فَإِن لَّمْ تَأْتُونِي بِهِ فَلاَ كَيْلَ لَكُمْ عِندِي وَلاَ تَقْرَبُونِ
Fe in lem te’tûnî bihî fe lâ keyle lekum indî ve lâ takrabûni.
fe | : artık, o taktirde |
in lem te’tû-nî | : eğer bana getirmezseniz |
bi-hî | : onu |
fe lâ | : o zaman, o taktirde yoktur |
keyle | : bir ölçek, ölçülen madde |
lekum | : size, sizin için |
indî | : benim yanımda |
ve lâ takrabû-ni | : ve bana yaklaşmayın, benim yanıma gelmeyin |
Diyanet İşleri = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Onunla berâber gelmezseniz size benden bir ölçek bir şey bile yok, yaklaşmayın artık buraya.
Abdullah Parlıyan = Eğer o kardeşinizi bir sonraki sefer bana getirmezseniz, o zaman benden ne bir ölçek olsun zahîre bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!”
Adem Uğur = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!"
Ahmed Hulusi = "Eğer onu bana getirmezseniz, ne benden bir ölçek bekleyin ne de yanıma gelin. "
Ahmet Tekin = 'Siz eğer onu bana getirmezseniz, bundan sonra, benim hazinelerimden size bir ölçek zahire bile yok. Bana da yaklaşmayın' dedi.
Ahmet Varol = Eğer onu getirmezseniz artık benim yanımda size ölçek (erzak) yok ve bana da yaklaşmayın.'
Ali Bulaç = "Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."
Ali Fikri Yavuz = Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda ölçek (zahire) yok ve bana yaklaşmayın.”
Ali Ünal = “Ama onu getirmezseniz bilin ki, benden size bir kilelik bile zahire yoktur; o zaman (ülkeme ayak basıp da) hiç yanıma yaklaşmayın!” diye de ilâve etti.
Bayraktar Bayraklı = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verecek bir ölçek erzak yoktur, bana hiç yaklaşmayınız.
Bekir Sadak = «Eger onu bana getirmezseniz bundan boyle benden bir olcek bile alamazsiniz ve bana artik yaklasmayin da.»
Celal Yıldırım = «Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size tek ölçek (zahire) yok ve bir daha bana yaklaşmayın.»
Cemal Külünkoğlu = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın” dedi.
Diyanet İşleri (eski) = 'Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek bile alamazsınız ve bana artık yaklaşmayın da.'
Diyanet Vakfi = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!»
Edip Yüksel = 'Onu bana getirmezseniz, artık benden ölçülüp tartılacak bir şey beklemeyin ve bana yaklaşmayın.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size kile yok ve bana yaklaşmayın
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size zahire yok ve bana da yaklaşmayım»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsınız) yanıma da yaklaşmayın».
Gültekin Onan = "Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."
Harun Yıldırım = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim katımda sizin için bir ölçek yoktur ve bana da yaklaşmayın.”
Hasan Basri Çantay = «Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size hiç bir kile yok. (Bîhûde) bana yaklaşmayın».
Hayrat Neşriyat = 'Buna rağmen (bir daha geldiğinizde) onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size ölçek(le verilecek bir şey) yok ve bana yaklaşmayın!'
İbni Kesir = Eğer onu bana getirmezseniz; benden bir ölçek dahi alamazsınız ve bir daha bana yaklaşmayın.
Kadri Çelik = “Eğer onu bana getirmezseniz artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana artık yaklaşmayın.”
Muhammed Esed = Ama eğer kardeşinizi bana getirmezseniz o zaman benden ne bir ölçek olsun (zahire) bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!"
Mustafa İslamoğlu = Fakat (gelecek sefer) onu da getirmezseniz, o takdirde benden ne bir ölçek alabilirsiniz, ne de yanıma yaklaşabilirsiniz."
Ömer Nasuhi Bilmen = «İmdi O'nu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir (kile bile zahire) yoktur ve bana yaklaşmayınız.»
Ömer Öngüt = “Eğer onu bana getirmezseniz, artık bundan böyle benden bir ölçek dahi zahire beklemeyin ve bana yaklaşmayın!”
Şaban Piriş = -Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek erzak bile alamazsınız ve bana yaklaşmayın da.
Sadık Türkmen = Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda sizin için artık bir ölçü yoktur. Ve bana yaklaşmayın.”
Seyyid Kutub = Ama eğer babadan kardeşinizi bana getirmezseniz, artık size erzak yok, bir daha semtime yaklaşmayınız.
Suat Yıldırım = (59-60) Yusuf onların zahîre yüklerini hazırlatınca dedi ki: "Siz, baba bir kardeşinizi de yanıma getirin, gördüğünüz gibi ben size tam ölçek veriyorum ve ben dışardan gelen misafirleri ağırlamaya, başka herkesten fazla özen göstermekteyim. Eğer onu getirmezseniz, o zaman, ne bir ölçek olsun zahire bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!"
Süleyman Ateş = "Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size ölçü(lüp verilecek bir şey) yok. (Bir daha) bana yaklaşmayın!"
Tefhim-ul Kuran = «Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.»
Ümit Şimşek = 'Onu getirmezseniz artık benden size erzak yok; sakın yanıma yaklaşmayın.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Eğer onu bana getirmezseniz, artık yanımda sizin için ölçülecek birşey yok, bir daha bana yaklaşmayın."
İskender Ali Mihr = “Eğer onu bana getirmezseniz, o taktirde benim yanımda sizin için bir ölçek (zahire bile) yoktur. Ve bir daha yanıma gelmeyin (bana yaklaşmayın).”
İlyas Yorulmaz = “Eğer diğer gelişinizde kardeşinizi bana getirmezseniz, benden size hiçbir yardım yok ve sakın bana da yaklaşmayın” dedi.