أُولَئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُل لَّهُمْ فِي أَنفُسِهِمْ قَوْلاً بَلِيغًا
Ulâikellezîne ya’lemullâhu mâ fî kulûbihim fe a’rıd anhum vaızhum ve kul lehum fî enfusihim kavlen belîgâ(belîgan).
ulâike | : işte onlar |
ellezîne | : o kimseler, onlar, ... olanlar |
ya’lemu | : biliyor, bilir |
allâhu | : Allah |
mâ | : şey |
fî kulûbi-him | : onların kalplerinde var olan |
fe | : artık |
a’rıd | : yüz çevir |
an-hum | : onlardan |
vaız-hum | : onlara vaaz et, öğüt ver, nasihat et |
ve kul | : ve de, söyle |
lehum | : onlara |
fî enfusi-him | : onların nefsleri hakında, kendileri hakkında |
kavlen | : söz |
belîgan | : beliğ, açık, tesirli, güzel |
Diyanet İşleri = Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, öyle kişilerdir ki Allah bilir kalplerinde olanı, yüz çevir onlardan, öğüt ver onlara, kendi hallerine dair tesirli, dokunaklı sözler söyle onlara.
Abdullah Parlıyan = Ama Allah, onların kalplerindeki herşeyi bilir. O halde, sen onları kendi hallerine bırak, öğüt ver ve onların durumları hakkında tesir edecek güzel söz söyle.
Adem Uğur = Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle.
Ahmed Hulusi = İşte onlar, Allâh'ın kalplerindekini bildiği kişilerdir. Onun için sen söylediklerine aldırma ve onlara öğüt ver ve nefsleri hakkında içlerine işleyecek açıklıkta söz söyle.
Ahmet Tekin = Onlar, Allah’ın kalplerindeki, akıllarındaki asıl niyetlerini bildiği kimselerdir. Onların mazeretlerini kabul etme, onların faaliyetlerine karşı tedbir al. Onlara öğüt ver, sorumluluklarıyla ilgili uyarılarda bulun. Onlara, kendileriyle ilgili ruhlarına tesir edecek, etkili, açık sözler söyle.
Ahmet Varol = Bunlar Allah'ın kalplerinde olanı bildiği kimselerdir. Sen onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve kendi haklarında açık ve etkileyici söz söyle!
Ali Bulaç = İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.
Ali Fikri Yavuz = Onlar öyle kimselerdir ki, kalblerinde olanı ve yalan yere yeminlerini Allah bilir. Onun için özürlerini kabulden yüz çevir ve nifakı terk etmeleri için kendilerine öğüt ver. Onlara, kendilerine dair tesirli söz söyle.
Ali Ünal = Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerinde ne var ne yok çok iyi bilmektedir. Bu bakımdan (ey Rasûlüm), sen onlara aldırış etme, kendilerine çok ciddî nasihatta bulun; içlerine işleyecek ve kendilerini kendilerine tanıtacak tesirli sözler söyle onlara.
Bayraktar Bayraklı = Ama Allah, onların kalplerindeki her şeyi bilir; o halde onları kendi hallerinde bırak; kendilerine öğüt ver ve onlara kendileri hakkında etkili söz söyle!
Bekir Sadak = Iste bunlarin kalblerinde olani Allah bilir. Onlardan yuz cevir, onlara ogut ver, kendilerine tesirli sozler soyle.
Celal Yıldırım = İşte bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalblerinde olanı çok iyi bilir. Onlardan yüzçevir, onlara öğüt ver, onlara kendileriyle ilgili çok te'sirli açık-seçik söz söyle.
Cemal Külünkoğlu = Onlar, kalplerinde olan (yalan)ı Allah'ın bildiği kimselerdir. Onları kendi hallerine bırak, onlara yine de öğüt ver ve onlara kendi durumları hakkında tesirli söz söyle!
Diyanet İşleri (eski) = İşte bunlarin kalblerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
Diyanet Vakfi = Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle.
Edip Yüksel = ALLAH onların kalplerindekini bilir. Onlardan yüz çevir, onları aydınlat, ve kişiliklerini etkileyecek güzel sözler söyle.
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlar öyle kimseler ki kalblerinde olanı Allah bilir, onun için sen onlara aldırma da kendilerine va'zet ve nefisleri hakkında kendilerine beliğ müessir söz söyle
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar öyle kimselerdir ki kalplerinde olanı Allah bilir. Onun için sen onlara aldırma da kendilerine öğüt ver ve nefisleri hakkında dokunaklı sözler söyle.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar, Allah'ın kalblerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle!
Gültekin Onan = İşte bunların, Tanrı kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefslerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.
Harun Yıldırım = İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerindekini bilir. O halde onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve kendilerine nefisleri hakkında etkileyici söz söyle.
Hasan Basri Çantay = İşte bunlar! Allah öyle kimselerin kalblerinde olanı bilir. Artık onlardan yüz çevir, onlara öğüd ver, onlara kendilerine dâir çok müessir söz (ler) söyle.
Hayrat Neşriyat = İşte onlar, Allah’ın kalblerinde olan (nifâk)ı bildiği kimselerdir; öyleyse onlardan yüz çevir, kendilerine nasîhat et ve onlara kendileri hakkında te’sirli söz söyle!
İbni Kesir = Onlar öyle kimsler ki; kalblerindekini Allah bilir. Sen onlara aldırma da öğüt ver. Haklarında te'sirli sözler söyle.
Kadri Çelik = İşte bunların kalplerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
Muhammed Esed = Ama Allah onların kalplerindeki her şeyi bilir; o halde kendi hallerine bırak onları, öğüt ver ve onlarla durumları hakkında etraflıca konuş!
Mustafa İslamoğlu = Ama Allah, onların kalplerindeki her şeyi bilir. Şu halde onları kendi hallerine bırak; onlara öğüt ver ve içine düştükleri durumu net bir biçimde açıkla.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında müessir söz söyle.
Ömer Öngüt = Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve içlerine tesir edecek güzel sözler söyle.
Şaban Piriş = İşte bunlar, Allah’ın kalplerinde ne olduğunu bildiği kimselerdir. Öyleyse, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara içlerinde olanla ilgili açık ve etkileyici söz söyle.
Sadık Türkmen = Onlar Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle.
Seyyid Kutub = Allah onların kalplerindeki kötü duyguları iyi bilir. Onlara aldırış etme, öğüt ver, kendileri hakkında içlerine işleyecek etkili sözler söyle onlara.
Suat Yıldırım = Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor. Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle.
Süleyman Ateş = Allâh onların kalblerinde olanı bilir. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine işleyecek güzel söz seyle!
Tefhim-ul Kuran = İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.
Ümit Şimşek = Onların kalplerinde olanı Allah biliyor. Sen onlara aldırma, onlara öğüt ver ve kendileri hakkında, durumlarına uygun ve anlayabilecekleri şekilde etkili söz söyle.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara.
İskender Ali Mihr = İşte onlar, Allah’ın kalplerinde olanı bildiği kişilerdir. Artık onlardan yüz çevir, onlara vaaz et (nasihat et) ve onlara kendileri hakkında belagatli (güzel) söz söyle.
İlyas Yorulmaz = İşte Allah, bu şekilde davrananların kalplerinde taşıdıkları niyetleri biliyor. Onlara vahyi anlatmaktan vaz geç, sadece onlara öğüt ver ve onların kendi içlerinde anlayacağı bir şekilde, meseleleri açık konuş.