Diyanet Vakfi = Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Edip Yüksel = Gemiye bindikleri zaman, dini sadece ALLAH'a ait kılarak O'nu çağırırlar. Ne zaman ki onları denizden kurtarırız ortak koşmaya tekrar başlarlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Baksan a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona muhlisâne duâ ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Baksana gemiye bindiklerinde dini Allah'a has kılarak O'na ihlasla dua ederler. Derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal (Allah'a) ortak koşmaya koyulurlar;
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Gültekin Onan = Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Tanrı'ya yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar.
Harun Yıldırım = Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, ortak koşmaktadırlar.
Hasan Basri Çantay = (Baksan a) gemiye bindikleri zaman — dîn (i) yalınız Kendisine (ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle ve (haalis ve) muhlis (insan) lar olarak — Allâhı (nasıl) çağırırlar! Fakat biz onları selâmetle karaya çıkarınca da hemen Allaha eş katanlar onlardır.
Hayrat Neşriyat = Bununla berâber, gemiye bindikleri zaman, dinde O’na (karşı) ihlaslı (samîmî)kimseler olarak Allah’a yalvarırlar. Fakat (Allah) onları karaya (çıkararak) kurtarınca, bir de bakarsın ki onlar (yine O’na) ortak koşuyorlar!
İbni Kesir = Gemiye bindiklerinde; dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na yalvarırlar. Ama onları karaya çıkararak kurtarınca, hemen Allah'a şirk koşarlar.
Kadri Çelik = Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca da hemen şirk koşarlar.
Muhammed Esed = Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayali güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar:
Mustafa İslamoğlu = Fakat gemiye binip de (tehlike hissettikleri) zaman, inancı batıldan arındırıp dini yalnız O'na has kılarak başlarlar Allah'a yalvarıp yakarmaya; ne ki O kendilerini sağ salim karaya çıkarır çıkarmaz, aynı kimseler başlarlar O'na ortak koşmaya.
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki onlar gemiye binmiş olurlar, dini Allah'a tahsis etmek sûretiyle muhlisane duada bulunurlar. Vaktâ ki, onları selâmetle karaya çıkardı mı, o vakit hemen şirke düşerler.
Ömer Öngüt = Gemiye bindikleri zaman dini yalnız O'na has kılarak Allah'a yalvarırlar. Fakat kendilerini karaya çıkararak kurtarınca, bir bakarsın ki hemen şirk koşarlar.
Şaban Piriş = Gemiye bindikleri zaman, dini kendisine has kılarak Allah’a dua ederler. Onları kurtarıp, karaya çıkardığı zaman hemen şirk koşarlar.
Sadık Türkmen = Gemiye bindikleri zaman; dini yalnız O’na özgü/has kılarak Allah’a yalvarırlar. Onları kurtarıp da karaya çıkarınca hemen ortak koşarlar!
Seyyid Kutub = Onlar gemiye bindikleri zaman sırf Allah'a yönelik bir inançla O'na yalvarırlar. Fakat Allah onları denizin tehlikelerinden kurtararak karaya çıkarınca hemen eski puta tapan inançlarına dönerler.
Suat Yıldırım = Gemide yolculuk yaparken boğulma tehlikesine düşünce bütün kalpleriyle yalnız Allah’a yalvarırlar. O da onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsanız ki yine müşrik oluvermişler!
Süleyman Ateş = Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na yalvarırlar. Fakat (Allâh) onları salimen karaya çıkarınca hemen (O'na) ortak koşarlar.
Tefhim-ul Kuran = Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca da, hemen şirk koşarlar.
Ümit Şimşek = Onlar gemiye bindiklerinde, katıksız bir inançla Allah'a yönelir ve yalnız Ona yakarırlar. Onları sağ salim karaya çıkardığımızda ise, ortak koşmaya başlamışlardır bile.
Yaşar Nuri Öztürk = Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
İskender Ali Mihr = Gemiye bindikleri zaman, dîni O’na halis kılarak Allah’a dua ederler. Fakat, onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman, onlar hemen şirk koşarlar.
İlyas Yorulmaz = Onlar gemiye bindiklerinde, Gerçek din anlayışına uygun, samimi olarak Allah’a yalvarırlar. Onları sağ salim karaya çıkarıp kurtardığımızda, birden bire Allah’a ortaklar koşmaya başlarlar.