يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in câekum fâsikun bi nebein fe tebeyyenû en tusîbû kavmen bi cehâletin fe tusbihû alâ mâ fealtum nâdimîn(nâdimîne).
yâ eyyuhâ | : ey |
ellezîne | : onlar, olanlar |
âmenû | : âmenû oldular, Allah’a ulaşmayı dilediler |
in | : eğer |
câe-kum | : size geldi |
fâsikun | : bir fasık |
bi nebein | : bir haber ile |
fe | : o zaman |
tebeyyenû | : beyan edin, araştırın |
en tusîbû | : bir musîbet isabet ettirmeniz, kötülük yapmanız |
kavmen | : bir kavim |
bi cehâletin | : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek |
fe | : o zaman, o taktirde, sonra da |
tusbihû | : olursunuz |
alâ | : ... a |
mâ | : şey |
fealtum | : yaptınız |
nâdimîne | : pişman olanlar |
Diyanet İşleri = Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz.
Abdullah Parlıyan = Ey iman edenler! Şeriatın koyduğu sınırlardan dışarıya çıkmayı adet haline getiren biri, size bir haber getirirse, ona inanmadan önce, doğru olup olmadığını iyice araştırın, yoksa bir topluluğa yanlışlıkla bilmeden kötülükte bulunur, incitirsiniz de, sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Adem Uğur = Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Ahmed Hulusi = Ey iman edenler. . . Eğer bir bozuk inançlı size bir haber getirirse, iyice araştırın. . . (Yoksa) işin doğrusunu bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişmanlık duyarsınız!
Ahmet Tekin = Ey iman edenler, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden bir fâsık, bir bozguncu, kötü niyetli bir âsi size, hükümetinize, emniyet güçlerinize, ordunuza önemli bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. Araştırmadan, ciddî, zarar verici tedbirler almaya kalkarsanız, bilmeden, yanlış bilgilendirme sonucu suçsuz bir kavme, bir topluluğa kötülük yapmış, hoş olmayan bir davranış sergilemiş olabilirsiniz. Sonra yaptıklarınıza pişman olursunuz.
Ahmet Varol = Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun aslını araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Ali Bulaç = Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Ali Fikri Yavuz = Ey iman edenler! Eğer size bir fâsık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmiyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Ali Ünal = Ey iman edenler! Bir fasık (Allah’ın emir ve yasaklarını açıktan ve bir endişe, iç burkulması duymadan çiğneyebilen bir kişi) size bir haber getirdiğinde, doğru olup olmadığını tesbit etmek için onu iyice araştırın. Aksi halde, hiçbir gerçeğe dayanmadan bir topluluğa zararınız dokunur da, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Bayraktar Bayraklı = Ey inananlar! Eğer bir fâsık/yalan haber taşıyan size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırınız. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de, sonra yaptıklarınıza pişman olursunuz.[572]
Bekir Sadak = Ey inananlar! Eger yoldan cikmisin biri size bir haber getirirse, onun ic yuzunu arastirin, yoksa bilmeden bir millete fenalik edersiniz de sonra ettiginize pisman olursunuz.
Celal Yıldırım = Ey imân edenler! Eğer din ve ahlâk sınırlarını aşan yozmuşun biri size bir haberle gelirse, onu (o haberin doğru olup olmadığını) iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa kötülükte bulunursunuz da yaptığınıza pişman olursunuz.
Cemal Külünkoğlu = Ey inananlar! Size yoldan sapmış birisi, bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın! Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Diyanet İşleri (eski) = Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz.
Diyanet Vakfi = Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Edip Yüksel = Ey inananlar, kötü huylara sahip birisi size bir haber getirirse onu araştırınız. Yoksa bilmeden bir topluluğa karşı haksızlık edersiniz ve daha sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey o bütün iyman edenler! Eğer size bir fâsık bir haberle gelirse onu tahkık edin ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza peşiman olursunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey iman edenler, eğer size bir fasık bir haber getirirse onu iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
Gültekin Onan = Ey inananlar, eğer bir fasık size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Harun Yıldırım = Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu iyice araştırın. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Hasan Basri Çantay = Ey îman edenler, eğer bir faasık size bir haber getirirse onu tahkıyk edin. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yapdığınıza peşîman kimseler olursunuz.
Hayrat Neşriyat = Ey îmân edenler! Eğer fâsık (yalancı, günahkâr) bir kimse size bir haber getirirse, önce (onun doğruluğunu) iyice araştırın ki bilmeyerek bir topluluğa sataşırsınız da (bu hareketiniz doğru olmadığından) yaptığınıza pişmân olan kimseler olursunuz.
İbni Kesir = Ey iman edenler; eğer bir fasık size bir haberle gelirse, onu iyice araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da sonradan ettiğinize pişman olursunuz.
Kadri Çelik = Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haberle gelirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Muhammed Esed = Siz ey imana ermiş olanlar! Yoldan çıkmışın biri size (yalan) bir haber getirirse, muhakemenizi kullanın; yoksa istemeden insanları incitir ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Mustafa İslamoğlu = Siz ey iman edenler! Sorumsuzun biri size (önemli) bir haberle geldiğinde durup gerçeği araştırın; değilse, istemeden birilerini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey imân etmiş olanlar! Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu tahkik ediniz. Belki, bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine peşimânlar olmuş olursunuz.
Ömer Öngüt = Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onu tahkik edin, içyüzünü araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Şaban Piriş = -Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, cahillikle bir topluluğa kötülük etmemek için iyice araştırın, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Sadık Türkmen = Ey iman EDENLER! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip, yaptığınıza pişman olmamak için, o haberin doğruluğunu iyi araştırın.
Seyyid Kutub = Ey inananlar! Size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Suat Yıldırım = Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Süleyman Ateş = Ey inananlar, size fâsık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Tefhim-ul Kuran = Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haberle gelirse, onu 'etraflıca araştırın.' Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Ümit Şimşek = Ey iman edenler! Eğer fâsıkın biri size bir haber getirecek olursa onu araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa sataşır da yaptığınıza pişman olursunuz.
Yaşar Nuri Öztürk = Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.
İskender Ali Mihr = Ey âmenû olanlar! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, o zaman araştırın. Yoksa cahillikle bir kavme kötülük edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.
İlyas Yorulmaz = Ey iman edenler! Yoldan çıkmış (günahkâr) birisi, size bir haber getirdiği zaman, bilmeyerek bir topluma bir zarar vermeden önce, o haberin doğruluğunu araştırın. Sonra yaptıklarınıza pişman olanlardan olursunuz.