وَمِنْهُم مَّن يَلْمِزُكَ فِي الصَّدَقَاتِ فَإِنْ أُعْطُواْ مِنْهَا رَضُواْ وَإِن لَّمْ يُعْطَوْاْ مِنهَا إِذَا هُمْ يَسْخَطُونَ
Ve minhum men yelmizuke fîs sadakât(sadakâti), fe in u’tû minhâ radû ve in lem yu’tav minhâ îzâ hum yeshatûn(yeshatûne).
ve min-hum | : ve onlardan |
men | : kim, kimseler |
yelmizu-ke | : seni ayıplar |
fî es sadakâti | : ganimetler, sadakalar hakkında, konusunda |
fe in | : o zaman, öyleki eğer |
u’tû | : verildi |
min-hâ | : ondan |
radû | : razı oldular |
ve in | : ve eğer, ise |
lem yu’tav | : verilmez |
min-hâ | : ondan |
îzâ | : o zaman |
hum | : onlar |
yeshatûne | : öfkelenirler, kızarlar |
Diyanet İşleri = İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlardan, sadakaları vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoşlanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar.
Abdullah Parlıyan = Onlardan kimi de, sadakaların bölüştürülmesi hususunda sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine, diledikleri bir şey verilirse hoşlanırlar, verilmezse de bakarsın kızıp öfkelenirler.
Adem Uğur = Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar.
Ahmed Hulusi = Onlardan kimi de verdiğin yardımlar hakkında, sana dil uzatırlar. . . Eğer kendilerine verilirse razı olurlar. . . Eğer yardımlar kendilerine verilmemişse birden öfkelenirler.
Ahmet Tekin = İçlerinde, beytülmalde, hazinede topladığın sadakaların, gelirlerin dağıtımı ile ilgili sana imalı söz söyleyenler, dil uzatanlar var. Eğer bu gelirlerden onlara pay verirsen hoşnut olurlar. Hazineden onlara bir pay vermezsen, hemen öfkelenirler.
Ahmet Varol = Onların kimileri de sadakalar konusunda sana dil uzatırlar. Ondan kendilerine verilirse hoşnut olurlar ama kendilerine verilmezse o zaman hemen öfkelenirler.
Ali Bulaç = Onlar arasında, sadaka ve zekatların (dağıtımı) konusunda sana dil uzatanlar var: eğer kendilerine ondan bir pay verirsen seslerini keserler, yok eğer kendilerine ondan bir pay vermezsen, o zaman da öfkelerini kusarlar.
Ali Fikri Yavuz = Münafıklardan bir kısmı, sadakaların (ganimetlerin) bölünmesini sana târiz ediyorlar (seni adâletsizlikle ithama kalkışıyorlar) Çünkü, o sadakalardan istedikleri şey kendilerine verilirse razı olurlar, verilmezse hemen kızarlar.
Ali Ünal = Bazıları da sadakalar hususunda seni kınarlar. Eğer onlardan kendilerine verilse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar.
Bayraktar Bayraklı = Onlardan sadakaların taksimi hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da verilirse razı olurlar, şayet bunlardan kendilerine verilmezse hemen kızarlar.
Bekir Sadak = Sadakalar hakkinda sana dil uzatanlar vardir. Onlara verilirse hosnut olurlar, verilmezse, hemen ofkeleniverirler.
Celal Yıldırım = Onlardan bir kısmı da sadakaların taksim ve dağıtımı hakkında sana dil uzatıp kınamada bulunurlar. Ondan kendilerine verilirse hoşnud olurlar; verilmezse bir de bakarsın kızıp öfkelenirler.
Cemal Külünkoğlu = İçlerinden kimi de sadakalar(ın taksimi) hakkında sana dil uzatırlar. Eğer onlardan kendilerine verilirse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar.
Diyanet İşleri (eski) = Sadakalar hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse, hemen öfkeleniverirler.
Diyanet Vakfi = Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar.
Edip Yüksel = Onların bir kısmı, sadakaların dağıtımı konusunda seni eleştiriyor; kendilerine ondan verilince razı oluyorlar, ancak ondan kendilerine verilmeyince öfkeleniyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = İçlerinden sadakalar hakkında sana ta'rız eden de var, çünkü, ondan kendilerine verilmişse hoşnud olurlar, verilmemişse derhal kızarlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Aralarında sadakalar konusunda seni kınayanlar da var. Çünkü ondan kendilerine verilmişse, hoşnut olurlar; şayet verilmemişse hemen kızarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İçlerinde (topladığın) sadakalar hakkında sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eğer o sadakalardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar.
