يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَمَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنظُرُونَ
Yucadilûneke fîl hakkı ba'de mâ tebeyyene ke ennemâ yusâkûne ilâl mevti ve hum yanzurûn(yanzurûne).
yucadilûne-ke | : seninle mücâdele ediyorlar, tartışıyorlar |
fî el hakkı | : hak konusunda |
ba’de mâ | : o şeyden sonra, sonra |
tebeyyene | : açığa çıktı, zahir oldu, belli oldu |
ke ennemâ | : sanki, tıpkı, gibi |
yusâkûne | : sürükleniyorlar |
ilâ el mevti | : ölüme |
ve hum | : ve onlar |
yanzurûne | : bakıyorlar (göz göre göre) |
Diyanet İşleri = Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = (5-6) Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı.
Abdullah Parlıyan = Herşey açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri göz göre göre, ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle hak olan cihad konusunda tartışıyorlardı.
Adem Uğur = Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.
Ahmed Hulusi = Hak apaçık ortaya çıkmışken, buna rağmen onlar bunu kabullenmiyorlardı. . . Sanki onlar göre göre ölüme gidiyorlardı.
Ahmet Tekin = Kararın doğruluğu ayan beyan ortaya çıktıktan sonra bile cihad konusunda seninle münakaşaya devam etmişlerdi. Sanki göz göre göre ölüme sürüklendiklerini zannediyorlardı.
Ahmet Varol = Gerçek ortaya çıktıktan sonra sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi hak üzerinde seninle tartışıyorlardı.
Ali Bulaç = (Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı.
Ali Fikri Yavuz = Hak meydana çıktıktan sonra da, onlar, bu savaş hususunda, gözleri görürcesine ölüme götürülüyorlarmış gibi, seninle mücadele ediyorlardı.
Ali Ünal = Allah’ın çoktan irade buyurduğu ve gerçekleşme yoluna girmiş bu hak meselede hadiselerin yönü apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle münakaşa ediyorlardı.
Bayraktar Bayraklı = İş apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, hak konusunda seninle çekişiyorlardı. Sanki onlar, göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.
Bekir Sadak = Sanki goz gore gore olume surukleniyorlarmis gibi, gercek ortaya ciktiktan sonra bile seninle tartisiyorlardi,
Celal Yıldırım = Hak besbelli olup ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlar ; sanki baka baka ölüme sürükleniyormuş gibi oluyorlardı.
Cemal Külünkoğlu = Hak (yolunda savaş) ortaya çıktıktan sonra sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) = Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlardı.
Diyanet Vakfi = Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.
Edip Yüksel = Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Tebeyyün etmişken hakta seninle münakaşa ediyorlardı, sanki göre göre ölüme sevkolunuyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Gerçek ortaya çıkmışken hakta seninle münakaşa ediyorlardı. Sanki göre göre ölüme sevk olunuyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münakaşaya devam etmişlerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.
Gültekin Onan = (herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı.
Harun Yıldırım = Açıkça ortaya çıktıktan sonra dahi göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi hakka dair seninle mücadele ediyorlardı.
Hasan Basri Çantay = Hak apaçık meydana çıkdıkdan sonra bile onlar bu hususda, sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, seninle mücâdele ediyorlardı.
Hayrat Neşriyat = (Hak) ortaya çıktıktan (ve artık cihâd gerekli olduktan) sonra, sanki onlar (göz)göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (netîcesindeki güzellikleri düşünmeden) o hak husûsunda seninle mücâdele ediyorlardı.
İbni Kesir = Hak, apaçık meydana çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle mücadele ediyorlardı.
Kadri Çelik = Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, bakar oldukları halde sanki ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle hak (olan cihad) konusunda tartışıp duruyorlardı.
Muhammed Esed = (bu yüzden,) hem de hak ortaya çıktıktan sonra, seninle neredeyse tartışacaklardı; sanki ölüme doğru sürüklenmişler de onu kendi gözleriyle görmüşler gibi.
Mustafa İslamoğlu = gerçek ortaya çıktıktan sonra da, sanki sen onları göz göre göre ölüme sürüyormuşsun gibi, seninle tartışmaktan geri durmadılar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Hak tebeyyün ettikten sonra onda seninle mücadelede bulunurlar. Sanki onlar bakar oldukları halde ölüme sevkolunuyorlarmış!
Ömer Öngüt = Hak apaçık ortaya çıktıktan sonra bile onlar bu hususta, sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle mücadele ediyorlardı.
Şaban Piriş = Gerçek ortaya çıktıktan sonra bile, bu hususta sanki ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
Sadık Türkmen = Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, seninle o konuda tartışıyorlardı.
Seyyid Kutub = Onlar sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra seninle tartışıyorlar.
Suat Yıldırım = (5-6) Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı.
Süleyman Ateş = Hak ortaya çıkmış iken sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
Tefhim-ul Kuran = (Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı.
Ümit Şimşek = Kendilerine hak açıklandığı halde, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle tartışıyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk = İş apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, hak konusunda seninle çekişiyorlardı. Sanki onlar gözleri baka baka ölüme sürülüyorlardı.
İskender Ali Mihr = Onlar sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, (durum) açığa çıktıktan sonra (da) hak hususunda seninle tartışıyorlar.
İlyas Yorulmaz = (Savaş için) Çıkmanın haklı nedenleri onlara açıklandıktan sonrada, onlar göz göre göre ölüme sevk ediliyorlarmış gibi (savaşılmaması için) seninle mücadele ediyorlar.