جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ
Cehenneme, yaslevnehâ, fe bi’sel mihâd(mihâdu).
cehenneme | : cehennem |
yaslevne-hâ | : oraya atılırlar, yaslanırlar |
fe | : artık, işte |
bi’se | : ne kötü |
el mihâdu | : yatak, döşek |
Diyanet İşleri = (55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır!
Abdulbaki Gölpınarlı = Cehennem. Oraya atılırlar ve orası, gerçekten, yatılıp kalınacak ne de kötü yerdir.
Abdullah Parlıyan = Orası cehennemdir, oraya giderler, orası ne kötü bir yataktır.
Adem Uğur = Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir.
Ahmed Hulusi = Cehennemdir ki ona yaslanırlar! Ne kötü bir yaşam ortamıdır o!
Ahmet Tekin = Varacakları yer Cehennem’dir. Ateşe yaslanacaklar. Orası ne kötü bir yerleşim yeridir.
Ahmet Varol = Cehennem. Oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır!
Ali Bulaç = Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir yataktır o.
Ali Fikri Yavuz = Cehenneme, oraya girecekler. O ne kötü döşektir!...
Ali Ünal = Cehennem; yanıp kavrulmak için oraya gireceklerdir. Ne kötü bir döşek!
Bayraktar Bayraklı = Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir!
Bekir Sadak = Cehenneme girerler; ne kotu bir konaktir!
Celal Yıldırım = Yaslanacakları Cehennem vardır; ne kötü yataktır o!
Cemal Külünkoğlu = (55-56) Bu (mutlu kişiler içindir). Ama azgınlara kötü bir gelecek vardır. Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir!
Diyanet İşleri (eski) = Cehenneme girerler; ne kötü bir konaktır!
Diyanet Vakfi = Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir.
Edip Yüksel = Cehennemde yanarlar; ne kötü bir duraktır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Cehennem! Ona yaşlanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir.
Gültekin Onan = Cehennem; onlar oraya girerler, ne kötü bir yataktır o.
Harun Yıldırım = Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir.
Hasan Basri Çantay = Cehennem! Onlar buraya girecekler. Artık ne kötü döşekdir o!
Hayrat Neşriyat = (55-56) Bu (böyledir)! Şübhesiz ki azgınlar için de elbette kötü dönüş yeri, Cehennem vardır; oraya girerler. Artık o ne kötü yataktır!
İbni Kesir = Cehennem. Oraya girerler. Ne kötü bir konaktır.
Kadri Çelik = Onlar cehenneme girecekler. Orası pek de kötü bir döşektir.
Muhammed Esed = Onlar cehennemi tadacaklar, ne feci bir meskendir o!
Mustafa İslamoğlu = cehennem... (Onlar da) ona yaslanacaklar: ama o ne berbat bir döşektir.
Ömer Nasuhi Bilmen = (56-58) Cehennem vardır. Ona yaslanacaklardır. Artık ne fena döşek. İşte o. Artık onu tatsınlar. Son derece sıcaktır ve gövdelerden çıkan irindir. Ve onun şeklinden başkaca da çiftler vardır.
Ömer Öngüt = O da cehennemdir. Oraya girerler. O ne kötü bir yataktır!
Şaban Piriş = Cehennem! Oraya atılacaklar. Ne kötü daraltılmıştır.
Sadık Türkmen = Cehennem!.. Onlar, işte oraya yaslanırlar. Ne kötü bir döşek!
Seyyid Kutub = Cehenneme girerler. Orası ne kötü bir konaktır.
Suat Yıldırım = (55-56) İşte bu, mutlularadır. Ama azgınlara kötü bir âkıbet vardır ki o da girip yanacakları cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!
Süleyman Ateş = Cehennem! Oraya girerler. Ne kötü bir döşektir o!
Tefhim-ul Kuran = Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir yataktır o.
Ümit Şimşek = (55-56) Bu (böyledir)! Şübhesiz ki azgınlar için de elbette kötü dönüş yeri, Cehennem vardır; oraya girerler. Artık o ne kötü yataktır!
Yaşar Nuri Öztürk = İçine dalacakları cehennem! Ne kötü döşektir o!
İskender Ali Mihr = Cehennem, ona girerler. İşte o ne kötü bir döşektir.
İlyas Yorulmaz = Onlar cehenneme atılacaklar. Orası ne kötü kalınacak bir yer.