Önceki Ayet Sonraki Ayet  
54. Sûre Kamer/6

 فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْءٍ نُّكُرٍ

  Fe tevelle anhum, yevme yed’ud dâi ilâ şey’in nukur(nukurin).

Kelime Karşılaştırma
fe : o zaman, artık
tevelle : yüz çevir
an-hum : onlardan
yevme : o gün
yed’u : çağıracak
ed dâi : çağırıcı, davetçi
ilâ şey’in : bir şeye
nukurin : korkunç dehşetli, çok korkunç
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık yüz çevir onlardan; o gün çağıran, hoşlanılmayan birşeye çağırır.

 Abdullah Parlıyan = Sen yine onlardan uzak dur. O davet edici İsrafil'in görünmemiş, tanınmamış bir şeye davet edeceği gün.

 Adem Uğur = Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

 Ahmed Hulusi = O hâlde onlardan yüz çevir! O çağırıcının çok dehşetli, korkunç olaya çağırdığı süreçte. . .

 Ahmet Tekin = Sûr’a üfürerek davet eden İsrâfil’in, görülmedik müthiş bir şeye davet ettiği gün, sen de onlardan uzak dur.

 Ahmet Varol = O halde onlardan yüz çevir. O çağırıcının tanınmamış bir şeye çağıracağı gün:

 Ali Bulaç = Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye çağıracağı gün...

 Ali Fikri Yavuz = O halde (Ey Rasûlüm) onlardan yüz çevir. O çağırıcı İsrâfil’in görülmemiş dehşetli bir şeye (müminleri cennete, kâfirleri cehenneme) davet edeceği gün;

 Ali Ünal = Dolayısıyla üzerlerine varmaktan artık vazgeç. Elbette bir gün gelecek ve Münâdî, herkesi görülmemiş dehşetteki bir gerçeğe çağıracaktır.

 Bayraktar Bayraklı = Öyleyse onlardan yüz çevir. Çağrıcının hoşlanılmayan bir şeye çağıracağı günü bekle!

 Bekir Sadak = Oyleyse onlardan yuz cevir; cagiran, gorulmemis ve taninmamis bir seye cagirdigi gun.

 Celal Yıldırım = Onlardan yüzçevir. O gün çağrıcı, bilinmedik (korkunç) bir şeyle çağırır.

 Cemal Külünkoğlu = O halde davetçinin (İsrafil'in) benzeri görülmemiş bir şeye (yeniden dirilmeye) çağırdığı gün (dünyada senden uzak durdukları gibi) sen de onlardan uzak dur!

 Diyanet İşleri (eski) = Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;

 Diyanet Vakfi = Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

 Edip Yüksel = Onlara aldırma; çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağıracağı gün,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey'e çağırır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı görülmedik korkunç bir şeye çağırır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.

 Gültekin Onan = Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının benzeri görülmedik (nükür) bir şeye çağıracağı gün...

 Harun Yıldırım = O halde onlardan yüz çevir. O günde o çağırıcı bilinmedik bir şeye çağırır.

 Hasan Basri Çantay = O halde (habîbim) onlardan yüz çevir. O da'vet edici nin (misli) görülmemiş, tanıtmamış bir şey'e da'vet edeceği gün.

 Hayrat Neşriyat = Öyle ise onlardan yüz çevir! O gün ki, o da'vetçi (İsrâfîl, onları nefislerce)kendisinden nefret edilen (ihtimâl verilmeyen ve inkâr edilen) bir şeye (hesab yerine) çağırır.

 İbni Kesir = Öyleyse yüz çevir onlardan. O çağıranın, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün.

 Kadri Çelik = Öyleyse sen onlardan yüz çevir; çağıranın görülmemiş bir şeye (hesaba) çağırdığı günü (an)!

 Muhammed Esed = sen (yine) onlardan uzak dur. Çağrı Sesinin, (insanı) aklın tasavvur edemeyeceği bir şeye çağıracağı Gün,

 Mustafa İslamoğlu = Artık sen de onlardan yüz çevir! Bir davetçinin, asla (kimsenin) tasavvur edemeyeceği o şeye çağıracağı gün,

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık sen onlardan yüz çevir. O gün ki dâvetci bir korkunç, nâhoş bir şeye dâvet eder.

 Ömer Öngüt = O halde sen de onlardan yüz çevir. O çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;

 Şaban Piriş = Onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı onları hoşlanmadıkları bir şeye çağırır.

 Sadık Türkmen = Öyleyse onlardan yüz çevir; o gün çağırıcı, görülmemiş korkunç bir şeye çağırır.

 Seyyid Kutub = Sen de yüz çevir onlara. Görevli melek, o gün onları benzeri yaşanmamış olaya çağırdığında;

 Suat Yıldırım = Sen de şimdi onları kendi hallerine terk et. Gün gelir bir münâdî, hiç de hoşa gitmeyen, insanın görür görmez kaçacağı bir yere çağırır.

 Süleyman Ateş = Öyleyse sen de onlardan yüz çevir; o çağırıcının görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağıracağı gün,

 Tefhim-ul Kuran = Öyleyse sen onlardan yüz çevir; o çağrıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye çağıracağı gün.

 Ümit Şimşek = Sen onlardan yüz çevir. Gün gelir, davetçi onları görülmedik birşeye çağırır.

 Yaşar Nuri Öztürk = O halde yüz çevir onlardan sen de; o çağırıcının alışılmadık/ürpertirci şeye çağırdığı günde,

 İskender Ali Mihr = Artık onlardan yüz çevir. O gün davetçi, (onları) korkunç dehşetli bir şeye çağıracak.

 İlyas Yorulmaz = (Onun için) İnkâr edilen o günde, bir davetçinin onları Rablerinin huzuruna davet edinceye kadar, sen onlardan yüz çevir.