قَالَ أَرَأَيْتَ إِذْ أَوَيْنَا إِلَى الصَّخْرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ الْحُوتَ وَمَا أَنسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا
Kâle e raeyte iz eveynâ ilâs sahrati fe innî nesîtul hût(hûte), ve mâ ensânîhu illâş şeytânu en ezkurehu, vettehaze sebîlehu fîl bahri acebâ(aceben).
kâle | : dedi |
e raeyte | : gördün mü |
iz eveynâ | : sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman |
ilas sahrati (ilâ es sahrati) | : kayaya |
fe in-nî | : o zaman gerçekten ben |
nesîtu | : unuttum |
el hûte | : balığı |
ve mâ ensâ-nî-hu | : ve onu bana unutturmadı |
illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) | : şeytandan başkası |
en ezkure-hu | : onu hatırlamayı |
vettehaze (ve ittehaze) | : ve edindi (tuttu) |
sebîle-hu | : kendi yolunu |
fî el bahri | : denizde (denizin içinde) |
aceben | : acayip, şaşılacak şekilde |
Diyanet İşleri = Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Arkadaşı, gördün mü dedi, kayanın üstünde oturduğumuz zaman balığı unutmuştum; onu bana unutturan ve sana söylememe mâni olan da ancak Şeytan'dır; balık, şaşılacak bir sûrette denizde bir yoldur tuttu, dalıp gitti.
Abdullah Parlıyan = Arkadaşı, “Gördün mü?” dedi. “Kayanın yanında oturduğumuz zaman, balığı unutmuştum. Onu bana unutturan ve sana söylememe engel olan da, ancak şeytandır. Tuhaf şey nasılda yol bulup suya ulaştı.”
Adem Uğur = (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
Ahmed Hulusi = (Musa'nın hizmetlisi): "Gördün mü?" dedi, "Kayanın yanındayken o balığı unuttum ben. . . Onu sana hatırlatmamı şeytan unutturdu! O (balık) acayip bir şekilde (canlanıp) denize daldı gitti!"
Ahmet Tekin = Genç arkadaşı, öğrencisi:'Gördün mü? Kayada istirahata çekildiğimiz vakit, ben balığı unutmuştum. Onu şeytandan başkası bana unutturmadı. O şaşılacak şekilde canlanıp denizde bir yol tutup gitmişti.' dedi.
Ahmet Varol = (Genç) dedi ki: 'Gördün mü! Biz o kayaya çekildiğimizde ben balığı unutmuşum. Bana onu hatırlamamı şeytandan başkası unutturmamıştır. O da şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tuttu.'
Ali Bulaç = (Genç yardımcısı) dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
Ali Fikri Yavuz = Genç arkadaş (Yûşa), Mûsâ’ya şöyle dedi: “- Gördün mü, (balığı canlı olarak bulmakla vaadedildiğimiz yerdeki) kayaya sığındığımız vakit, doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O tuhaf bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştu.”
Ali Ünal = “Şu işe bak!” dedi arkadaşı, “O kayanın yanında mola verdiğimizde ben balığı unutmuşum. Onu sana hatırlatmama ancak şeytan mani oldu. O, tuhaf bir şekilde denizde kendine bir yol bulup kaybolmuştu.”
Bayraktar Bayraklı = Genç adamı, “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, balığı orada unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytan unutturdu. Balık, şaşılacak şekilde denizde yolunu bulup gitti” dedi.
Bekir Sadak = O da: «Bak sen! Kayaliga vardigimizda baligi unutmustum. Bana onu hatirlamami unutturan ancak seytandir. Balik sasilacak sekilde denizde yolunu tutup gitmis» dedi.
Celal Yıldırım = O da, «gördün mü, o kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuştum, onu hatırlamamı bana ancak şeytan unutturdu. Balık ise denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş,» dedi.
Cemal Külünkoğlu = (Genç arkadaşı Musa'ya) dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitti.
Diyanet İşleri (eski) = O da: 'Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş' dedi.
Diyanet Vakfi = (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
Edip Yüksel = Dedi ki: 'Bak gördün mü, o kayalığa vardığımızda balığı unuttum. Onu bana şeytan unutturdu ve böylece denizde yolunu tutup gitti. Ne kadar da ilginç!'
Elmalılı Hamdi Yazır = Gördünmü? dedi: kayaya sığındığımız vakıt doğrusu ben balığı unuttum, ve bana onu söylememi her halde Şeytan unutturdu, o âcayib bir sûrette denizdeki yolunu tutmuştu
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Genç: «Gördün mü dedi kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unuttum; onu hatırlamamı muhakkak şeytan unutturdu. O şaşılacak bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştur.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Adam: «Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti.»
