Önceki Ayet Sonraki Ayet  
34. Sûre Sebe’/51

 وَلَوْ تَرَى إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ

  Ve lev terâ iz feziû fe lâ fevte ve uhızû min mekânin karîb(karîbin).

Kelime Karşılaştırma
ve lev terâ : ve şâyet görsen
iz : olduğu zaman
feziû : korkuya, dehşete kapıldılar
fe : o zaman
lâ fevte : kaçış yoktur
ve uhızû : ve yakalandılar
min mekânin : mekândan, yerden
karîbin : yakın
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir görsen!

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve dehşetli bir korkuya kapıldıkları ve hiçbirinin kurtulamayıp en yakın bir yerde azâba uğratıldıkları gün, bir görsen onları.

 Abdullah Parlıyan = Ey Muhammed! Gerçekleri inkâr edenleri, kabirlerinden kalkıp telaşa düştükleri zaman bir görsen, kaçacak bir yer bulamazlar ve yakın bir yerde yani can damarlarından veya kendi kişiliklerinden kıskıvrak yakalanmışlardır.

 Adem Uğur = (Resûlüm!) Telaşa düştükleri zaman, bir görsen! Artık kurtuluş yoktur, yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Ahmed Hulusi = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

 Ahmet Tekin = Telaşa düştükleri zaman, bir görsen! Artık kurtuluş yoktur, yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Ahmet Varol = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yeri yoktur ve yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Ali Bulaç = (Ey Resûlüm!) Hâlbuki (onları mahşer günü) dehşete düştükleri zaman bir görsen; artık (onlar için) kaçış yoktur, çünki (onlar) yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, kıyamet günü o kâfirleri) dehşete düştükleri vakit görsen!... Artık kaçacak yerleri yoktur ve (cehenneme) yakın bir yerde yakalanmışlardır.

 Ali Ünal = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen! Artık hiç bir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

 Bayraktar Bayraklı = Sen, (Kıyamet Günü, hakikati inkar edenlerin,) -can damarlarından yakalandıkları için- kaçacak bir yer bulamayıp korkuyla büzüldükleri (anki halleri)ni bir görsen;

 Bekir Sadak = (51-52) Onlari korktuklari zaman bir gorsen; artik kurtulus yoktur; cehenneme yakin bir yerde yakalanmislardir. O zaman, «Allah'a inandik» derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasil kolayca ulasirlar?

 Celal Yıldırım = Onları, korkup telaşa kapıldıkları zaman görsen ! Artık kurtulma (şansları) hiç yoktur ve yakın bir yerde yakalanmışlardır.

 Cemal Külünkoğlu = Onları bir de paniğe kapıldıklarında görsen! Kaçacakları hiçbir yer yok. (Cehennemin) yakınında yakayı ele vermişlerdir.

 Diyanet İşleri (eski) = (51-52) Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, 'Allah'a inandık' derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasıl kolayca ulaşırlar?

 Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Telaşa düştükleri zaman, bir görsen! Artık kurtuluş yoktur, yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Edip Yüksel = Korkuya kapıldıkları anı bir görsen; kaçamazlar; yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Görsen o telâşa düştükleri vakıt, artık kaçamak yoktur, yakın yerden yakalanmışlardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O telaşa düştükleri zaman görsen, artık kaçamak yoktur, yakın yerden yakalanmışlardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onları telaşa düştükleri zaman görsen: Artık kaçamak yoktur. Yakın yerden yakalanmışlardır.

 Gültekin Onan = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

 Harun Yıldırım = Telaşa düştükleri zaman, bir görsen! Artık kurtuluş yoktur, yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Hasan Basri Çantay = Onları can baş kaygısına düşdükleri vakıf görmelisin. Artık kaçacak yerleri de yokdur. Yakın bir mahalde yakalanmışlar,

 Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Hâlbuki (onları mahşer günü) dehşete düştükleri zaman bir görsen; artık (onlar için) kaçış yoktur, çünki (onlar) yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 İbni Kesir = Bir görsen, hani onlar korkmuşlardı. Artık kaçacak yerleri de yoktur, yakın bir yerde yakalanmışlardır.

 Kadri Çelik = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen! Artık hiç bir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

 Muhammed Esed = Sen, (Kıyamet Günü, hakikati inkar edenlerin,) -can damarlarından yakalandıkları için- kaçacak bir yer bulamayıp korkuyla büzüldükleri (anki halleri)ni bir görsen;

 Mustafa İslamoğlu = Asıl sen onları, şah damarlarından yakalanıp kaçacak delik bulamamış bir halde dehşetten panikledikleri zaman bir görmeliydin!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Görecek olsan telaşa düştükleri zaman (ne garip bir manzara görmüş olursun) artık kurtuluş yok ve onlar yakın bir mahalden yakalanmışlardır.

 Ömer Öngüt = Can baş kaygısına düştükleri zaman bir görmelisin! Artık kaçacak yerleri de yoktur. Yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Şaban Piriş = Onların dehşetli bir korkuya tutuldukları anı bir görsen! Geçip gitmek yok... Yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 Sadık Türkmen = Korku ve telâşa kapıldıklarında sen onları bir görsen! Artık kaçış ve kurtuluş yoktur! Çok yakın bir yerden yakalanmışlardır!

 Seyyid Kutub = Onları bir de paniğe kapıldıklarında görsen! Kaçacakları hiçbir yer yok. Cehennemin yakınında yakayı ele vermişlerdir.

 Suat Yıldırım = Kıyamet günü o kâfirler can kaygısına düştükleri zaman bir görsen! Artık kaçacak hiçbir yerleri yoktur ve cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır.

 Süleyman Ateş = Telâşa düştükleri zaman (onları) bir görsen: Hiçbiri kurtulamaz, yakın yerden yakalanmışlardır.

 Tefhim-ul Kuran = Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

 Ümit Şimşek = Can derdine düştükleri zaman onları bir görsen! Kaçacak hiçbir yer yoktur; azabın çok yakınında yakalanmışlardır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bir görsen onları korku ve telaşa düştüklerinde! Artık kaçış, kurtuluş yok! Çok yakın bir yerden yakalanmışlardır.

 İskender Ali Mihr = Ve onları dehşete kapıldıkları zaman görsen. Artık kaçış (kurtuluş) yoktur. Ve onlar, (cehenneme) yakın bir yerden yakalandılar.

 İlyas Yorulmaz = Sen (kıyamet gününde) onların korktukları hali bir görsen, kaçacak hiçbir yerleri yok. Çünkü en yakın bir yerden yakalanmışlar.