وَلَمَّا فَتَحُواْ مَتَاعَهُمْ وَجَدُواْ بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ إِلَيْهِمْ قَالُواْ يَا أَبَانَا مَا نَبْغِي هَذِهِ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ إِلَيْنَا وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ ذَلِكَ كَيْلٌ يَسِيرٌ
Ve lemmâ fetahû metâahum vecedû bidâatehum ruddet ileyhim, kâlû yâ ebânâ mâ nebgî, hâzihî bidâatunâ ruddet ileynâ, ve nemîru ehlenâ ve nahfazu ehânâ ve nezdâdu keyle beîr (beîrin), zâlike keylun yesîr(yesîrun).
ve lemmâ | : ve olduğu zaman |
fetahû | : açtılar |
metâa-hum | : metalarını,yüklerini, eşyalarını |
vecedû | : buldular |
bidâate-hum | : onların sermayeleri, ana malları (erzak ile takas için götürdükleri mal) |
ruddet | : iade edildi, geri verildi |
ileyhim | : kendilerine, onlara |
kâlû | : dediler |
yâ ebâ-nâ | : ey babamız |
mâ nebgî | : (daha) ne isteriz |
hâzihî | : bu |
bidâatu-nâ | : bizim sermayemiz |
ruddet | : iade edildi, geri verildi |
ileynâ, | : bize |
ve nemîru | : ve erzak, yiyecek getiririz |
ehle-nâ | : ailemize |
ve nahfazu | : ve koruruz, muhafaza ederiz |
ehâ-nâ | : kardeşimiz |
ve nezdâdu | : ve arttırırız |
keyle | : bir ölçek (ölçmede kullanılan bir birim, miktar) |
beîrin | : (yük taşıyan) deve |
keyle beîrin | : bir deve yükü (ölçüsü kadar) |
zâlike | : işte bu |
keylun | : ölçektir, miktardır |
yesîrun | : azdır (kolaydır) |
Diyanet İşleri = Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yüklerini açıp aldıkları zahîreye karşılık verdikleri bedelleri de yüklerinin içinde bulunca baba dediler, daha ne istiyoruz? İşte zahîre bedellerimiz de bize geri verilmiş. Onlarla tekrar âilemize zahîre getiririz, kardeşimizi koruruz, daha fazla zahîre alırız. Zâten bu seferki bize yetmeyecek kadar da az.
Abdullah Parlıyan = Ve neden sonra yüklerini açtıklarında, takas için götürdükleri sermayelerin de kendilerine, iade edilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız!” dediler. “Başka ne isteyebiliriz ki? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize iade edilmiş. Eğer Bünyamin'in bizimle gelmesine izin verirsen, bu mallarla ailemize yeniden zahîre getirebilir, kardeşimizi de iyi koruyup gözetir ve böylece, bir deve yükü zahîre fazladan elde etmiş oluruz. Bu seferki alıp getirdiğimiz pek az sayılır, bize yetmez.”
Adem Uğur = Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermâyemiz de bize geri verilmiş. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (seferki aldığımız) az bir miktardır.
Ahmed Hulusi = Erzak yüklerini açtıklarında, verdikleri bedelin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. . . Dediler ki: "Ey babamız. . . Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedel bize iade olunmuş! Ailemiz için erzak alırız, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de arttırırız (fazla alırız kardeşimizin hakkı olarak). . . Zaten bu (aldığımız) kolay bir ölçektir. "
Ahmet Tekin = Yüklerini, denklerini çözüp açtıklarında ödedikleri paraların geri verildiğini gördüler.'Ey babamız, daha ne istiyoruz. İşte sermayemiz bize geri verilmiş. Onunla ailemize yine yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü de fazla alırız. Zaten bu sefer çok az bir zahire aldık.' dediler.
Ahmet Varol = Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. 'Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir' dediler.
Ali Bulaç = Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: "Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir."
Ali Fikri Yavuz = Nihayet zahire yüklerini açtıkları zaman, sermayelerini kendilerine iade edilmiş bulunca şöyle dediler: “- Ey babamız! Daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş, yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, hem bir deve yükü fazla zahire alırız; şimdi bu aldığımız, pek az bir zahiredir.”
Ali Ünal = Yüklerini açınca zahire bedellerinin yükleri içine geri konulduğunu gördüler. “Baba, baba!” dediler, “daha ne istiyoruz ki? İşte, götürdüğümüz zahire bedelleri bize geri verilmiş. Şimdi tekrar gidip evimize yeni zahire alabiliriz. Kardeşimizi de koruruz! Hem, bir deve yükü daha fazla almış oluruz. (Çünkü hükümdar, verdiğini kişi başına veriyor.) Pek kolay bir alım olacak bu!”