Gültekin Onan = Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.
Harun Yıldırım = Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.
Hasan Basri Çantay = İçlerinden sadakalar (ın taksimi) hususunda seni ayıblayacaklar da var. Çünkü eğer içlerinden kendilerine (diledikleri bir şey) verilirse hoşlanırlar. Şâyed yine kendilerinden olanlara (diledikleri şey) verilmezse derhal kızarlar.
Hayrat Neşriyat = Onlardan öylesi de vardır ki, sadakalar (ve ganîmetlerin taksîmi) husûsunda seni ayıplar. Artık onlardan kendilerine verilirse hoşnûd olurlar; fakat onlardan (o arzu ettikleri şeylerden) kendilerine verilmezse hemen kızarlar.
İbni Kesir = İçlerinden kimi de sadakalar hakkında sana dil uzatırlar. Eğer kendilerine verilirse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar.
Kadri Çelik = Sadakalar (zekâtlar) hakkında seni ayıplayanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse, hemen öfkeleniverirler.
Muhammed Esed = Ve onların arasında (ey Peygamber,) Allah için sunulan şeylerin (dağıtımında) sana dil uzatanlar var: onlardan kendilerine bir şey verilirse memnunlukla karşılarlar; ama bir şey verilmediğini görseler, işte o zaman öfkeden neredeyse deliye dönerler.
Mustafa İslamoğlu = Onlar arasında, sadaka ve zekatların (dağıtımı) konusunda sana dil uzatanlar var: eğer kendilerine ondan bir pay verirsen seslerini keserler, yok eğer kendilerine ondan bir pay vermezsen, o zaman da öfkelerini kusarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlardandır, sadakalar hususunda seni ayıplar olan şahıs da. İmdi kendilerine onlardan verilmiş olunca hoşnut olurlar ve eğer onlardan verilmezse o vakit kızarlar.
Ömer Öngüt = Bazıları da sadakalar hususunda seni kınarlar. Eğer onlardan kendilerine verilse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar.
Şaban Piriş = Onlardan sadakalar konusunda sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar; verilmezse hemen öfkeleniverirler.
Sadık Türkmen = Içlerinden sosyal yardımlar konusunda, sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse hemen kızarlar.
Seyyid Kutub = Onların bazıları sadakaların (zekât gelirlerinin) bölüştürülmesi konusunda sana dil uzatırlar. Eğer zekât gelirlerinden kendilerine bir pay verilirse memnun olurlar, eğer bu gelirlerden kendilerine bir pay verilmez ise hemen öfkeleniverirler.
Suat Yıldırım = Onlardan bazıları da senin zekât ve sadakaları taksim edişine dil uzatırlar. Bu mallardan kendilerine pay verilirse memnun olurlar, verilmeyince hemen kızıp öfkelenirler.
Süleyman Ateş = Onlardan kimi de sadakalar(ın bölüştürülmesi hususun)da sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine pay verilse hoşlanırlar, onlardan kendilerine pay verilmezse hemen kızarlar.
Tefhim-ul Kuran = Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, ondan kendilerine verilmediği zaman da bu sefer gazablanırlar.
Ümit Şimşek = Onlardan, sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da vardır. Onlara da sadakalardan birşey verdiğinde bundan hoşlanırlar; vermediğin zaman öfkelenirler.
Yaşar Nuri Öztürk = İçlerinden bir kısmı da sadakalar konusunda sana laf dokundurur. Ondan kendilerine verilmişse memnun olurlar. Verilmemişse hemen öfkelenirler.
İskender Ali Mihr = Ve onlardan, sadakalar konusunda seni ayıplayan kimseler vardır. Öyle ki eğer ondan (sadakadan, ganimetten) onlara verilirse razı olurlar ve ondan verilmezse, o zaman kızarlar.
İlyas Yorulmaz = Onların içinde senin sadakaları dağıtmandan rahatsız olup, seni çekiştirenler var. Eğer sadakalardan onlara da verirsen, ondan hoşnut olurlar. Yok eğer vermezsen, birden bire çılgına dönerler.