فَيَوْمَئِذٍ لَّا يَنفَعُ الَّذِينَ ظَلَمُوا مَعْذِرَتُهُمْ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Fe yevme izin lâ yenfeullezîne zalemû ma’ziratuhum ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne).
fe | : o zaman |
yevme | : gün |
izin | : izin |
lâ yenfeu | : fayda vermeyecek |
ellezîne | : onlar |
zalemû | : zulmedenler |
ma’ziratu-hum | : onların mazeretleri |
ve lâ | : ve yoktur, olmaz |
hum | : onlar |
yusta’tebûne | : onlardan razı etmeleri istenir |
Diyanet İşleri = O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz, Allah’ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez.
Abdulbaki Gölpınarlı = Bir gündür o gün ki kendilerine zulmedenlerin özürleri de kabûl edilmeyecek o gün, tövbe edip yaptıklarından vazgeçmeleri de istenmeyecek artık.
Abdullah Parlıyan = Yaratılış gayesi dışında yaşayanların, o gün özür beyan etmeleri kendilerine fayda vermez ve onlardan tevbe edip yaptıklarından vazgeçmeleri de, istenmeyecek artık.
Adem Uğur = Artık o gün, zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan Allah'ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmez.
Ahmed Hulusi = O süreçte (nefsine) zulmedenlere mazeretleri fayda vermez ve onlardan (olumlu bir fiille) şartlarını düzeltmeleri de istenilmez.
Ahmet Tekin = Artık o gün, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahiplerinin, haksızlık edenlerin, inkârda ısrar edenlerin beyan edecekleri mazeretleri kendilerine fayda vermeyecek. Onlardan Allah’ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmeyecek.
Ahmet Varol = O gün zulmedenlere özürleri bir yarar sağlamaz, onlardan artık (Allah'ı) hoşnut edecek bir şey yapmaları da istenmez.
Ali Bulaç = Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.
Ali Fikri Yavuz = Artık o kıyamet günü, o kâfirlere özür dilemeleri fayda vermez ve dertlerinin çaresine bakılmaz.
Ali Ünal = O gün, her ne mazeret ileri sürerlerse sürsünler, bu mazeretleri zalimlere asla fayda vermez; Allah’ı razı etmek için yeniden dünyaya dönme isteklerine de olumlu cevap verilmez.
Bayraktar Bayraklı = Artık o gün, zulmedenlerin mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan kendilerini düzeltmeleri de istenmeyecektir.
Bekir Sadak = Zulmedenlerin, o gun ozur beyan etmeleri fayda vermez; artik kendilerinden Allah'i hosnut edecek seyleri yapmalari da istenmez.
Celal Yıldırım = Zulmedenlerin, o gün özür beyân etmeleri kendilerine fayda vermez ve onlardan Allah'ı (razı edecekleri) bir amel ve davranış da istenmez.
Cemal Külünkoğlu = Zulmedenlere o gün mazeretleri bir fayda vermez, dertlerinin çaresine de bakılmaz.
Diyanet İşleri (eski) = Zulmedenlerin, o gün mazeretleri fayda vermez; artık kendilerinden Allah'ı hoşnut edecek şeyleri yapmaları da istenmez.
Diyanet Vakfi = Artık o gün, zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan Allah'ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmez.
Edip Yüksel = O gün, zalimlerin özrü kendilerine bir yarar sağlamıyacaktır; kendilerini temize çıkarmaları da istenmez.
Elmalılı Hamdi Yazır = Artık o gün o zulmedenlere ma'ziretleri faide vermez ve dertlerinin çaresine bakılmaz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermez ve dertlerinin çaresine bakılmaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onların dertlerinin çaresine de bakılmayacaktır.
Gültekin Onan = Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Tanrı'dan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.
Harun Yıldırım = Artık o gün, zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan Allah'ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmez.
Hasan Basri Çantay = Artık zulmedenlere o gün ma'ziretleri fâide vermeyecek, onlardan (Allahın râzî olacağı şey'e) rücû' da istenmeyecekdir.
Hayrat Neşriyat = Artık o gün, zulmedenlere, ne ma'zeretleri fayda verir, ne de onlardan (Allah’ı) râzı etmeleri istenir.
İbni Kesir = Zulmedenlerin o gün mazeret beyan etmeleri fayda vermez. Artık kendilerinden dönüşleri de istenmez.
Kadri Çelik = Artık o gün, zulmetmekte olanların ne mazeretleri bir yarar sağlayacak ve ne de (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.
Muhammed Esed = Fakat o Gün, zulme şartlanmış olanların ne mazeretlerinin bir faydası olacak, ne de kendilerini düzeltmelerine izin verilecektir.
Mustafa İslamoğlu = Ne ki o gün, zulme gömülüp gitmiş olanlara ne getirecekleri mazeret fayda verecek, ne de suçlarını itiraf ile af dilemeleri...
Ömer Nasuhi Bilmen = Zulmetmiş olanlara o günde özür dilemeleri kendilerine faide vermez ve onlardan rızayı câlip bir şey de istenmeyecektir.
Ömer Öngüt = Artık o gün, zulmetmiş olanlara mazeret beyan etmeleri bir fayda vermez, kendilerinden Allah'ı hoşnud edecek şeyleri yapmaları da istenmez.
Şaban Piriş = İşte o gün, zulüm edenlerin mazeretleri bir fayda sağlamaz. Onlardan hiç bir şey de istenmez.
Sadık Türkmen = O gün, zulmetmiş olan kimselere mazeretleri fayda vermez ve onlardan, özür dilemeleri de kabul edilmez.
Seyyid Kutub = Artık zulmedenlere o gün mazeretleri fayda vermeyecek, onlardan Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez.
Suat Yıldırım = O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, onlardan özür dilemeleri de istenilmez.
Süleyman Ateş = Artık zulmetmiş olanlara o gün, ne mazeretleri fayda verir ve ne de onlardan rızâ taleb etmeleri istenir.
Tefhim-ul Kuran = Artık o gün, zulmetmekte olanların ne mazeretleri bir yarar sağlayacak ve ne de (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.
Ümit Şimşek = Zulmedenlere o gün mazeretleri bir fayda vermez; artık onlardan Allah'ı hoşnut edecek birşey de istenmez.
Yaşar Nuri Öztürk = Zulmetmiş olanlara, özür bildirmeleri o gün yarar sağlamayacak. Onlardan Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez.
İskender Ali Mihr = O zaman izin günü (kıyâmet günü), zalimlere mazeretleri (özürleri) fayda vermeyecek. Ve onlardan (Allah’ı) razı etmeleri de istenmez.
İlyas Yorulmaz = Ogün zulmedip haksızlık yapanlara, mazeretleri fayda vermeyecek ve bundan sonra kendilerini düzeltemeyecekler.