Bayraktar Bayraklı = Eşyalarını açtıklarında, ödedikleri bedelin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. Yine onunla ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu getirdiğimiz, az bir miktardır.”
Bekir Sadak = Yuklerini acinca karsilik olarak goturdukleri mallarinin kendilerine iade edilmis oldugunu gorduler. «Ey babamiz! Daha ne isteriz; iste mallarimiz da bize iade edilmis; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardesimizi de korur ve bir deve yuku de artÙrmÙs oluruz; esasen bu az bir seydir» dediler.
Celal Yıldırım = Onlar yüklerini açınca, zahire bedellerinin kendilerine geri verirdiğini gördüler, «ey babamız, daha ne isteriz ? İşte sermayemiz bize geri verilmiş, yine (bununla) ailemize gıda maddesi satın alıp getiririz; hem kardeşimizi koruruz, hem de onun adına bir deve yükü artırmış oluruz. Bu getirdiğimiz gıda maddesi pek az bir ölçek».
Cemal Külünkoğlu = Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = Yüklerini açınca karşılık olarak götürdükleri mallarının kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. 'Ey babamız! Daha ne isteriz; işte mallarımız da bize iade edilmiş; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardeşimizi de korur ve bir deve yükü de artırmış oluruz; esasen bu az bir şeydir' dediler.
Diyanet Vakfi = Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermâyemiz de bize geri verilmiş. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (seferki aldığımız) az bir miktardır.
Edip Yüksel = Erzak yüklerini açınca, eşyalarının kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler ve, 'Ey babamız, daha ne isteriz? İşte eşyalarımız bize geri verilmiş. Ailemizin geçimini sağlar, kardeşimizi korur ve bir deve yükü daha erzak alırız. Bu, kolay bir iştir,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken meta'larını açtıklarında sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular, ey pederimiz! dediler: daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de muhafaza ederiz, hem bir deve yükü fazla alırız ki bu az bir şey
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken yüklerini açtıklarında sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular. Dediler ki: «Ey babamız, daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş! Yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, belki bir deve yükü fazla alırız ki bu (aldığımız zaten) az bir şey!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken yüklerini açtılar ve sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki: «Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayelerimiz de bize iade edilmiş. Bununla yine ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üstelik bir yük daha fazla zahire alırız. Zaten bu aldığımız pek az bir zahiredir.»
Gültekin Onan = Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde dediler ki: "Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ehlimize (ailemize) erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir."
Harun Yıldırım = Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: “Ey babamız, daha ne istiyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu az bir ölçektir.”
Hasan Basri Çantay = Meta'larını (zahîre yüklerini) açdıkları zaman sermâyelerini kendilerine geri gönderilmiş buldular. «Ey babamız, dediler, daha ne istiyoruz, işte sermâyemiz de bize iade edilmiş. (Biz onunla tekrar) ailemize zahîre getiririz. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü zahîre de artırırız. Bu (seferki aldığımız) az bir ölçekdir (bizi idare etmez)».
Hayrat Neşriyat = Derken eşyâlarını açtıklarında, (götürdükleri) sermâyelerini kendilerine geri verilmiş buldular. Dediler ki: 'Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermâyemiz, bize geri verilmiş! Yine âilemize yiyecek getiririz, kardeşimizi de muhâfaza ederiz, hem bir deve yükü fazla alırız. Bu, (böyle cömert bir hükümdâra göre) az bir ölçektir. (Bize yine verir!)'
İbni Kesir = Yüklerini açyıkları vakit; karşılık olarak götürdüklerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: Ey babamız, daha ne isteriz, işte mallarımız da bize geri verilmiş, onunla ailemize yine zahire getiririz. Kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü zahire artırırız. Esasen bu, az bir ölçektir.
Kadri Çelik = Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde dediler ki: “Ey babamız, daha ne istiyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de arttırmış oluruz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir.”
Muhammed Esed = Ve neden sonra, denkleri çözdüklerinde, (takas için götürdükleri) malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler; "Ey babamız!" dediler, "Başka ne isteyebiliriz? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize bırakılmış! (Eğer Bünyamin'in bizimle gelmesine izin verirsen) bu mallarla ailemize (yeniden) erzak getirebilir, kardeşimizi de (iyi) koruyup gözetir ve (böylece) birer deve yükü zahire fazladan elde etmiş oluruz. Zaten bu (ilk seferde getirdiğimiz) tartıca pek az sayılır".
