لِيَكْفُرُواْ بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû, fesevfe ta’lemûn(ta’lemûne).
li yekfurû | : nankörlük etsinler |
bimâ | : şeylere |
âteynâ-hum | : onlara verdik |
fe | : haydi |
temetteû | : faydalanın (metalanın) |
fe sevfe | : artık yakında olacak |
ta’lemûne | : bilecekler |
Diyanet İşleri = Kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmek için böyle yaparlar. Bir süre daha faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz!
Abdulbaki Gölpınarlı = Kendilerine verdiğimiz nîmetlere nankörlük etmek için. Geçine durun, yakında bilir, anlarsınız.
Abdullah Parlıyan = Adeta kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için, bu geçici dünya hayatıyla avunup, geçinedurun bakalım, yakında bilir anlarsınız.
Adem Uğur = Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Ahmed Hulusi = Kendilerine verdiğimize nankörlük etmek için (böyle yaparlar). . . O hâlde zevklenin. . . Yakında bileceksiniz.
Ahmet Tekin = Bunu kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi zevk ü sefa sürün. Fakat yakında başınıza gelecek felâketi, akıbetinizi öğreneceksiniz.
Ahmet Varol = Kendilerine verdiğimize karşı nankörlük etmek için (böyle yaparlar). Yararlanın bakalım. Yakında bileceksiniz.
Ali Bulaç = Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Ali Fikri Yavuz = Bunu, kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi zevk edip keyfinize bakın; fakat pek yakında (başınıza gelecek akıbeti) bileceksiniz.
Ali Ünal = Böyle yapar ve kendilerine verdiğimiz onca nimetler karşısında nankörlükte bulunurlar. (Siz ey nankör müşrikler,) verdiğimiz nimetlerden istifade ile hayattan kâm almaya devam edin bakalım; elbet bir zaman gelecek ve (bütün bunların ne manâya geldiğini) bileceksiniz.
Bayraktar Bayraklı = Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için böyle yaptılar. O halde bir süre daha faydalanınız, fakat yakında hakikati bileceksiniz.
Bekir Sadak = (54-55) Sikintilarinizi giderince de, icinizden bazilari kendilerine verdigimize nankorluk ederek Rablerine es kosarlar. Gecinin bakalim, yakinda ogreneceksiniz.
Celal Yıldırım = Haydi öyle ise keyfinize göre geçinin ; ileride (hakikati anlayıp nasıl saptığınızı) bileceksiniz.
Cemal Külünkoğlu = (Böyle yapmaları) kendilerine verdiklerimiz nimetlere nankörlük etmelerinden dolayıdır. O halde bir süre daha faydalanın bakalım; yakında başınıza gelecekleri göreceksiniz!
Diyanet İşleri (eski) = (54-55) Sıkıntılarınızı giderince de, içinizden bazıları kendilerine verdiğimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Geçinin bakalım, yakında öğreneceksiniz.
Diyanet Vakfi = Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Edip Yüksel = Kendilerine verilene nankörlük ederek... Keyfinize bakın; yakında mutlaka bileceksiniz!
Elmalılı Hamdi Yazır = Kendilerine verdiğimiz ni'meti küfrân ile karşılamak için şimdi zevk edin bakalım fakat yarın bileceksiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kendilerine verdiğimiz nimeti nankörlük ile karşılamak için yaparlar bunu. Şimdi zevk sürün bakalım, yarın bileceksiniz!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bunu kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Şimdi eğlenin bakalım! Fakat yakında bileceksiniz.
Gültekin Onan = Kendilerine verdiklerimize küfretmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Harun Yıldırım = Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
Hasan Basri Çantay = (Bunu) kendilerine verdiğimiz (nimetler) e karşı nankörlük etmeleri için (yaparlar). Öyle ise eğlenedurun! Yakında (akıbetinizi) bileceksiniz.
Hayrat Neşriyat = (O müşrikler,) kendilerine verdiğimiz (ni'metler)e nankörlük etmeleri için (böyle yaparlar). Şimdilik eğlenin bakalım; fakat (yaptıklarınızın âkıbetini) ileride bileceksiniz!
İbni Kesir = Kendilerine verdiğimize nankörlük etmeleri için. Geçinin bakalım, yakında bileceksiniz.
Kadri Çelik = Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler (bakalım)! Öyleyse faydalanıp yararlanın; artık yakında bileceksiniz!
Muhammed Esed = (adeta) kendilerine bahşettiğimiz nimetler için nankörlüklerini gösterircesine! (Bu geçici) dünya hayatıyla böylece avunun bakalım: nasıl olsa (gerçeği) er geç öğreneceksiniz!
Mustafa İslamoğlu = adeta kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük edercesine... Haydi, tadımlık lezzetlerle oyalanın bakalım: gün gelecek nasıl olsa (gerçeği) öğreneceksiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Kendilerine verdiğimiz şeylere karşı nankörlükte bulunmak için (öyle harekette bulunurlar) Artık bir mühlet menfaatlenedurunuz; fakat yakında bileceksiniz.
Ömer Öngüt = Kendilerine verdiğimize nankörlük etmek için böyle yaparlar. O halde bir süre daha faydalanın, yakında bileceksiniz!
Şaban Piriş = Onlara verdiğimize nankörlük etsinler bakalım, şimdilik yaşayın, nasıl olsa anlayacaksınız.
Sadık Türkmen = Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük için Öyleyse bir süre yararlanın bakalım! Yakında bileceksiniz.
Seyyid Kutub = Böylece, kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük ederler. «Dünya nimetleri ile oyalanın bakalım, yakında gerçeği öğreneceksiniz.»
Suat Yıldırım = İşte verdiğimiz bunca nimete şükür yerine neticede, böyle nankörlük ederler.Şimdi bir süre eğlenin bakalım, yakında başınıza gelecek âkıbeti öğrenirsiniz.
Süleyman Ateş = Ki kendilerine verdiğimiz (ni'metlere ve yaptığımız iyiliğ)e karşı nankörlük etsinler. Öyleyse eğlenin, yakında bileceksiniz!
Tefhim-ul Kuran = Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.
Ümit Şimşek = Bunu yapmakla, kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük ederler. Nasiplenedurun; nasıl olsa yakında bileceksiniz.
Yaşar Nuri Öztürk = Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin/nimetlenin, yakında bileceksiniz.
İskender Ali Mihr = Onlara verdiğimiz şeylere nankörlük etsinler! Haydi faydalanın (meta’lanın). Artık yakında bileceksiniz.
İlyas Yorulmaz = Sizlere verdiğimiz nimetleri inkar edin ve onlarla bir zaman yaşayın. Ama sonra bunların (inkar etmenizin) karşılığını öğreneceksiniz.