وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
Vel bahril mescûri.
ve | : andolsun |
el bahri | : deniz |
el mescûri | : dolmuş, dolu olan, hapsedilmiş (yayılması önlenmiş) |
Diyanet İşleri = (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve taşkın, coşkun, dalgalanıp duran denize.
Abdullah Parlıyan = taşkın, coşkun ve dalgalanıp duran denize;
Adem Uğur = Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
Ahmed Hulusi = Kabarıp taşan (ilim - dalga {wave}) okyanusuna!
Ahmet Tekin = Yanan dolu denizlere, okyanuslara andolsun!
Ahmet Varol = Tutuşturulmuş denize, [1]
Ali Bulaç = Kabarıp, tutuşan denize,
Ali Fikri Yavuz = Taşkın denize...
Ali Ünal = Ve dopdolu, (kaynatılmayı bekleyen) deniz(ler)e,
Bayraktar Bayraklı = (1-6) Tûr'a, açılmış ince deride yazılı kitaba, imar edilmiş o eve; yükseltilmiş şu tavana, kabaran denize yemin olsun ki… [585][586]
Bekir Sadak = (1-7) Tur'a, yayilmis ince deri uzerine satir satir dizilmis Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yukseltilmis tavan gibi goge, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabi hic suphesiz gelecektir.
Celal Yıldırım = Dolup kabaran (veya kaynayıp kabaran) denize and olsun ki,
Cemal Külünkoğlu = (1-8) (Musa'nın vahiy aldığı) Tur dağına, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Mamur'a (Meleklerin gökte tavaf ettikleri makama ya da Kâbe'ye), yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize yemin olsun ki, Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir. Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.
Diyanet İşleri (eski) = (1-8) Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.
Diyanet Vakfi = (1-8) Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Ma'mûr'a, yükseltilmiş tavana, dolu denize andolsun ki, Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
Edip Yüksel = Ve kaynatılmış denize...
Elmalılı Hamdi Yazır = bahri mescûre ki
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ve kızdırılıp kaynatılmış taşkın denize ki,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kaynatılmış denize, (andolsun ki)
Gültekin Onan = Kabarıp, tutuşan denize,
Harun Yıldırım = Kabarıp tutuşan denize,
Hasan Basri Çantay = Dolan denize,
Hayrat Neşriyat = (6-8) Ve tutuşturulmuş denize (yemîn olsun) ki, şübhesiz Rabbinin azâbı elbette vâki'(olacak)tır; onun için hiçbir def' edici yoktur!
İbni Kesir = Dolan denize.
Kadri Çelik = Kabarıp tutuşan denize.
Muhammed Esed = Kabaran denizi düşün!
Mustafa İslamoğlu = Kükreyen taşkın deniz şahit olsun!
Ömer Nasuhi Bilmen = (4-7) Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
Ömer Öngüt = Kabarıp taşan denize andolsun!
Şaban Piriş = Taşkın denize andolsun ki...
Sadık Türkmen = Kaynayan dalgalı denize!
Seyyid Kutub = Kaynatılmış denize
Suat Yıldırım = Ağzına kadar dolu okyanusa yemin olsun ki:
Süleyman Ateş = Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
Tefhim-ul Kuran = Kabarıp, tutuşan denize,
Ümit Şimşek = Ve yakılmış denize.
Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize,
İskender Ali Mihr = Dolu denize andolsun.
İlyas Yorulmaz = Su ile doldurulmuş denize yemin olsun ki,