Mustafa İslamoğlu = Ve yüklerini açtıklarında, (takas olarak) verdikleri malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. "Ey babamız!" dediler, "Başka ne isteyebiliriz ki? İşte, verdiğimiz karşılık (bile) aynen bize iade edildi. Bunlarla ailemiz için tekrar erzak alabilirz. Üstelik hem kardeşimizi korur, hem de fazladan bir deve yükü daha alırız; (zaten) bu (getirdiğimiz) tartıca az bir miktar."
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki yüklerini açtılar, sermayelerini kendilerine red edilmiş buldular. Dediler ki: «Ey pederimiz! Daha ne isteriz? Bu bizim sermayemizdir, bize iade edilmiş. Ailemize yine zahire getiririz ve kardeşimizi muhafaza ederiz ve bir deve yükü de arttırırız. Bu ise az bir zahiredir.»
Ömer Öngüt = Yüklerini açınca zahire bedellerinin kendilerine iâde edilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayemiz de bize iâde edilmiş! (Onunla yine) âilemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi de koruruz. Bir deve yükü de fazla alırız, bu seferki az idi, bize yetmez. ”
Şaban Piriş = Yüklerini açınca karşılık olarak götürdükleri sermayelerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. -Ey babamız! Daha ne isteriz; işte sermayemiz de bize iade edilmiş; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardeşimizi de korur ve bir deve yükü de artırmış oluruz; esasen bu az bir şeydir, dediler.
Sadık Türkmen = Yüklerini açtıklarında, sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız!” dediler. “Daha ne istiyoruz ki? İşte, sermayemiz de bize geri verilmiş. Ailemize yiyecek getiririz ve kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü ölçü de fazla alırız. Çünkü bu hafif bir ölçüdür.”
Seyyid Kutub = Zahire yüklerini açıp da ödemiş oldukları bedelin kendilerine geri verildiğini gördüklerinde dediler ki; «Ey babamız, senden yanlış birşey istemiyoruz. İşte ödemiş olduğumuz bedel bize geri verilmiş. Ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz, böylece bir deve yükü daha fazla zahiremiz olur. Bunu sağlamak kolay bir iştir artık.»
Suat Yıldırım = Yüklerini açınca da, zahîre bedellerinin yükleri içine geri konulduğunu gördüler ve:"Baba, baba! dediler, daha ne istiyoruz, işte verdiğimiz zahîre bedellerimiz de bize geri verilmiş! Gidelim, yine evimize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, hem bir deve yükü de fazla alırız.Çünkü bu sefer aldığımız, az bir ölçektir (ihtiyacımıza yetmez)"
Süleyman Ateş = Zahire yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: "Ey babamız, daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz de bize geri verilmiş! Yine âilemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz, bir deve yükü de fazla (azık) alırız. (Çünkü) Bu, az bir ölçüdür (bize yetmez)."
Tefhim-ul Kuran = Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: «Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilâve ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir.»
Ümit Şimşek = Eşyalarını açtıklarında, erzak bedellerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. 'Daha ne istiyoruz, baba?' dediler. 'İşte, erzak bedellerimiz bize geri verilmiş. Bununla biz ailemize tekrar erzak getiririz; kardeşimizi de koruruz; fazladan da bir deve yükü erzak daha alırız. Bu aldığımız ise az bir erzaktır.'
Yaşar Nuri Öztürk = Yüklerini açtıklarında sermayelerini buldular; onlara geri verilmişti. "Ey babamız, dediler, daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz, bize geri verilmiş. Ailemize yeniden yiyecek alırız. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü zahire de ilave ederiz. Zaten şu aldığımız az bir miktardır."
İskender Ali Mihr = Ve yüklerini (metalarını) açtıkları zaman sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular ve şöyle dediler: “Ey babamız! Daha ne isteriz. Bunlar bizim sermayemiz. Bize geri verilmiş ve ailemize (gene) erzak getiririz ve kardeşimizi koruruz. Ve (erzakımızı) bir deve yükü (daha) arttırırız. İşte bu az bir miktardır.”
İlyas Yorulmaz = Eşyalarını açıp, içlerinde mallarının kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. Babalarına “Ey Babamız! Başka ne isteyebiliriz ki. Götürdüğümüz mallar bize tekrar geri verilmiş. Bunlarla yeniden ailemize erzak alırız. Kardeşimizi koruruz ve deve yüklerimizi artırarak kolaylıkla daha çok ihtiyaçlarımızı karşılarız” dediler.