Gültekin Onan = (Genç yardımcısı) dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
Harun Yıldırım = (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
Hasan Basri Çantay = (Gene): «Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit ben balığı unutmuşum. Onu söylememi bana şeytandan başkası unutdurmadı. O, şaşılacak bir suretde deniz (e atıldı), yolunu tutub gitdi».
Hayrat Neşriyat = (Yûşa':) 'Gördün mü, kayaya sığındığımız sırada, artık doğrusu ben balığı(n canlanarak denize atladığını söylemeyi) unutmuşum! Bana onu hatırlamamı unutturan da, ancak şeytandır. Ve (balık) şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutmuştu!' dedi.
İbni Kesir = Bak sen, kayalığa vardığımızda balığı unutmuşum. Şeytandan başkası unutturmadı onu bana. Şaşılacak şekilde o, denizi boylayıvermiş, dedi.
Kadri Çelik = (Delikanlı) Dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak bir şekilde denizde kendi yolunu tuttu.”
Muhammed Esed = (Yardımcısı): "Olacak şey mi, bu" dedi, "O kayanın yanında dinlenmek için durduğumuzda, nasıl olduysa, balığı unutmuşum. Bunu olsa olsa bana Şeytan unutturmuş olacak! Tuhaf şey, nasıl da yol bulup suya ulaştı!"
Mustafa İslamoğlu = "Bak şu işe" dedi o, "hani dibinde dinlendiğimiz kaya vardı ya, işte orada balığı unutmuşum; bunu söylemeyi bana unutturan da Şeytan'dan başkası olamaz: ama o (balık), şaşırtıcı bir biçimde kendi yoluna koyulup gözden kaybolmuştu!"
Ömer Nasuhi Bilmen = (O genç de) Dedi ki: «Gördün mü? Kayaya çıktığımız vakit ben şüphe yok balığı unuttum. Onu söylemeyi bana şeytandan başkası unutturmuş olmadı.» O, denizde yolunu acaip bir surette tutmuştu.
Ömer Öngüt = Genç arkadaşı: “Gördün mü? Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. Balık ise denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş!” dedi.
Şaban Piriş = -Gördün mü, kayalığa sığındığımızda ben balığı unuttum. Onu bana Şeytandan başkası unutturmadı. Şaşılacak şekilde o, denizde yol aldı, demişti.
Sadık Türkmen = (genç adam): “Gördün mü?” dedi. “Kayaya sığındığımız zaman doğrusu ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. Acayip bir şekilde denizin içinde yolunu tutup gitti.”
Seyyid Kutub = Genç arkadaşı Musa'ya «Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum, bana onu hatırlatmayı unutturan mutlaka şeytandır, balık şaşırtıcı bir şekilde canlanarak denize kaçtı» dedi.
Suat Yıldırım = "Gördün mü?" dedi, "O kayanın yanında mola verdiğimizde, ben balığı unutmuşum! Muhakkak ki onu sana söylememi unutturan da şeytandan başkası değildir. Doğrusu balık, çok acayip bir şekilde canlanarak denizde yolunu tutup gittiydi."
Süleyman Ateş = (Uşağı): "Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Onu söylememi, bana ancak şeytân unutturdu. (Balık), şaşılacak biçimde denizin içinde yolunu tuttu!
Tefhim-ul Kuran = (Genç yardımcısı) dedi ki: «Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.»
Ümit Şimşek = Genç, 'Gördün mü?' dedi. 'Kayalıkta mola verdiğimiz zaman ben balığı unutmuşum. Onu sana söylemeyi bana unutturan şeytandan başkası olamaz. Çünkü balık şaşılacak bir şekilde denizin yolunu tutmuştu.'
Yaşar Nuri Öztürk = Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu."
İskender Ali Mihr = (Genç şöyle) dedi: “Gördün mü kayaya sığındığımız zaman ben gerçekten balığı unuttum. Onu hatırlamamı, bana şeytandan başkası unutturmadı. Ve o (balık), acayip bir şekilde denizin içine doğru kendi yolunu tuttu.”
İlyas Yorulmaz = Arkadaşı “Gördün mü? Mola için sığındığımız kayanın yanında balığı unuttum. Şüphe yok ki sana bunu hatırlatmamı şeytan unutturdu, tuhaf bir şekilde balık denizin içinde kaybolup gitmişti” dedi.