Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/64

 حَتَّى إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِم بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ

  Hattâ izâ ehaznâ mutrafîhim bil âzâbi izâ hum yec’erûn(yec’erûne).

Kelime Karşılaştırma
hattâ izâ : olunca, olduğu zaman
ehaznâ : biz aldık
mutrafî-him : onların refahta olanları
bi el âzâbi : azap ile
izâ : o zaman
hum : onlar
yec’erûne : yalvarıp bağırarak yardım isterler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Sonunda nîmet içinde yaşayanlarını azâba uğrattığımız zaman feryâda ve yalvarmaya başlarlar.

 Abdullah Parlıyan = Sonunda her türlü konfor ve nimetler içinde yaşayanlarını azaba uğrattığımız zaman, birdenbire feryat ederek yardım dilerler.

 Adem Uğur = En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.

 Ahmed Hulusi = Nihayet onların pişmanlıktan doğan itirafları içinde azaplarıyla yakaladığımızda, hemen yalvara-yakara feryat ederler.

 Ahmet Tekin = Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya, cezaya maruz bıraktığımızda, bakarsın ki, onlar feryad-ü figan ederek yalvarırlar.

 Ahmet Varol = Nihayet onların refah içinde olanlarını azapla yakaladığımızda derhal feryat ederler.

 Ali Bulaç = Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.

 Ali Fikri Yavuz = Nihayet onların (zevke düşkün) elebaşlarını azab ile yakaladığımız zaman, çığlık kopararak yardım istiyeceklerdir.

 Ali Ünal = Ne zaman ki, hiçbir ahlâkî kaygı taşımadan refah ve dünyevî lezzetler içinde şımarık bir hayat sürenleri (başlarına indirdiğimiz) ceza ile kıskıvrak yakalayıveririz, işte o zaman feryadı basarlar.

 Bayraktar Bayraklı = Sonunda şımarmış zenginlerini azapla yakaladığımız zaman feryat ederler.

 Bekir Sadak = Sonunda simarik varliklarini azabla yakaladigimiz zaman feryat ederler.

 Celal Yıldırım = Ne vakit ki, refah içinde yüzen ileri gelenlerini azâb ile yakalarız, o zaman sızlanıp yardıma çağırırlar.

 Cemal Külünkoğlu = Nihayet (onların) refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.

 Diyanet Vakfi = En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.

 Edip Yüksel = Varlıklılarını cezaya çarptığımızda, yakınmaya başlarlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.

 Gültekin Onan = Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.

 Harun Yıldırım = En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.

 Hasan Basri Çantay = Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir.

 Hayrat Neşriyat = Nihâyet onların ni'met içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar feryâd ederler.

 İbni Kesir = En sonunda onların refahla şımaranlarını azabla yakaladığımız zaman hemen feryad ederler.

 Kadri Çelik = Nihayet onların refahtan şımaran önde gelenlerini azap ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basarlar.

 Muhammed Esed = öyle ki, sonunda, onların arasından bolluk, genişlik içinde dalıp gitmiş olanları azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman yalvarıp yakarmaya başlayacaklar.

 Mustafa İslamoğlu = ta ki onların servet ve iktidarla şımarmış olanlarını azap ile çepeçevre kuşattığımız zamana dek; (ama), o zaman da onlar imdat çığlıkları atarlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar.

 Ömer Öngüt = Nihayet onların refah ve bolluk içinde olanlarını azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.

 Şaban Piriş = En sonunda onların zenginlerini ve liderlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.

 Sadık Türkmen = Sonunda azgınlaşmış servet sahiplerini, azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryat etmeye başlarlar!

 Seyyid Kutub = Ama onların azılı elebaşlarının yakasına azabımızla yapıştığımızda hemen feryadı basarlar.

 Suat Yıldırım = En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar.

 Süleyman Ateş = Nihâyet varlıklılarını azâb ile yakaladığımız zaman, hemen feryâda başlarlar.

 Tefhim-ul Kuran = Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.

 Ümit Şimşek = Nihayet onların refah içinde yüzenlerini azapla yakalayıveririz; işte o zaman feryada başlarlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.

 İskender Ali Mihr = Onların refahta olanlarını azapla aldığımız zaman (o zaman) onlar, yalvarıp bağırarak yardım isterler.

 İlyas Yorulmaz = Bunların önde gelenlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen yalvarmaya başlarlar.